Haberler

Hattuşa'daki Hitit Surları Orijinal Haliyle Yeniden Ayakta

Tarih: 3 Ağustos 2006 Kaynak: Referans Yazan: Aslı Sağlam
Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından yürütülen Hattuşa kazılarında Hitit Surları’nın 65 metrelik kısmı Hititler’in kullandığı yöntemlerle yeniden inşa edildi. Projeye 2002 yılından beri destek veren JTI Türkiye'nin katkılarıyla anıtsal kerpiç bir yapı dünyada ilk kez gerçek boyutlarında yerinde canlandı. Tarihi Milli Park olan ve “UNESCO Dünya Mirası Listesi”nde bulunan Hattuşa’daki Hitit Surları’nın 65 metrelik kısmının orijinal yapısına bağlı kalınarak ayağa kaldırma çalışması üç senede tamamlanmış oldu.

Surların açılış törenine Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un yanı sıra Türkiye Genel Müdürü ve JTI Başkan Yardımcısı Bilgehan Anlaş, Alman Arkeoloji Enstitüsü yetkilileri ile başkanlığını Dr. Jürgen Seeher’in yaptığı kazı ekibi katıldı. JTI Başkan Yardımcısı Bilgehan Anlaş, sosyal sorumluluk bilinciyle ülke kültürüne katkı sağlayan projenin başarılmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi.

Törende kazı ekibi adına konuşan Ayşe Seeher ise, gerçekleşen projede, surların ayağa kaldırılması çalışmaları sırasında Hititlerin kullandıkları yöntemlere sadık kaldıklarını belirtti. Seeher, rekonstrüksiyonda tıpkı o dönemdeki gibi surlarda taş, kerpiç, tuğla ve ahşap yapı malzemeleri kullandıklarını, bu yöntemi sadece görsellik açısından değil, deneysel arkeoloji adına dünya çapında da bir ilk’i hedefledikleri için uyguladıklarını dile getirdi.

Çorum İl merkezinin 82 kilometre güneybatısında, üzüm bağlarıyla ünlü Boğazkale ilçesinde yer alan Hattuşa, Milattan önce 2000'de Mısır ve Babil'le birlikte dönemin en büyük devletlerinden Hititler'in başkentiydi. "Bin Tanrılı Kent" olarak adlandırılan Hattuşa'da ana gıdanın tahıl ve buğday olduğu yapılan kazı çalışmalarıyla saptanmış. 31 adet tapınağın yer aldığı Hattuşa'da tahıl ve buğday aynı zamanda kralın gücü ve hazinesi anlamına da geliyor.

İki kilometrekarelik bir alanı kaplayan altı kilometre uzunluğundaki kentin anıtsal surunun çeşitli kapıları, kentin değişik mahallelerine girişi sağlıyor.

Kentin gezi rotasının hemen başında kerpiç surun rekonstrüksiyonu yer alıyor. Aşağı Şehir'de "İç Sur" adı verilen sur 7-8 metre yüksekliğinde üç sur bedeninden ve 12-13 metre yüksekliğinde iki kuleden oluşuyor. Edinilen bilgilere göre sur, Hitit İmparatorluk çağında kullanımdaydı. Bu da kentin ne ölçüde koruma altına alındığının bir kanıtıdır. Surun da, bütün Hitit yapıları gibi temeli taştan yapılmış. Üst yapı ise Hitit mimarlığına hakim olan malzeme; kerpiçten inşa edilmiş. Bu rekonstrüksiyon çalışmasında 2 bin 400 ton kerpiç toprağı, 100 ton saman ve bin 500 ton su kullanılmış. Boğazköy Hattuşa Kazı Başkanı ve Alman Arkeoloji Enstitüsü Üyesi Dr. Jürgen Seeher'in eşi Ayşe Seeher, yapılandırma çalışmasında yapay malzeme kullanılmadığını aynı zamanda kazılarda bulunan kerpiç boyutlarının kullanıldığını söylüyor.

Maliyeti 400 Bin Dolar
400 bin dolara malolan surun inşasında 20-30 kişi çalışmış. Boğazkale halkı yavaş ilerleyen ve sabır isteyen çalışmada 34 kilogram ağırlığında, 45'e 45 boyutundaki tuğlaların yapımında da yardımcı olmuş. Kimi ailelerin üçüncü ve dördüncü neslinin devam ettiği kazı çalışmalarında 64 bin kerpiç tuğla üretilmiş. O zamanlarda da yapılarda yer alan pencereler dışında kulelerin üstüne çıkış ise basit merdivenlerle gerçekleştiriliyor. Pişirilmeden güneşte kurutulmuş kerpiç, sağlam bir yapı malzemesi olmasına rağmen bakıma ihtiyaç duyuyor bunun için de bugün Anadolu köylerinde de yapılan onarım; loğ taşıyla yeniden sıkıştırılma ve eğim kontrolü yapılıyor. Sıvanın elle sürüldüğü, iş gücünün kullanıldığı bu yapı sadece görsel güzellik olarak değil, deneysel arkeolojinin tarihi anlaşılır kılması olarak da nitelendirilebilir.

Kayalık ve engebeli bir arazi üzerine kurulu olan kentte ev tipleri zamanla değişime uğramış ve yerleşimlerde banyo küvetleri, fırınlar ve atık suyu evlerden atmak için inşa edilmiş kanalizasyon kanalları bile varmış. Venedik, Kudüs, Şam, Roma, Kartaca, Lübeck, Versay, Teotihuacan ve Machu Picchu gibi ünlü şehirlerle birlikte UNESCO Kültür Mirası listesinde yer alan Hattuşa'da bulunup Ankara ve İstanbul Arkeoloji Müzelerinde muhafaza edilen çiviyazılı tablet arşivleri de 2001 yılından beri UNESCO Dünya Belleği Listesi’nde yer alıyor. Boğazköy/Hattuşa kazısı, Kültür ve Turizm Bakanlığı 2002 Yılı Kazı Başarı Ödülü’ne layık görülen Hattuşa’nın internet sitesi ise; www.hattuscha.de.

Hattuşa
Hattuşa/Boğazköy çevresindeki ilk yerleşim Kalkolitik Çağ'da (MÖ. 6. bin) ortaya çıkar. İzleyen binyıllarda İç Anadolu'nun kuzey kesimlerindeki ormanlık yörede yerleşme yoğunluğu çok yavaş artmış. İlk olarak İlk Tunç Çağında (MÖ. 3.bin), birbirleriyle sıkı ilişkiler içinde bulunan ve toplumda değişimin temelini oluşturan daha büyük yerleşme kuşakları gelişmiş. Hattuşa/Boğazköy'de bir Hatti (Kuzey ve İç Anadolu'nun sakinleri ve Hititlerin halefleri olan Hattiler) yerleşmesi ortaya çıkmış ve böylece İlk Tunç Çağın geç dönemlerinde, şehir bölgesinde artık sürekli yerleşim başlamış.

MÖ. 2000 bu ilk yüzyıllarında İç Anadolu'da, yerli Hatti beyleri ile etki alanlarını genişletmeye çalışan Anadolu dışından gelmiş Hitit grupları sık sık ihtilafa düşer. Hattuş şehri MÖ. 1700'lerde Kuşarlı kral Anitta tarafından tahrip edilir ve lanetlenir; ancak şehrin konumu, su kaynaklarının bolluğu gibi etkenler, kısa zamanda yerleşmecileri yeniden buraya çeker. MÖ.17'inci yüzyılın ikinci yarısında şehir yine o kadar cazip ki bir Hitit kralı burayı başkent olarak seçer.

M.Ö. 1200 civarında Büyük İmparatorluğun yıkılması ile başkent gücünü ve böylece siyasi, ekonomik ve dini merkez rolünü de yitirir. Şehrin yavaş yavaş terk edilir. Böylece İç Anadolu'da Tunç Çağı son bulur ve Demir Çağı başlar.

Terk edilmiş başkentin harabelerinde, Erken Demir Çağında yeni bir başlangıcın izleri var. Dışarıdan gelenlerin kurduğu köy yerleşimi, gelecek yüzyıllarda gelişerek, MÖ 7./6. yüzyılda yerel bir merkez haline gelir. Daha sonra Galat/Hellenistik, Roma ve Bizans dönemi yerleşimlerine sahne olan yerde 18'inci yüzyılda Boğazköy adıyla kurulan Türk köyü, şimdi Boğazkale adıyla ilçe olmuş.

Hattuşa’nın en büyük ve etkileyici kutsal mekanı, şehrin 2 km kadar kuzeydoğusunda yer alan, yaklaşık 12 metre yüksekliğindeki kayalar arasına saklanmış Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı. Özellikle ilkbahardaki yeni yıl kutlamalarında kullanıldığı sanılan bu açık hava tapınağında, ülkenin en önemli iki tanrısı olan Hava Tanrısı ile Güneş Tanrıçası’nın karşılaştıkları ana sahneye doğru ilerleyen tanrılar ve tanrıçalar alayı kayalara kabartma olarak işlenmiş. Ancak sonsuza dek devam etmeyen her süper güç gibi Hitit İmparatorluğu da parlak döneminden sonra gücünü yitirmeye başlar ve M.Ö. 1200’den kısa süre sonra haritadan silinir ve başkent ve kent harabeleri terk edilir.

JTI'ın çalışmalar için ayırdığı bütçe 400 bin doları buluyor.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.