Haberler

Hasankeyf'e sadakat

Tarih: 4 Eylül 2006 Kaynak: Radikal Yazan: Hande Demircioğlu
Hasankeyf'i sular altında bırakacak Ilısu Barajı'nda sona yaklaşıldı. Temel atıldı, çevreciler Hasankeyf'i kurtarmaya çalışıyor, krediye onay verecek şirketler halen emin değil.

Trenin hareket düdüğü Haydarpaşa Garı'nda yankılandı. Atlas Dergisi'nin önderliğinde, gönüllüler Dicle vadisine ulaşacakları trene bindiler. Amaç coğrafyaya sadakati sunmaktı. 26 Ağustos 2005 günü "Sadakat Treni" 300 yolcusuyla Hasankeyf'e doğru yola çıktı. Gidiş yolundaki coşku ve umut dönüş yolunda arttı. Ilısu Barajı'nın engellenmesi yönündeki kararlılık, trene hâkim oldu. Dört günlük eylem medya organları aracılığı ile izlendi ve işlendi. Takip eden günlerde de Hasankeyf'in yüzyıllar boyu ikamet ettiği Dicle vadisinde kalacağına ilişkin umudun arttığına inandık... Zamanın hızına, Hasankeyf'in eski çağlardan gelen sesi yetişemedi ve kale gözden düştü. Eski çağlardan gelen sesi işitmenin, idrak edebilmenin kolay olmadığı aktarıldı bizlere. Dinlemeyi bilmek gerekir öncelikle. Yaşadığımız coğrafya adına da oldukça güç bir durum bu. Birbirimizi, geçmişimizi dinlemek konusunda sınıfta kaldık tarih boyu. 5 Ağustos 2006 tarihinde barajın temeli atılırken bile coğrafyanın çığlığı ulaşmadı bizlere. Dicle vadisi sessizliğe ve çaresizliğe büründü ta ki o dış ses gelene kadar. AİHM'den gelen açıklama yeniden umudu yeşertti Dicle'de. AİHM, kültürel mirası ve onda yüklü bulunan "değerler"i, temel hak olarak nitelendirdi. Uluslararası basında oluşan kamuoyu tepkisi, çokuluslu sermayeyi de geriletti. Sancılı bir bekleyişteyiz şimdi.

Yetkili makamlardan yapılan açıklamalar, serzenişler artarken, insanın geçmişini yok ederek geleceğini kurma hoyratlığı absürd bir oyuna dönüşüyor. Yüzyıllık bir tarihi yok etme sevdası, hayata karşı bizleri bir kez daha mağlup duruma düşürüyor. Doğanın belleğinde açmaya çalıştığımız boşluk canlı türlerinin devamlılığını mümkünsüz kılar. Geçmişi yok ederek yapılan her eylem, gün gelir, geçmişin hayaletleri tarafından geri püskürtülür. Bu, tarih ve kültür için de böyledir. Yok edişin bedeli utanç olarak yazılır hanemize.

Bir yıl sonra işitebiliyoruz Hasankeyf'in sesini. Sadakat treni -bir yıl önce bugün- Hasankeyf'teydi. Ziyaretçiler taşlara dokunarak, derinlerdeki sesi duyabildiler. Öğrendiklerini yeni yeni aktarabiliyorlar. 31 bini aşan imza ile dünyaya Hasankeyf'in hikayesini duyurmaya çalışıyorlar. İronik biçimde, bölgenin kaderi "Hasankeyf'e Sadakat" treninden bir yıl sonra yine aynı tarihlerde belirlenecek. Ses eski çağlardan geliyor ağır ağır. Şehirleri, elektriği, barajları, sermayeyi aşmak zorunda her engelde biraz daha cılızlaşarak, boşluklu... Sesin boşluğunu bizler tamamlıyoruz bugün. Çağının, günün tanığı olan bizler kendi nefesimizi geçmişimize eklemleyebiliriz. Kendi hikayemize sahip çıktığımızı göstererek, cılız bir tınıyı çığlığa çevirerek, geleceğimizi inşa edebiliriz.

Ortak geçmişimize verilebilecek her türlü tahribat bir insanlık suçudur. Hasankeyf bizim ortak geçmişimiz ve belleğimizdir. Belleğimizi sildirerek, inkar ederek, utancımızı artırarak nefes almamız mümkün mü? İnsan hakları ihlallerinin yüzlerce örneğini görerek, tepkisiz, suskun kalmış ya da bu duruma mahkum edilmiş bir coğrafyada müdahil olmaya zorunluyuz. Bizler için Hasankeyf bir simge teşkil edebilir. Eskilerin deyişiyle "testi kırılmadan" tedbir alabiliriz.. Ortaçağdan bugüne gelmiş Hasankeyf kalesi belki de Cumhuriyet tarihine "bizlerin" kalesi olarak kaydolur. Birkaç yıl sonra Dicle'ye ziyarete gittiğimizde utanç yerine gurur duyabiliriz.

Bir coğrafyanın yakın tarihi
1954- Hasankeyf'i sualtında bırakacak Ilısu Barajı projesi hazırlanmaya başlandı.

1971- Projenin ön hazırlık çalışmaları bitirildi.

1982- Barajın kesin projeleri bitirildi.

1988- Proje yatırım programına alındı.

1996- Finansmanın sağlanması için proje yap-işlet-devret modeliyle ihaleye sunuldu. Ama hiçbir şirket ihaleye girmedi.

20 Mart 1997- Ilısu Barajı'nın yapımı için Bakanlar Kurulu kararı çıkarıldı. Proje, uluslararası bir ihale açılmadan Sulzer Hydro isimli İsviçre şirketine sunuldu. (Sulzer Hydro, 1999 yılında Avusturya'nın VA Tech firmasına satıldı.)

23 Haziran 1997- 07.02.1993 tarihli Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği güncellendi ve Ilısu Barajı, 07 1993 tarihinden önce yatırım programına alındığı için ulusal ÇED mevzuatından muaf tutuldu. Böylece, Ilısu Projesi'nin çevresel etkileri ile ilgili ulusal hukuki süreç ortadan kaldırılmış oldu. (ÇED Yönetmeliği 2003 tarihinde yeniden güncellenmesine karşın, ilgili madde ortadan kaldırılmadı.)

9-16 Ekim 2000- Kredinin verilip verilmeyeceğini karara bağlamak için uluslararası uzmanlardan oluşan bir heyet yörede çalışma yaptı.

2002- Lider şirket Balfour Beatty konsorsiyumdan çekildi, bu dağılmayla finansman ihtiyacı karşılanamadı.

2004- Ilısu Barajı için Avusturya, İsviçre, Almanya ve Türkiye şirketlerinden yeni bir konsorsiyum oluşturuldu.

30 Ağustos 2005- Atlas ve Doğa Derneği'nin organize ettiği Hasankeyf'e Sadakat Treni, 300 yolcusuyla yöreye hareket etti. Katılımcılar Hasankeyf'i ve Dicle vadisini sualtında bırakacak projeyi istemediklerini belirtti.

Aralık 2005- Konsorsiyumun koordinatörü olarak Nurol İnşaat görevlisi, Hasankeyflilere projeyi anlattı. Halktan büyük tepki alan projenin çevresel etkileri ve yerleşim sorunlarıyla ilgili raporlar İngilizce olarak internet ortamında sunuldu. Konsorsiyumun sunduğu bu raporlar, uluslararası kredinin gelmesi için şart koşuluyordu.

Şubat 2006- Doğa Derneği bilimsel veriler ışığında projenin çevresel etkilerini değerlendirdi. Projenin uluslararası standartları sağlamaktan çok uzak olduğu ortaya çıktı.

14 Şubat 2006- Konuyla ilgili kamu kurumları ile yapılan görüşmelere cevap alamayan Doğa Derneği, bilimsel raporunu finansmanı sağlayacak Avusturya, Almanya ve İsviçre'nin kredi onayı verecek kurumlarına gönderdi.

Nisan 2006- Hasankeyf'e Sadakat imza kampanyası başladı. Binlerce kişinin imzaladığı dilekçeler Türkiye, Almanya, Avusturya ve İsviçre hükümet başkanlarıyla Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu'na gönderiliyor. Kampanya, baraj kararı resmi olarak iptal edilene kadar devam edecek.

Mayıs 2006- Avusturya, İsviçre ve Almanya hükümetleri, konsorsiyuma projedeki sorunları anlatan bir liste sundu.
Temmuz 2006- Konsorsiyum, projenin sorunlarını cevaplayan yeni raporlar hazırladı. Doğa Derneği'nin bu raporlar üzerindeki çalışmaları sürüyor.

9 Temmuz 2006- Ilısu Barajı'nın temelinin 5 Ağustos'ta atılacağı Nurol tarafından bildirildi.

Temmuz 2006- Baraja kredi onayı verecek kurumlar, alan ziyareti için 18 Ağustos 2006 tarihini belirledi. Bu ziyaretle krediye onay verilip verilmeyeceği karara bağlanacaktı. Alan ziyareti tarihi, temel atma töreniyle çakıştığı için 21-26 Ağustos 2006 olarak değiştirildi. Her ne kadar temel atılsa da Avusturya, Almanya ve İsviçre kredi ajansları, baraj projesi hakkında bir sonuca varmadıklarını belirtiyor.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.