Haberler

Türkiye’nin Yeni Lokumları

Tarih: 17 Ağustos 2006 Kaynak: Times Online Yazan: Tom Dyckhoff Çeviren: Yıldız Uçak

Yeni bir mega alışveriş merkezi, modern sanat müzesi ve istikbal için cesur planlarla İstanbul 21. yüzyıla katılıyor.
Tabi ki Türkiye Avrupa Birliği’ne katılabilir, Harvey Nicks geldi! Şehir, iplere dizilmiş canlı tavuklar, her türlü yemek kabı ve tavalarıyla, büyüleyici bir şekilde düzensiz sokak pazarların arasına dağılmış eski tarz perakende satış yerleriyle ve turistlerin örümcek ağı Kapalı Çarşı’sıyla meşhur. Fakat Harvey Nichols ve ona eşlik eden yeni mega alışveriş merkezi Kanyon ile İstanbul markalı nirvanaya 2 çağ birden atladı.

İstanbul’un kuzeyindeki iş bölgesi Levent’te bulunan Kanyon’un içinde Harvey Nicks’e eşlik etmek üzere, Wallpaper okuyan çok küçük bir demografik kesim için, 170 zarif, yüksek sınıf butik “tek tek elle seçildi” diyor, Kanyon’un idari müdürü Markus Letho. Sonra, “hayır, neredeyse ihtimamla” diyor. (Evet, bu konuda samimi)

Soylulaştırılmış çörekleriyle Le Pain Quotidien, Mandarina Duck, Furla and Camper, ve Londra’nın şık Çin Restoranı Hakkasan’ın çatı branşı ve İstanbul’un “clubber”larına küçük T-shirt’ler satan Ottoman Empire gibi daha düzgün markalar.

İstanbul ilk alışveriş merkezlerine 1980’lerde kavuştu, tarz söz konusu olduğunda 10 yıllık süre boyunca varlıklarını sürdürdüler. “Ama Kanyon’la bu sanki siyah-beyaz’dan dijital plazma ekranlara geçmek gibi” diyor Letho ve buna kullanıcılarını, nasıl modern, metroseksüel müşteriler olunacağı konusunda eğitmek de dahil. Bir Apple Store’da yürümek ve bir iPod’la oynamak, Wagamama için sıra beklemek. Türkler bunlara henüz alışık değiller.”

Fakat hareketliliğin sebebi yalnızca ünlü markalar değil. Merkezinde bir eğrisel çıkıntı yapan “multiplex” sineması ve dört kat boyunca devam eden taş yüzeyli teraslarıyla, Jerde mimarlarından David Sheldon’ın söylemiyle şehrin coğrafyasındaki tepeleri ve geçitleri taklit eden, isminin de önerdiği gibi derin bir kanyon olarak tasarlanmış mimarisiyle görülmeğe değer.

Duyumsal eğrileri ve “peyzajı andıran binasıyla”, yaşanan alışveriş tecrübesinin kalitesinin satılan ürün kadar önemsendiği, Türkiye’deki hatta İngiltere’deki, Amerika’da ve Uzak Doğu’da patlayan “deneysel alışveriş merkezleri”nin tüm albenisini sarsıyor. “Kanyon’un şehirsel amacında, İstanbul’un kaotik, çatırdayan şehir tarzını değiştirecek kaliteli, çok amaçlı mekanlar var” diyor Sheldon. (Yükselen kulelerde çok şık daireler ve ofisler mevcut) “Istanbul, İslamik altın çağında bahçeleri, camileri ve çeşmeleriyle zarif bir tecrübeydi. Şimdi eğer paranız varsa bir arabaya atlar ve ayrılırsınız.”

Amaçlarına rağmen Kanyon, temelde daha çok doğru müşteri için özelleşmiş bir alışveriş merkezi. Mimarisi Disney’nin doğru yanında duruyor: Jerde, Türkiye’nin kamu ve özel mekanlarının gelenekselliğini güncellemek için, şık formları Batı’nın bilgisayarlarından ithal etmek yerine, pazar, kervansaray veya han’ı kullanarak daha fazlasını yapabilirdi. Fakat bu kötü değil, çağdaş mimarinin kaliteli markalar kadar az olduğu bir ülkede bu küçük bir mucize gibi.
“Türkiye’nin modern mimarlık geçmişi çok kısıtlı,” diyor. Ülkenin önde gelen mimarlık firmalarından ve Kanyon’un yönetici mimarlarından olan Melkan Tabanlıoğlu. “Belki bu artık değişir.”

16. yüzyılda Sinan’ın camileri estetik ve teknolojik olarak en üst düzeydeydi, fakat Osmanlı’nın zayıfladığı 19. yüzyıla gelindiğinde, Türkiye Avrupa’dan ilham ithal etmeğe başladı. Kemal Atatürk’ün 1920’li ve 1930’lu yıllarındaki laik devrim içinde Modernizm mimari formlarda görüldü, ama 1950’lerden itibaren çağdaş Türkiye’nin artan muhafazakar kültürel iklimi içinde bir türlü yükselişe geçemedi.

“Görünüş çok zayıf” diye yazdı,1997’de Istanbul: An Architectural Guide’da Christina Beck ve Christiane Fortsing. İstanbul’un nüfusu, on kat artarak on milyon olurken, ya plansız barakamsı şehirler oluştu veya daha zenginlerin seyreltilmiş planlanlamalı kuzey kırsalında, şehrin bir zamanlar minarelerle şekillenmiş silueti artık gökdelenlerin mavi camlarından yansır hale geldi. Şehrin mirası yok edildi ve çoğunluğu 19 uncu yüzyıldan kalma alt yapısı bunun altında ezildi.

Kanyon, o günden sonra şehrin geçirdiği büyük değişimdeki ilk salvo. “Çok yavaş ve dalgalı bir kurtarışla, kısa vadeli Bizans planlama ve geliştirme sistemiyle birlikte bir metro sistemi inşa edilmekle kalmadı, ayrıca genişletildi; yeni raylı sistemleri inşa edildi; yeni yollara ve Boğaz’ın altında bir tünele başlandı” diyor Letho. Bunların bitirilmesiyle “çağdaş mimarlık ve tasarım için talebin başalangıçları, yalnızca başlangıçları gelecek” diyor Tabanlıoğlu.
Tabanlıoğlu, sadece Kanyon’la değil, 18 ay önce Boğaz’da 1950’lerin betonarme antreposunda açılan şehrin ilk modern-sanat galerisiyle pek çoklarından daha fazla sıçrama yapmış durumda. Kanyon gibi orjinalliğiyle olmasa bile, soylulaştırılmış kaba-şık beyaz küp görüntüsüyle bir moda yaratıyor. “Sadece modern bir mimari olması dahi yeterli” diyor Tabanlıoğlu.

İstanbul Modern’in kurucuları olan ve sanat bienali ve Kanyon gibi şehrin kültürel hayatının büyük çoğunluğunun arkasındaki endüstri patronları olan Eczacıbaşı ailesi, Frank Gehry ve Daniel Libeskind’den uzak durmuş. Belki de akıllıca. Bir modern-sanat galerisi girişimi dahi yeterli bir yenilik. Fakat şehir, yazın ilk aylarında, Kartal-Pendik’teki yeni Grand Prix pisti yakınında, deniz kıyısındaki geniş yeni bir şehrin master planı için bir başka önemli mimar olan Zaha Hadid’i ödüllendirerek Asya kıyısında umutlu bir girişimde bulundu. “İstanbul, inanılmaz eski görünebilir, fakat, karışıklığı, enerjisi, dokusu, çok merkezli şekliyle aslında oldukça modern ve şehrin genelinde gündemde bulunan söylemlerin farkında.”

Hadid, özellikleriyle gevşek, yayılan, şekillendirici bir ağla şehri bir anda orta çağdan post-modern’e sıçratarak daha yoğun bir şehirciliğe iten tasarım hatlarıyla karşılık veriyor. Başarısı pek çok yerli mimarı yerlerinden oynattı. Fakat bu akıllı bir adım, eğer şehri uluslararası haritaya yerleştirmek amaçlanıyorsa. “Ve sonuçta olması gereken bu “ diyor Tabanlıoğlu: “Mimarlık İstanbul’un,Türkiye’nin yükseldiğini göstermek için kullanılıyor. Bu durdurulamaz. Avrupa eski haber.”

Hiç şüphe yok ki şehirde yatırıma geç kalınmış. Atatürk’ten sonra en çok tanınan Türk insanı olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa Birliğini için düşündüğü artarak kırılganlaşan modernizasyon planlarının sorgulanmasıyla, edebiyatta Orhan Pamuk veya sanatta Kutlağ Ataman için gerçekleşenler şehrin daha az gelişmiş mimarlığı ve şehircilik çevreleri için gerçekleşmiyor. Bütün kalitesine rağmen Kanyon her yerde olabilirdi.

Belki de Hadid’in planı tartışma yaratacak. Veya sadece Truva atıdır. Belki de olabileceklerin en iyisi bu kadardır. Belki de İstanbul’un şehir örgüsünün kurtarılması sadece Esperanto tarzı giysilere bürünmüş emlak spekülasyonu ve tüketimdir. İstanbul, Batılı turistler için yalnızca kolay ulaşılan sığınakların en sonuncusu, bir yeni Dubai.

Eminim, doğulu vaadiyle dolu yatırımcılar minarelerle şekillenmiş o gökyüzünden bir parça koparmak için sıradadırlar.

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.