Haberler

Şehirde veya Şehir Dışında? Whitney Müzesi’nin Kimlik Krizi

Tarih: 8 Kasım 2006 Kaynak: New York Times Yazan: Nicolai Ouroussoff Çeviren: Pınar Sönmez


Whitney ne zaman dersini alacak? Müze, son 20 yıldır Madison Bulvarı 75. Cadde’deki araziye bir eklenti projesi için Michael Graves, Rem Koolhaas ve Renzo Piano’dan mimari öneriler alarak aynı şeyleri tekrarlıyor. Tasarımlar en basitinden cüretkar olanına kadar değişirken, hepsi saldırgan bir çevre ve kararsız vekiller tarafından ufak bir törenle reddedildi.

Fakat süreç artık komik bir seyir almış durumda. Whitney Amerikan Sanat Müzesi geçenlerde aslında arsaya yeni bir eklenti değil de şehir merkezinde bir şube düşünüldüğü yönündeki itirafıyla; tam da proje şehrin Standartlar ve Temyizler Kurulu’ndan 3 ay sonunda izin alabilmişken Piano’nun projesinin de idamını ilan etmiş oldu. Yıllardır süren seçim öncesi politikaları ve kamuoyu araştırmalarıyla müze hala kendi kimliğini arıyor.

Tuhaf gözükmesine rağmen, müze Piano’nun projesinden vazgeçerek iyi bir şey yapıyor olabilir. Müzenin karar mekanizması Madison Bulvarı’na zaten herhangi bir eklenti istemeyen korumacılarla uğraşmaktan yıpranmış. Daha büyük döşeme alanlarıyla yepyeni bir arsa küratörlere sergiler için daha fazla esneklik verebilir. Şehir, müzeye alan seçimi konusunda başka bir tercih de sunuyor. High Line’ın hemen ayağındaki iri ve biçimsiz arazi. Aslında yükseltilmiş bir kamusal park burası ve şu anda Manhattan’ın en çok merak uyandıran şehircilik projelerinden biri.

Fakat Whitney’in kronik hastalığında atlatması gereken dönemeçler var. Mimarlar ancak müşterileri kadar iyidir. Bir kurumun kimliğine kavramsal bir form verebilirler ama onu yaratamazlar. Whitney’in sürekli tekrarlanan yanlış başlangıçları, güvensizliğin ve kurumun kafa karışıklığının belirtileri. Leonard A. Lauder tarafından yönetilen müze kurulu cesareti ele alıp, inançlı kararlar vermedikçe araziye yapılacak damdan düşer gibi müdaheleler problemi çözmeyecek.

Whitney’in iddiası gayet basit. Müzenin yöneticisi Adam Weinberg müzeye sadece 2.787 m² sergileme alanı ekleyen Piano’nu projesinin 200 milyon doların üstüne çıkmasının beklendiğini söylüyor ve bunun çok yüksek bir rakam olduğunu ekliyor.(1966 yılında Marcel Breuer tarafından yapılan binanın şu andaki kapasitesi 2.972 m².) Weinberg galerileri epeyce küçük kat döşemeleriyle 7 kat istiflemenin çok sınırlayıcı olduğunu iddia ediyor. Yeni bir arsada müzenin daha geniş galeriler açarak daha az katlı olacağını umuyor. Bu fikir bir mucize değil. Madison Bulvarı’ndaki eklentide galerilerin düşey bir kompozisyonla üstüste yığılması fikri beş yıl önceki Koolhaas’ın önerisinde olduğu gibi şimdi de aynı. Tahmin edilen maliyet ise bugünkü gibi yaklaşık 200 milyon Dolar’dı ve iki tasarım da aynı miktarda sergileme alanı içeriyor.

Karar verememe sürecinde Whitney çok fazla para ve zaman israf etti. Müzenin eski yöneticisi, Koolhaas’ın tasarımının geliştirilmesi için mimari, mühendislik ve kanuni harçların toplamının 6 milyon Dolar’ı bulduğunu söyledi. Bu durumda Renzo Piano ile yapılan işbirliğinde çok daha fazlasının harcandığı tahmin edilebilir. (Piano’ya takip ettiği herhangi bir proje için para ödendiği düşünülürse.)

Müzenin birbirinden çok farklı mimari ve sanatsal bakış açıları ise bu işin en tuhaf yanı. Koolhaas’ın eklentisi tarihi bağlamı olan bir sorunla nasıl başedileceği konusunda örnek oluturabilecek, son yıllarda ortaya çıkacak en cüretkar tasarım olabilirdi.


2001, Rem Koolhas

Koolhaas, bölgedeki kahverengi kumtaşından örülmüş duvar sırası gibi önemli fakat kısıtlayıcı anıtsal öğeleri koruyarak, geçmiş, şu an ve geleceğin arasındaki çok ciddi karşıtlıklar olması gerektiğini ima ediyor. Duvarın arkasından yükselen saldırgan, eğilip bükülmüş formlar, Breuer’in eski, granit binasına sinsice yaklaşan bir kedinin patisi gibi üstüne eğilerek, eski binayı koruyor.

Koolhaas tasarımıyla güçlü bir küratör vizyonu sunuyor. Müzeye ait, savaş öncesi dönem koleksiyonunu 19. yüzyılın sonlarının izlerini taşıyan taş binada, ondan daha geniş olan savaş sonrası sanatını Breuer’in binasında ve çağdaş sanat koleksiyonunu da yeni bir kulede sergiliyor.

Müze komisyonu, Koolhaas’ın tasarımını çok pahalı olduğu için reddetti, fakat Piano da daha iyisini yapamayacak. Komisyonun Koolhaas’ın tasarımıyla ilgili problemleri olduğu çok açık ve Renzo Piano’ya dönülmesinin gayet anlaşılabilir sebepleri var. Piano bir tasarımcı olarak daha düşünceli ve müşterilerine kolaylık sağlamasıyla tanınıyor.

Koolhaas’ın tersine Piano çekingen bir komisyona kuvvetli bir vizyon empoze edebilecek türden bir mimar değil ve tasarımı da Koolhaas’ın sahip olduğu yaratıcı güce sahip değil. Bunun bir noktada enstitünün tavizkar tavrını yansıttığı söylenebilir. Müze, yerel korumacı avukatları yatıştırmak için Piano’dan bazı fedakarlıklar istemiş. Mimar girişteki kahverengi duvarı daha büyük bir kamu girişi yapabilmek için ortadan kaldırmak istiyordu fakat duvar yerinde duracak. Whitney’deki yavan düşünme şeklinin yansıması gibi Piano’nun galerileri üst üste binmiş büyük kutulardan oluşuyor ve Koolhaas gibi modern sanatın nasıl sergilenmesi gerektiğine dair net bir yanıt vermekten kaçınıyor.

 
1985, Michael Graves
 
2004, Renzo Piano

Sorulması gereken soru ise müzenin şehrin merkezine yerleşmesinin neden daha iyi olacağına inanmamız gerekiyor? Komisyon en az iki arazi öneriyor: Biri Gansevoort ve Washington Caddeleri’nin köşesinde, öteki ise Chelsea’deki 10. Bulvar’da. İki arsa da teorik olarak Madison Bulvarı’ndakinden daha fazla sergileme alanına imkan veriyor. İkisi arasından ise Gansevoort Caddesi’ndeki seçilmesi daha muhtemel olan çünkü High Line’a daha yakın.

Arazi kamu malı olduğu için satın alınması daha kolay ve Dia Sanat Vakfı’nın araziye taşınmasından vazgeçmesi üzerine endişelenen yetkililer High Line’a demirleyecek önemli bir kültürel enstitü bulmaya kararlılar.

Weinberg ve takımı yeni bir araziye taşınmak için yapılması gerekenlerin listesini çıkartmaya başladı. Weinberg, Whitney Müzesi’ni bir mozoleye dönüştürmek, sabit koleksiyonu Whitney’de sergilemek ve çağdaş sergileri şehir merkezinde yapma fikrine sıcak bakmıyor. Tam tersine iki mekan arasında daha akışkan bir ilişki istiyor.
Piano, High Line’daki araziyi Eylül ortasında ziyaret etti ve serbestliğe izin veren bir seçim olduğunu ifade etti. Washington ve Gansevoort’un birbirlerine yaklaştıkları noktada bulunmasından dolayı da binanın doğu tarafından gelirken de birkaç ada öteden gözükeceğini ekledi. Ayrıca geniş taban alanı sayesinde galerilere daha çok güneş ışığı alınabileceğini söyledi.

Fakat bu karar birçok soruyu beraberinde getiriyor. İki müze binasının birbiriyle ilişkisi nasıl olacak? Whitney Müzesi’nin küratör olarak misyonu ne olacak? Hitap ettiği kitle kim? Renzo Piano hala bu iş için doğru seçim mi?

Hiç bir mimar bir müzenin kişilik krizini tek başına, mucizevi bir şekilde çözemez? Bunun için cesaretle kararlarını savunacak bir komisyon gerekir bu Whitney’in şimdiye kadar bize gösteremediği bir şey ve Whitney’in daha fazla şans elde edebileceğine inanmak zorlaşıyor.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.