Haberler

Kamu Eliyle Mutenalaştırma

Tarih: 20 Temmuz 2006 Yazan: Korhan Gümüş

Sulukule ve Osmanlı Mahalleleri İçin Notlar
Belediyeler bölgede yaşayan insanların yaşam koşullarını iyileştirecek sosyal amaçlı programlar geliştirmek zorunda. Yoksa bizim adımıza ve bizim paramızla yaptıkları işler yalnızca kaynakların boşa tüketilmesine yol açacak. Buna en iyi örnek surların restorasyonu diye başlattıkları inşaat işleri için harcanan para. Yaklaşık metro inşaatı kadar para harcandı ama verdiği zarar çok daha büyük oldu. Restorasyon yapılan yerlerde sur diye bir şey kalmadı. Bu hatanın hesabını kim verecek?

Bugün Sulukule'de yaşayan insanların sorunlarının temelinde bugüne kadar uygulanan ayrımcılık var. Yönetimler bu insanların hayatlarında gelişme sağlayacak katılımcı yöntemler uygulamak yerine tepeden inme kararlar aldılar. Şimdi de sanki bu sorunların sorumlusu burada yaşayan insanlarmış gibi davranılıyor. Onlar hakkında bir takım kararlar alınıyor ama gene onların haberleri yok. Yerel yönetim planlama projelendirme işlevini katılımcı yöntemlerle yapmıyor. Bırakın bölgede yaşayan insanları, İstanbul'daki bu işle ilgili STK'ların, uzmanların bile uygulanan yöntemler hakkında bir bilgisi yok. Hatta belediyede çalışanlar bile nasıl bir yöntem uygulanacağını bilmiyorlar. Bu nedenle belediyelerin bir an önce uygulamakla yükümlü olduğu yasal çerçeveye riayete davet edilmesi lazım. Bunun için de ilk önce şunlara dikkat etmek gerekli: Bu projeyi yapan profesyonel kişiler nasıl iş almış, mimari kararlar nasıl oluşmuş, finansal konular nasıl belirlenmiş, nasıl bir program geliştirilmiş, bu program nasıl ve nerede tartışılmış?

Belki biliyorsunuz UNESCO'nun 11 Temmuz'da Vilnius'ta aldığı kararda Tarihi Yarımada'da yapılmak istenen Osmanlı Mahalleleri'nin gözden geçirilmesi isteniyor. Ayrıca AB yerel yönetim uygulamalarının genel şartları arasında mahallelileri yerinden etmeden restorasyon işlerinin yapılması, kararlara halkın katılması, yerel refah ve istihdam imkanlarının geliştirilmesi için yerel yönetimlerin sorumlulukları var. Bu nedenle yerel yönetimler şehirle ilgili konulara basit inşaat yöntemleri ile değil, yerel kalkınmayı teşvik edecek yöntemlerle yaklaşmak zorunda.

Sorunlu konular
Demokratik olmayan bir katılım ortamı ya da katılımın daraltılması
Çoğu mülk sahibinin kendi mülkünü yenileyebilecek ve belki de diğer mülk sahipleriyle birleşip bir ada için proje üretebilecek kaynak ve beceriden yoksun olduğu düşünüldüğünde kendi mülkü için önerilen projeye tek alternatif olarak mahkum olması söz konusu olacak. Ve bu noktada işin içine profesyonellerin ve sivil toplum kuruluşlarının katılmamış olması da üretilebilecek alternatif projelerin önünü başından kesiyor. Bu durum ise, kentsel dönüşüm ve yenileme programlarının, projelerinin hızla uygulamaya konulduğu/konulacağı İstanbul´un yasayacağı donuşum adına kentsel sorunların giderek artmasından ve kent içinde yer değiştirmesinden başka bir sonuç doğurmayacak ve ayrıca demokratik katilim ve yerel katilim pratikleri adına gelişme değil gerileme getirecektir.

Buna ek olarak, önerilen proje için söz konusu adadaki mülk sahiplerinin çoğunluğunun hem fikir olması durumunda mülkünü satmak istemeyecek mal sahipleri için belediyenin elinde kamulaştırma gibi çok güçlü bir silah olması da bu alternatif olarak sunulan alternatifsizliği pekiştiren bir unsur. Bu durumda yaşanacak değişimin olduğu gibi proje geliştiricilerin önceliklerine ve taleplerine bırakıldığı çok açık ve daha da kötüsü kamu otoritesinin özel çıkarlar adına kullanıldığını ve özelleştiğini söylemek gerekiyor. Bütün bunların İstanbul'u güzelleştirmek, yaşanabilir kılmak ve tarihi mirasa sahip çıkarak bölgeyi çöküntü alan ve bir suç merkezi olmaktan “kurtarmak” söylemiyle yapıldığı düşünüldüğünde ister istemez şu sorular geliyor insanın aklına: “Kim için yaşanabilir bir İstanbul?” , “Tarihi koruma ve yaşanabilirlik söylemleri ile proje geliştiricilerinin özel çıkarlarının kamu otoritesi kullanılarak öncelikli kılındığı ve kamu yararı adına yapıldığı öne sürülen yenileme çalışmaları ile kamu kavramının içi boşaltılmış olmuyor mu?”, “Söz konusu yenileme projelerinin kaçınılmaz sonucu olarak yaratılacak kentsel rantın paylaşımı açısından çok önemli olan mekansal kullanım işlevlerine kim ve nasıl karar veriyor?”, Yenileme alanında kendi mülkünü yenilemek isteyen ama gerekli kaynaktan yoksun olanlara kamu otoritesince kaynak sağlanamaz mı?” “bütün bu süreçte neden sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, üniversiteler ve ilk uygulamalar için belirlenen yenileme alanında yaşayan halkın da katıldığı geniş çaplı katılımın sağlandığı bir model uygulanamaz mı?

Kentlilerin yaşadıkları mekanlardan göçe zorlaması
Belediyenin belki de çok zor durumda olmadan kullanmayacağı ya da anlaşma yoluyla kullanacağı kamulaştırma gibi bir yetkinin olması bile bazı mülk sahiplerinin tedirgin olmasına yol açıp mülklerini elden çıkarma yoluna gitmesine yol açacak. Bir simgesel silah olarak görülebilecek kamulaştırma yetkisi, kimin ve ne için kullandığına göre çok farklı sonuçlar doğurabilir. Aslında bunu uygulama başlamadan değerlendirebilmek pek mümkün değil ancak bu ilk olarak kiracıları ve düşük gelirli, düzenli bir geliri olmayan kesimleri ve marginal kesimleri etkileyecek şüphesiz. Ama bu projelerin uygulanması bana kalırsa o kadar kolay olmayacak gibi çünkü isin içinde çok farklı dengeler var görünürde... bir de “burada yaşamayı hakketmeyen”, “buranın değerini bilmeyen kesimler” açıkça gitmesi gereken kesimler zaten belediyeye sorarsanız. Yaşanacak bir mekansal iyileştirme yoluyla burada yasamaya gücü yetmeyeceklerin buradan dışlanması kendilerine kentte başka bir mekan bulmaları ve buraya buranın değerinin bilen kesimlerin kullanıcı olarak gelmesini destekleyen belediyenin politikaları için kamu eliyle 'mutenalaştırma' demek yanlış olmayacak.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.