Haberler

'Küresel şehir' İstanbul

Tarih: 4 Eylül 2006 Kaynak: Radikal Yazan: Evren Tok
İstanbul küresel kapitalizmin yoğun etkileri altında. İstanbul'un ruhuna adeta yerleşmiş olan formel-enformel sarmalı, küresel şehrin yeni tüketim mekânlarında ve çevresinde kendini gösteriyor.

'Küresel şehir' son yıllarda gittikçe popülaritesini artıran bir kavram. Gerek günlük hayatta, gerek akademik tartışmalarda sıkça duymaya başladığımız bu kavram, bizi neoliberal küreselleşmenin mekânsal izdüşümleri konusunda daha derinden düşünmeye itiyor. 'Tarihsel başkent,' 'dünya kenti,' 'iki kıtaya yayılan yedi tepeli kent' gibi pek çok sıfatı içselleştirmiş olan İstanbul için 'küresel şehir' kavramı ne ifade ediyor, küreselleşmenin getirdiği baskılara, ikilemlere ve fırsatlara nasıl yanıt veriyor?

Küresel şehir, en yalın tanımıyla konumlandığı ulusal bağlamın ötesine giderek, ekonomik, kültürel, sosyal ve politik alanlarda küresel hareketlerin ve akımların mekânı olabilmeyi zorunlu kılıyor. Bu durum ister istemez küresel şehirler için ortak bir akıbete de işaret ediyor ve küreselleşmenin 'aynılaştırıcı' etkileri şehrin mekânı üzerinde etkili olabiliyor. Küresel şehir olmanın sosyo-ekonomik göstergeleri arasında en çarpıcı olanı, tüketim tercihleri, gelir grubu ve hayat standardı olarak toplumsal bir kutuplaşmanın yaşanmasıdır. Bu kutuplaşma, sosyal dışlanma başta olmak üzere çeşitli sosyal sorunlara yol açmakla birlikte, mekânsal olarak da önemli dönüşümlere sebep oluyor. Bu bağlamda, İstanbul da küresel kapitalizmin etkilerinden nasibini alıyor ve diğer küresel şehirlerin akıbetine uğruyor, ancak küresel etkilerin yanında yerel dinamikler de tepki niteliğinde önemli bir rol oynuyor. İstanbul'un panoraması paradoksal şekilde bir yandan plazalarda çalışan, şehir dışındaki korunaklı sitelerde oturan, lüks tüketim kalıpları olan, 'ötekiyi' kendinden ve şehrinden tamamen ayrı tutan ve küresel kapitalizmin nimetlerinden maksimum şekilde faydalanan bir kesimi içerirken, diğer yandan bu kesimin getirmiş olduğu dinamizmden nasiplenen ve ortaya çıkan yeni mekânsal oluşumlardaki fırsatları kullanan dezavantajlı bir kesimi de içeriyor. Bu durum kutuplaşmanın yarattığı toplumsal gerilimi ve neoliberal küreselleşmenin olumsuz etkilerini azaltan, toplumsal dokuyu koruyan bir faktör olarak karşımıza çıkıyor.

Carrefour, Metrocity, Cevahir ve son olarak açılan Kanyon gibi tüketim mekânları her ne kadar küresel şehir olmanın mimari simgeleri olsalar da, İstanbul özelinde sadece üst-gelir gruplarının, global sermayenin yeni zenginlerinin ihtiyaçlarını karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda enformel alanda diğer altgelir grupları için bir fırsat mekânı olabiliyor. Bu bölgelerde (özellikle Levent-Maslak hattı) yaratılan dinamizm ve yoğunluk pek çok insan için ekmek kapısı oluyor. Görkemli binaların yanı başında, James Bond tipindeki küçük tezgahlarda alıcısını bekleyen başta cep telefonu ekipmanları olmak üzere ucuz Çin malları, nohut-pilavcılar, korsan kitapçılar, ya da yoğun trafikte özellikle çocuklar tarafından satılmaya çalışılan kağıt mendil, çiçek, balon, su gibi ürünler küresel şehrin caddelerine tutulan aynada karşımıza çıkan ve sokağa baktığımızda sayılarını artırabileceğimiz örneklerden sadece birkaçı. İstanbul' un mekânsal dinamikleri, formelin yanına enformelin eklemlendirilmesine olanak tanıyor, formel alandaki bir yeniliğe veya değişime enformel motifler, fırsatlar ve dinamikler eşlik edebiliyor. İstanbul'un yakın tarihine göz attığımızda formel ve enformelin başarıyla bir arada varolmalarının kent için yeni olmadığını görüyoruz. 1950'lerden beri farklı hızda ve yoğunlukta devam eden göç süreci ve artan konut ihtiyacının gecekondulaşmayla ve arazi işgalleriyle enformel yollardan çözümlenmesi, 1994-2000-2001 yıllarındaki ekonomik krizlerin toplumsal doku üzerinde ciddi bir baskı oluşturmasına rağmen, enformel ekonominin canlılığı sayesinde toplumsal patlamaların önüne geçilmesi bizlere formel-enformel birlikteliğinin İstanbul için ne kadar vazgeçilmez olduğunu gösteriyor. Bu sayede, 1980'lerden beri yaşanan neoliberalizmin getirmiş olduğu sosyal, ekonomik ve toplumsal dönüşümlerin ve geçişlerin nispeten daha yumuşak bir zeminde yaşandığını görüyoruz. Devletin formel alandaki yetersizliği, enformelin dinamizmi ile karşılandı ve muhtemel bir toplumsal travmadan bu sayede kaçınıldı.

Nelere gebe?
İstanbul küresel kapitalizmin yoğun etkileri altında. İstanbul'un ruhuna adeta yerleşmiş olan formel-enformel sarmalı, küresel şehrin yeni tüketim mekânlarında ve çevresinde kendini gösteriyor. Peki bu durum ileride ne gibi sonuçlara gebe? Bu tüketim mekânlarını ziyaret eden her 30 kişiden birinin alışveriş yaptığını, geri kalanların ise sadece vitrin gezdiğini ve çevresinde yaratılmış olan kayıt-dışı ekmek kapısından her geçen gün daha çok insanın nasiplendiğini göz önünde bulunduracak olursak, bu mekânların yakın gelecekte "kentsel gerilim mekânları" olma olasılığı da bulunuyor. Diğer pek çok küresel şehrin aksine enformele cömertçe yaşama şansı veren İstanbul'un yakın gelecekteki mekânsal dinamiklerini kritik bir tercih belirleyecek: Enformeli marjinalleştiren, dışlayan ve yasadışı ile özdeşleştiren, geçen hafta Korhan Gümüş'ün Radikal İki'de belirttiği şekilde 'yoksullukla değil, yoksullarla savaşmayı tercih eden' bir anlayış mı (Radikal İki, 20/08/2006), yoksa enformelin sağladığı yaşamsal alanı ve canlılığı tanıyan, bu alanı yok etmeden formelleştirmeye çalışan ve sosyal dışlanmışlık değil, sosyal bütünleşme temelinde bir yaklaşım mı? İstanbul'u yönetenlerin ve 'İstanbulluların' kararları yakın gelecekte bu tercihin yönünü şekillendirecek.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.