İlber Ortaylı'nın kaleminden Topkapı'nın araç trafiğine kapatılması üzerine duyuru; "27 Aralık 2005 tarihinde Topkapı Sarayı Mecidiye Köşkü'nde, Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Atilla Koç, İstanbul Valisi Sayın Muammer Güler ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş tarafından imzalanan protokol ile yürürlüğe giren, “Topkapı Sarayı Bütünleştirme ve Sur-u Sultani Kapsamında Düzenleme Projesi” kapsamında Topkapı Sarayı Bab-ı Hümayun kapısı bugün Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Atilla Koç'un katılımlarıyla araç trafiğine kapatılıyor.

Bu uygulama ile yıllardan beri büyük araçların geçişi ile yıpranan Bab-ı Hümayun kapısının korunması sağlanacak ve yaya-araç trafiği karmaşasına son verilmiş olacaktır. Düzenleme sonucu araçların, Cankurtaran'da bulunan alana park etmeleri sağlanacaktır.

Topkapı Sarayı, Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasında tarihsel İstanbul yarımadasının ucundaki Sarayburnu'nda Bizans akropolü üzerinde inşa edilmiştir. Saray, kara tarafından Fatih'in yaptırdığı Sur-u Sultanî, deniz yönünden ise Bizans surları ile şehirden ayrılmıştır. Çeşitli kara ve deniz kapılarıyla saray içindeki değişik işlevlere açılan kapıların dışında, sarayın anıtsal girişi Ayasofya arkasındaki Bâb-ı Hümâyûn (Saltanat Kapm)dur.

Sarayı şehirden ayıran ve Fatih Sultan Mehmed tarafından saray inşaatıyla birlikte yaptırılan Sur-u Sultanî içindeki saray alanına Bâb-ı Hümâyûn’dan girilir. Bâb-ı Hümâyûn iki katlı ve simetrik olarak planlanmış yapıdır. Üzerindeki kitabeden 1478 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Ünlü hattat Ali b.Yahya Sofi’nin imzasını taşıyan kitabenin üzerinde mermer kabartma olarak yazılmış Besmele ve İnne’l Müllekine ayeti bulunmaktadır. Üst kat, bir hünkâr kasrı (Kasr-ı Ali) olarak tasarlanmıştır. Ortada divanhane, her iki yanında birer oda bulunmak-taydı. 1865’te yangın sonucu harap olan üst kat, 1922’de tümüyle yıktırılmıştır. 1867 yılında neo-klasik tarzda mermer malzemeyle yeniden düzenlenen portal, iç ve dıştan kapı kemerinin ikişer yan nişle donatıldığı Selçuklu karakterli bir görünüşe kavuşmuştur. Günümüze ulaşmayan Bâb-ı Hümâyûn Köşkü’nden padişah ve Harem halkının, kapı önünde yapılan törenleri izledikleri ve ali katta muhallefat hazinelerinin saklandığı bilinmektedir.

Muhterem İstanbullular,

Uzun zamandır Topkapı Sarayı’nın birinci avlusuna Bab-u Humayun'dan giren çıkan otobüsler tarafından gidiş geliş zorlanıyordu. Bilhassa Milli Eğitim Bakanlığı matbaasına geceleri giren damperli kamyonlar Bab-u Humayun’un zarif mermer çerçevesini gördüğünüz gibi çizip tahrip ediyorlardı. Birinci avlunun trafiği ziyaretçileri müthiş rahatsız etmekteydi. Yıllarca özel idarenin içerdeki otoparkı dolayısıyla müzemizin ve yurttaşlarımızın talebine rağmen bu trafik önlenemedi.

Bu nedenle fedakârca bir kararla Bab-ı Humayun’u ve birinci avluyu ağır araç trafiğine kapatan otoparkın ve otoparkın yerini değiştiren Sayın Kültür Bakanımıza ve İstanbul Valimize teşekkürü, Topkapı Sarayı Müzesi uzmanları olarak bir borç biliyoruz. Sur-u Humayun’un içinde yapılmış olan ve yapılacak düzenlemeler bu sarayın çehresini değiştirecektir. Bunu kararlı ve mutlu bir başlangıç olarak görüyoruz. Törene katıldıkları için Sayın Bakanımız, Sayın Valimiz ve İstanbullulara saygılarımızı sunarız."