Haberler

Bir İstanbul Masalı

Tarih: 7 Eylül 2006 Kaynak: Birgün Yazan: Tayfun Kahraman
İstanbul çok farklı bir yaşamı tecrübe ederken, kent üzerine çalışanların yıllardır dinlendirdikleri yeni bir kentsel varoluşun tüm göstergelerini de sergilemeye başladı. Bu yeni zamanlarda, Türkiye küreselleşme pratiğinde çok önemli görevler biçilen İstanbul, yeni ve dönüştürücü küresel kent imajı ile bir yaşam alanından çok pazarlanabilir bir meta olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Durum öyle bir hal aldı ki; her gün en azından bir ulusal gazete İstanbul'u manşetine taşıyor. Gözünü İstanbul'a çevirmiş olan basın, kentte yer bulma telaşına düşen yeni dev projelerin ya da yeni kulelerin haberini vermek için sabırsızlanıyor. Basın, bir metanın pazarlanma öyküsünü yazarken diğer taraftan da amiyane ifadeyle İstanbul için rastlantı olamayacak kadar derin bir konuyu tartışıyor. Bizlerse çok az şeyin metalaştırmadan kaçabildiği günümüz koşullarında, İstanbul'un da metalaştırılamayacak bir nesne olmadığını, İstanbul'un gayet açık ve rantiyeci bir üslupla nasıl pazarlanabileceğini bir peri masalı içerisinde tecrübe ediyoruz.

Son günlerde yine basında kendine çokça yer bulan Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü'nün Zin-cirlikuyu'da yer alan arazisi, bu metalaşma öyküsünün güzel örneklerinden biri ve bu öykü bize kentin nasıl pazarlanabileceğine ilişkin güzel dersler veriyor.

Müşterilerin İstedikleri
Geçtiğimiz aylarda, Zincirlikuyu-Gayrettepe aksında kamu elinde kalan bu son alanın da İmar Planları tam bir kentsel metaya yakışır bir biçimde müşterinin istekleri doğrultusunda onaylandı. Belediye ve ilgili kamu kurumları bir terzi edasıyla müşterilerinin siparişlerine uygun bir kılıfla olayları uygun zemine oturttu. Bu hikâyeden şimdilik çıkan sonuç mu? Yine ayni; biz gök-kafesten nasıl kurtulacağımızı düşünürken Boğaziçi siluetini tamamen onarılamaz hale getirecek olan yeni kuleler, getirilen 3 emsal (üzerine yapı yapılacak arsanın üç katı boyutunda inşaat alanı yapma hakkı) ve emsale dahil olmayan bodrum katları ile İstanbul İmar Yönetmeliği'ni hiçe sayan İmar Planları ve Koruma Kurullarının onayını umursamayan kamu kurumları.

Karayolları'nın Zincirlikuyu'daki arazisinin satışı hikâyesi ve bu satıcı-müşteri ilişkisinin boyutu son günlerde biz izleyicilerin tahammüllerini iyice zorlar bir hal aldı. İstanbul Defterdarlı-ğı'nın hazırladığı ihale duyurularında; "Eşsiz Boğaz Manzaralı" olarak ifade edilen toplam 96.500 metrekarelik bu alanın satışına ilişkin yapılan uygulamalar bizleri fazlasıyla şaşırttı ve şaşırtmaya devam ediyor.

"Eşsiz Doğa Manzarası"
2002 yılında başlayan hikâyede, ilk olarak tesisleri alan üzerinde yer alan ve Boğaz Köprüleri ile Edirne'ye kadar olan bölgedeki karayollarından sorumlu Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü, Bakanlar Kurulu kararı ile, gereksiz bulunduğu için kapatıldı. Yapı-Yol Sen'in davası sonucu Danıştay tarafından iptal edilen karar sonrası, yeni bir yol bulan Merkezi Hükümet, bu kez de 2004 yılında 5018 Sayılı Kanunla Karayolları'nın mülkiyetinde bulunan tüm taşınmazları Hazine'ye devretti ve Resmi Gazete'de yer alan bir ilanla atıl durumda bulunduğu iddia edilen araziyi satışa çıkarttı.

Bu satışta kendine müşteri bulamayan bu "eşsiz Boğaz manzaralı" meta için serüven bu kadar kolay bitemezdi ve öyle de oldu. Bu yılın başında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nca yapılan İmar planı ile arazi üzerinde fonksiyon değişikliği yapılarak, arazi 'Turizm-Kongre Merkezi-Kültürel Tesis' alanı ilan edildi. Tam da bu sırada Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü arazisininde içinde yer aldığı Boğaziçi Sit Alanı'ndan sorumlu olan İstanbul III Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nda ilginç bir atama yaşandı. Getirdiği 3 ayrı proje, Boğaziçi Kanunu'na ve Boğaziçi Koruma Amaçlı İmar Planları'na uymadığı için Kurul tarafından onaylanmayan Bayındırlık Bakanlığı Teknik Araştırma Uygulama Genel Müdürlüğü İmar Planlama Daire Başkanı Hidayet Uysal, Şehir Plancısı üye olarak Kurul'a atandı. Uysal, yeni kulelerin yapılması için inşaat yoğunluğunu 3 emsale çıkarma önerisini reddeden Kurul'a üye olurken İstanbul'da bir çok uzmanın yerine getirebileceği bu görev için ilk defa bir Anka-ra'lı üye atanmış oldu. Fakat bu tartışmalardan bir süre sonra da görevinden alındı.

Özelleştirme İdaresi Devrede
Hikâye devam eden bölümde karmaşıklaşırken biz seyircileri yeniden heyecanlandırdı. Yeni bir Bakanlar Kurulu'nun Resmi Gazete'de yayınlanan kararı ile satışa çıkan arazi, yeni yapılaşma hakkı ile ihale edilirken, ihale gerçekleştirilmesine üç gün kala durduruldu. İptal gerekçesi tabii ki hepimizin kalbinden geçen "Burayı çocuk bahçesi yapalım" tarzında bir gerekçe değildi. Gerekçe, kapalı zarf usulü ihale yapma hakkı bulunan İstanbul Defterdarlığı'nın yapacağı ihalede, istenilen rekabetçi ortam oluşmayacağından fiyatın yeteri kadar yükselmeyeceğiydi. Eğer bu ihale Özelleştirme İdaresi tarafından yapılırsa kapalı zarf usulü alınan teklifler üzerinden açık arttırmaya gidilebilecek ve fiyat yükselecekti. Hikaye yeni bir seyir kazanırken, ihale yapma hakkı Defterdarlık'tan alınarak Özelleştirme İdaresi'ne verildi.

Diğer bir taraftan da, bu hak devri ile imar planı onama yetkisini elinde bulunduran Özelleştirme İdaresi sayesinde; Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nca yapılan ve meslek odalarınca itiraz edilen, fakat müşterileri tarafından beğenilmeyen planın yerine yeni ve daha çok para anlamına gelen bir plan yapılması gündeme geldi. Müşteriler de bu süreçte basına yaptıkları açıklamalarda mevcut plan ile sadece otel ve kongre merkezi yapabildiklerini ve kendilerinin aynı zamanda re-zidans ve alışveriş merkezleri de yapmak istediklerini dile getirdi. Tabii ki müşteri memnuniyeti için kollar sıvanacaktı ve öyle de oldu, Özelleştirme İdaresi'nde yeni imar planları için çalışmalar başlatıldı.

Yeni İhale Gündemde
Yeni ihale için 6 ay süresi olan Özelleştirme İdaresi'nin bu süre içersinde nasıl bir plan ortaya koyarak müşterilerini memnun edeceği ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından önemsenip kurum görüşleri alınmayan Boğaziçi Bölge-si'nden sorumlu III. Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun bu kez söz sahibi olup olamayacağı hikayedeki önemli soru işaretlerinden bir kaçını oluşturuyor. Bu çetin pazarlıkların ve müşteriyi memnun etmek için yapılanların hikâyedeki sonuçlarını herkes merakla bekliyor. Bir çok ismin alıcılar listesinde yer aldığı, Amerikalı ünlü emlakçı Donald Trump ve İstanbulluların artık yakından tanıdığı Dubai Emiri El Maktum da dahil olmak üzere bir çok grubunun ilgi gösterdiği bilinen bu arazinin satış hikayesinin nasıl sonuçlanacağını izleyip göreceğiz.

Bakalım, hikâyenin ilerleyen bölümlerinde meslek örgütleri açtıkları ve açacakları davalar ile hikayenin kazanan kahramanları olabilecekler mi? Ya da Özelleştirme İdaresi'nin yapacağı planların altına imzalarını atacak olan şehir plancısı arkadaşlar burayı çocuk bahçesi yapacak kadar marjinal bir tavır sergileyebilecek mi? Yoksa biz yine büyük bir metanın içinde yaşamanın verdiği huzursuzlukla "bir şey yapmalı" mı diyeceğiz? Tüm bunları zaman gösterecek.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.