Haberler

İskenderiye...

Tarih: 15 Ağustos 2006 Yazan: Filiz Abaka


Bazı kentler, şık muhafazaların kadifeleri içinde, bir camekânın ardından görülebiliyor, Tarihçelerinde kesinlik var, kesin tarihler, kesin isimler, kesin ölçüler. Bazı kentler ise kiriyle pasıyla elinizi tutuveriyor, bu kentlerin tarihçelerinde ise belirsizlikler, uygarlıkların üst üste yığılmasıyla karmaşıklaşan bilgiler var, tarihler yaklaşık, isimler sanılıyor, ölçüler ise tahmin edilen. İşte İskenderiye böyle bir kent, tanıdık bir yer! Üç alfabe birden kullanılıyor. Arap, Latin ve tanrılar, Firavunlar, rölyeflerden oluşan, kutsal yazıların kadim Mısır alfabesi.

İskenderiye Kütüphanesi
Kadim İskenderiye Kütüphanesi’nin olduğu yer sanılan alana inşa edilen, 16 Ekim 2002’de açılışı yapılan yeni kütüphane, sergi salonları, rasathanesi, müzeleri de olan bir kültür merkezi. Mısır kutsal imgeleri burada mimari unsurlara yansıtılmış, çatıdaki pencereleri Ra’nın gözünden, beton kolonların başlıkları da lotus çiçeğinden esinlenilmiş. Yapının formunun seçilmesinde etken olan da, kadim Mısır inancında güneşin kutsal olması ve basit bir daire formu ile tanımlanması. Dış cephesi ise, doğal taşların üzerine sembollerin kazındığı ve kadim Mısır uygarlığının rölyeflerini, kutsal yazılarını anımsatan bir yüzey.



İlk göze çarpan, oluşturulan daire plan formuna üçüncü boyutun, yüksekliğin katılmasıyla elde edilen silindirin, bir ucunun eğik kesilmesiyle oluşan düzlemin eğikliği Akdeniz’e doğru olduğu. Giriş kapısı aslında bir hayal kırıklığı, o kadar heybetli firavun mezarları, piramit girişlerinden sonra belki de mütevazı olması istenmiştir. Giriş holünde izlenime sunulanlar bir kütüphane için gerçekten anlamlı, yazıya dair gereçler; sivriltilmiş metal uçlu bambu kalemler, grafoslar vs.

Dışardan algılanan dairesel form, içerde yapının tüm iç hacminin algılanabildiği rahatsız edici olmayan bir boşluğa dönüşmüş. Ses yalıtımı için kütüphane alanıyla, sergi katı arasına cam perde yapılmış. Birinin bittiği yerde diğerinin başladığı, merdiven/yaya sirkülasyonu ile birbirine bağlanan katların tümünü, 7. kat kotundan tüm kütüphaneyi ve en üst kottaki yönetim katı görülebiliyor. Bu etkinin yaratılmasındaki düşünce ise “zaman”... geçmiş, şimdi ve gelecek zamanların tümünün bir anda algılanabildiği bir yer duygusunu uyandırmakmış.
   
İç aydınlatmada çatıdan yararlanılmış. Çatı pencerelerindeki paneller, güneş ışığının yönüne göre ayarlanabiliyorlar, dolayısıyla gün ışığından en yüksek fayda sağlanıyor. 2 kapalı sergi salonu var... Orada iken, birisinde; İskenderiye’nin eski kent planları sergisi, diğerinde, kütüphanenin yapımında çok emeği geçen Mısırlı ressam Sadi’nin, ölümünden sonra kütüphaneye bağışladığı resimleri, özel eşyaları sergisi, açık sergi alanında ise, buluntulara göre yeniden dikilmiş, Tutankhamon’un savaş giysileri sergisi vardı. Kapalı sergi salonlarında fotoğraf çekmek yasak, her yerde olduğu gibi. Rasathane ve müze ise kapalıydı. Ne yazık! Yüksek beklentiyle gezenler için, “İskenderiye Kütüphanesi”, tek başına İskenderiye’yi tanımlayabilecek bir yapı değil...


Kayıtbay Kalesi
Mısır’ın tarihindeki kalabalık içinde Osmanlılar da var, bıraktıkları eserlerden biri; Kayıtbay Kalesi. 1404 yılında, kadim İskenderiye Feneri2nin olduğu yer sanılan alana, Faros Adası’na inşa edilmiş, Zaman içinde nerdeyse tümüyle harap olmuş kale, yapılan restorasyon sonucu 1984 yılında kazanılmış, %90’ı yeniden yapılan kalenin duvarlarında şekerkamışından yapılan lifli yalıtım malzemesi kullanılmış, ısıtma, soğutma, ses yalıtımı için değil, yapılan yalıtımın gerekçesi, top atışlarına dayanımı arttırmak. Bu sayede kale surlarının duvarları 5-10 cm de esniyormuş. Surların ortasındaki avlunun içinde, bir cephesi surlara dayalı kare planlı bir askeri lojman Erken Osmanlı Dönemi camileri tarzında, içindeki ufak mescit yerinin üzeri bir kubbe ve aydınlık feneri ile kapatılmış, tabanında Anadolu’ya ait geometrik düzen süslemeleri, bordürler epey tanıdık görünüyor. Kalenin mazgalları, üç kişinin aynı anda, güvenlik içinde savunma yapabileceği şekilde tasarlanmış. Şimdilerde, Mısırlı öğrencilerin gezi programında.


Selamlık Palas
Kral Faruk’un yazlık sarayının olduğu bahçe, yazlık saray 1952 yılından sonra otele dönüştürülmüş, “Selamlık Palas”, bahçesi de halka açık park olmuş. Bahçede bulunan El Hüseyn Köprüsü’nün kötü kopyası kent içinde 2-3 misli büyütülerek yeniden yapılmış.

Akdeniz’e kıyısı kilometrelerce olan İskenderiye’de denize girmiyorlar. Plajlar sadece çay bahçeleriyle, sahil boyunca duvarları mozaik desenli panolarla süslü. Çok katlı konutların çoğunluğunun görüntüsü, boya, badana yapılmaları gerektiğini düşündürüyor.

   

Velhasıl, İskenderiye Yukarı Nil’in kentlerine pek benzemiyor, hem Afrikalı hem de Akdeniz ülkelerinin kültür geçirgenliğinin yoğun olduğu zamanlardan kalan, diğer Akdeniz ülkelerine benzerlikleri var. Pencerelerde yeşil panjurlar, kapıları da çoğunlukla yeşil boyalı... yeşil kapılı evlerin, gelen geçene “kapımız dostlara açıktır”, iletisini vermesi hangi zamanlardan kalma acaba?
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.