Haberler

Hadid’in İngiltere’deki ilk Binası

Tarih: 17 Ekim 2006 Kaynak: Guardian Çeviren: Başak Bozkurt
Dünyanın her yerinde görülmeye değer binalar yaratan Zaha Hadid’in İngiltere’de hiç binası yok. Hadid’in İngiltere’de yaptığı ilk projesi kamuoyuna sunulurken, bir İngiliz Gazetesi olan “The Guardian”la yaptığı röportajda kadın bir mimar olmak hakkındaki yargılar ve yeni tasarımlarında neden güney Irak’ın kendisinin ilham kaynağı olduğu hakkında bizleri bilgilendiriyor.

Hadid, son yaptığı işleri anlatıyor: 18 büyük tasarım, Abu Dhabi’de bir köprü; Salerno’da bir marina, Sevilla Üniversitesi için bir kütüphane, Marsilya’da bir gökdelen, Roma’da Güzel Sanatlar Müzesi bir de Dubai’deki opera binası bunlardan yalnızca birkaçı.

Ancak İngiltere dikkat çekici bir şekilde Hadid’in projelerini gerçekleştirdiği ülkelerde yer almıyordu. Hadid Londra’daki mimari bürosunu açtıktan çeyrek yüzyıl sonra ilk İngiliz binası tamamlandı: Proje ise şimdiye dek gizli tutulan ve açılışı önümüzdeki ay Gordon Brown tarafından yapılacak olan Kirkaldy’deki Maggie’nin Kanser Bakım Merkezi.
Hadid, son binaları üzerine basın organlarının söyleşi yapmak konusunda birbirleriyle amansız bir yarış içinde olduklarını; geçen yıl bir tasarım dergisinin Wolfsburg’daki Phaenp Bilim Merkezi’ni ilk kez yayınlamak konusuda bir çılgınlık yaparak bir muhabirini bir baret ile birlikte sanki bir inşaat işçisiymişçesine oraya gönderdiğini, böylelikle küçük kamerası ile ilk fotoğrafları çekebildiğini anlatıyor.

Hadid 1994’te, Cardiff Sahili’ne yapılması istenen ultra-modern bir opera binası tasarım yarışmasında, yarışmayı kazanan isim oldu. Tasarımı Frank Gehry’nin Bilbao Guggenheim’ından ilham alınmış gibi görünse de oldukça kullanışlıydı fakat 1995 Aralık’ında Milenyum Komisyonu tarafından reddedildi. Ardından Ulusal Miras sekreteri Virginia Bottornley, uygulamanın “belirsizlikler” nedeni ile düştüğünü söyledi. Şimdi bu projeye itiraz edenler, Cardiff Sahili’nin bayağı görüntüsü için neler hissediyorlar acaba?

Hadid, mimarlığın başladığı ve ilk şehirlerin inşa edildiği Irak’ın güneyinde bulunan Sümer’i ziyaret ettikten sonra mimarlık onun için adeta damarlarındaki kan gibi olmuş. Babasının İngiliz kaşif Wilfred Thesiger’in arkadaşı olduğunu söyleyen Hadid, oraya gitmeden önce, onun kitaplarından ve fotoğraflarından güney Irak’ı bildiğini ve gençliğindeki ziyaretinde buraya hayran kaldığını söylüyor. Irak’ın önde gelen liberal politikacılarından olan babasıyla Sümer şehirlerini görmeye gittiklerini, sazlardan yapılan küçük kayıklarla bataklıklardaki köyleri gezdiklerini anlatıyor. “Kum, su, kamışlar, kuşlar, binalar ve insanlarla dopdolu olan bu yerler beni hiç bırakmadı,” diyor Hadid.

Ona daima ilham veren bir manzara...“Mimariyi, şehir planlamasını; çağdaş bir biçimde, keşfetmeye, bulmaya çalışıyorum. İşe farkına varılmamış mücevherler gibi parlayan binalar yaratmakla başladım. Şimdi de onları yeni bir manzara içinde, çağdaş kentle ve içindeki insanlarla birleştirmek istiyorum.” diyor Hadid.

İzole edilmiş mücevherler gibi parıldayan binalar yaratmak için çalışmaya başladığını söyleyen Hadid, şimdi onları birleştirip, çağdaş şehirler ve içinde yaşayan insanların yaşamlarının birbirine aktığı yeni bir manzara yaratmaya çalışıyor.
2006 yılında, Hadid hala dünyanın tek ve tarih kitaplarına geçecek kadar önemli kadın mimarı; Hadid, Amerika’da iyi bilinen bazı kadın mimarlar olduğunu söylese de onların her zaman, karı-koca takımının birer parçası olduklarını belirtiyor ve National Gallery's Sainsbury Wing’i tasarlayan Bob Venturi ve Denise Scott Brown’ı örnek veriyor. “Dünya çapında yerel yönetimlerde ve belediyelerde çalışan çok zeki kadın mimarlar da var ancak bir kadın için mimarlığı tek başına yapmak hala çok ama çok zor. Burası hala erkeklerin dünyası” diyor Hadid.

“Ayrıca, mimarlık insanın kendisini tamamen ona adamasını gerektiriyor. Eğer bu tempo sizi öldürmüyorsa o halde iyi değilsiniz. Gerçekten zamanınızın tamamını ona vermelisiniz. Kadınlar çocuk sahibi olup mesleklerine ara verdiklerinde, işlerine yeniden dönmeleri ve adapte olmaları oldukça güç.” diyor Hadid.

“Başka bir deyişle, ben kendi kendimin en kötü düşmanıyım. Bir kadın olarak, benden herşeyin iyi olması bekleniyor, ben de kendi kendime öyle olmasını istiyorum. Ben “güzel” binalar tasarlamıyorum, onları beğenmiyorum. Ben mimaride biraz hamlığı, kabalığı seviyorum. Betonu çok düzgün yapmak, onu boyamak ya da parlatmak zorunda değilsiniz. Eğer bir bina yapılmadan önce üzerindeki ışık oyunlarındaki değişiklikleri düşünürseniz, renkleri çeşitlendirebilir ve betonu sadece gün ışığında hissedebilirsiniz. Birkaç yıl önce, bir kış günü New York’tan Chicago’ya uçuyordum, kar yağıyordu; gün batımında nehirler ve göller kan kırmızısı iken şehir ve kara birdenbire renksiz, sadece siyah beyaz oluverdi. İnanılmazdı. Bu görüntüye güzel bir manzara demezdiniz ama bir ışık ve yaşam kalitesine sahipti ki benim binalarıma yansıtmak istediğim şey de bu.” diyor Hadid.

Hadid, Amerika’ya gidip gelmenin kaçınılmaz sonucu kendini hasta gibi hissettiğini söylüyor. Dolup taşan ajandası, bir müşteri toplantısından bir konferansa, sergi açılışına ya da şantiyeye koşuşturduğunun kanıtı.

Hadid’in 1972 yılında matematik derecesi aldığı, çok sevdiği olduğu bir ortadoğu kenti olan Beyrut’taki Amerikan Üniversitesi için tasarladığı yeni binası şu an yapım aşamasında. Baskılar onu üzmek yerine daha da öfkelendirmiş. “Bu özellikle de yıkmak değil yapmak isteyen bir mimar için çılgınca bir şey.” Irak’ta daha pek çok örneği olan, eğitimin ve diğer kültürleri anlamanın öncelikli olduğu entellektüel bir aile tarafından yetiştirilen Hadid, müslüman olmasına rağmen Bağdat’taki Katolik rahibeler tarafından eğitilmiş ve sonra İsviçre’de bir okula gitmiş.

“Bataklıktaki köylere gittiğim zaman, sazlıkların arasında yeni okullar gördüm. Kızlar ilk kez eğitim görüyorlardı. Bu, Irak tarihinde yaşanan harika bir andı. Bugün, yok etmekten başka birşey yapılmıyor. Şimdi aynı tahribatı, Lübnan’daki savaşı izlemek zorundayız. Bir sürü zeki Musevi liberal ve Arap entellektüelleri var: Neden oturup bu aptalca karışıklığa bir düzen getiremiyorlar?”

Hadid Beyrut’ta olduğu kadar Bağdat’ta da binalar yapmak istiyor ama doğru bir zaman olmadığını söylüyor, çabası ister istemez başka yerlerdeki kültür arenalarında yoğunlaşmış. “Gerçekten yapmak istediklerim; okullar, hastaneler, sosyal konutlar. Elbette yaratıcı mimarlığın, insanların hayatlarında bir değişiklik yapacağına inanıyorum ancak müzelere, galerilere gösterdiğimiz tutkulu çabanın halk için yapılan temel mimari yapı bloklarına gösterilmesini dilerdim.” diye de ekliyor.

Bu arada Hadid’den daha da cesur binalar yapması bekleniyor: Gökdelenler, konser salonları ve Aqua Merkezi ya da büyük umutlar taşıdığı 2012 Londra Olimpiyatları için bir yüzme havuzu. Bu kadar projenin altından, tasarımlarındaki yaratıcılığı hafifletmeden nasıl kalkabilir? Hadid uzun zamandır işsiz olduklarını bu yüzden her işe evet dediğini söylüyor. Bu pek de güven verici bulunmasa da uygulamada etrafımıza baktığımızda,pek çok mimarın bunu yaptığını göreceğimizi düşünüyor ve ekliyor: “Belki de “hayır” demeye başlamam gerekecek.”

Hadid’in en büyük yardımcısı mimar Patrik Schumacher de sonradan söyleşiye katılıyor. Hadid sürekli tartıştıklarını ama Schumacher’in hayal gücüyle uygulamanın hiçbir işaret göstermediği gelecek projeler için kendisine yol gösterdiğini ya da çok çalışarak uzlaşmaya yaklaştıklarını ifade ediyor. Schumacher geliştiklerini, enerji kullanımı ve strüktür sistemlerini öğrenmeleri gerektiğini, böylelikle daha değişik, hem heyecan verici ve hem de toplumsal olarak daha çok sorumluluğu olan olan gökdelenler önerebileceklerini söylüyor.

Bir mimar için her şey, mimariyle bağlantılı olabilir. Bir el çantası tasarımı, bir mobilya ya da çatal bıçak takımı (Hadid’in 3 tane çatal bıçak tasarımı bulunuyor). “Bazı tasarımları, düşük maliyetli üretip, kütleye dönüştürmeye bayılıyorum. Sadece eğitim gören ve kültürlü elitlere değil, herkese dokunabilmek istiyorum. Kendime güvenerek söylediğim şeylerden biri insanların hayatlarına biraz heyecan ve mücadele katmak. Onlardan beklenmedik şeyleri kabul edebilmelerini istiyoruz.” diyor Hadid.

Maggie's Cancer Care kliniği Hadid’in tutkusunu ve mimarisini tümüyle yansıtmayacak olsa da bu adada muhteşem mimari yetenekleden birinin bir eseri olacak.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.