Haberler

Binaları da Avrupa Birliği’ne uydurmalı

Tarih: 16 Ocak 2007 Kaynak: Vatan Yazan: Selahattin Duman
Ankara’nın Keçiöreni’ndeki yerel motiflerin ağırlıklı olduğu süslerle dolu apartmanlar ileride sorun yaratabilir. Çare evrensel ölçüleri yakalamak. Hatta markalaşmak. İlk Gucci apartmanını heyecanla bekliyorum.

Birkaç gündür, heybe elimizde orada burada sürtüyoruz.. Dün de aniden Ankara’ya resmi bir ziyaret yaptım..

Antalya’nın “hevesli turisti soyunduran” güneşli havasından çıkıp Başkent’in karlı bozkırına daldım..

Gün ışığı ile iki üç saat görebildiğim Ankara’da bir gece kaldıktan sonra ertesi gün yeniden yola çıktım..

Uçak birde ama ben on birde ayrıldım otelden.. Neden derseniz, havanın meymeneti yoktu da ondan.. Sabahtan belliydi.. Oda penceresinden bakıyorsun, sis perdesi karşıki binaları örtüyordu..

Bizim ahalinin direksiyona geçtiği zaman sisi doğru algıladığından emin değilim..

Normal şartlarda yola saatte yüz kilometre ile dalar.. Önündeki arabanın tamponuna “anasını emmek isteyen enik gibi” yapışır..

Sis bastığında önündeki arabayı da görmediği için yolu boş zanneder, gaza daha bir yüklenir..

Üstelik farlarını da yakmaz..

Bu far yakmama refleksi de bize mahsustur.. Sürücü kısmında “Far yakarsam elektrik faturası gelir” şeklinde bir boş inanç var.. Ondan yakılmıyor..

Showroom Gibi
Hal böyle olunca; insanımızın zekâsı ile doğa şartları el ele verip yapacağını yapmış..

Daha sabah saatlerinde çevre yollarda otuz kırk araba birbirine girip, kendilerini güzelleştirmiş..

Üzerinize afiyet bir de köprü vak’ası patlak vermesin mi?

Bu köprülerin, üst geçitlerin bir standardı var.. Beş metre altmış santim mi ne? Kağıt bobinlerinden yedi metrelik bir kule yapan kamyon şoförü, bu yükseklik uyarısının iki katlı belediye otobüsleri için geçerli olduğunu düşünmüş..

Köprüyü zorlamış.. Biz geçiş için yolun temizlenmesini beklerken otobanı ambalajlamışlar gibiydi..

Bunları niye anlatıyorum?

Havaalanına giderken, dura kalka çevreyi bol bol seyretme fırsatım oldu..

Özellikle de yol kenarına sıra sıra dizili apartmanların halleri dikkatimi çekti..

Her apartmanda bir başkalık var.. Kimi balkonuna Bizans’tan kalma mozaikleri andıran süsler yapmış..

Birinin balkonunda gül dalına konmuş kuş şakıyor.. Öbürünün balkonlarında mavi havuzda balıklar oynaşıyor..

Bazıları bu süs meselesini ön cephede halletmiş.. Ya müteahhidin icat ettiği ya da müteahhidin kızının Oya Dergisi’nden seçtiği motifleri yukarıdan aşağıya indirmiş..

Bazı binaların ön cephesi; balkondu, pencereydi derken süse yetmiyor.. Bu durumda olanlar yan duvarlara taşmış..

Özellikle köy motiflerinden derleme süsler sayesinde bu binaların yan duvarları, çatıdan su basman seviyesine kadar kilimle kaplı gibiydi..

Bir tek süssüz bina yoktu..

Bizim geleneksel çini motifleri de bu “takma takıştırma” yarışına dahil edilince iş başka türlü olmuş..

Özellikle de muhafazakâr müteahhitlerin elinden çıkma binalarda çini motifi ağırlıklıydı..

İlham Benden
Bu da otobandan geçen yolculara, kendilerini “Kütahya Porselen” ürünlerinin satıldığı bir showroom’da gezinir gibi hissetiriyordu..

Dikkatle bakındım.. Binanın tepesine örtülmüş de dantel işleri ön cepheye sarkıtılmış gibi duran bir “televizyon örtüsü modeli” süsleme göremedim..

Şimdi yazdım ya! Eminim bir iki Ankaralı müteahhide ilham verecektir.. İnanmayan öbür inşaat sezonunun sonuna kadar beklesin..

Gazetenin arabası ile beni alana götüren Hasan’a “Bu haller nedir?” diye sordum..

Keçiören Belediyesi’nin çevreyi güzelleştirme icraatıymış..

Bina mı yapacaksın?

Ön veya yan cepheleri süsleyeceksin.. Artık Zeugma antik şehrinden esinlenme mozaiklerle mi olur?

Yoksa Kütahya Porselen vazolarından seçme motiflerle mi olur? Orası paşa keyfine kalmış..

“Yok arkadaş, ben tasarımcıya para vermem” dersen alırsın pazar yerinden Konya işi süslemelerle dolu bir çorap..

Oradaki süsleri yapına tatbik edersin...

Keçiören Belediyesi bu şartlara uymayanlara yani yapacakları yapıyı dallı güllü süslemeyenlere ruhsat vermiyormuş..

İyi ediyor..

Beğen beğenme.. Bu da bir tarz.. Hiç yoktan daha iyidir..

Daha önce de ağlaşmıştım.. Bizim yapı sektörü bugüne kadar sadece Tekel’den ilham aldı..

Tekel, çayı karton kutulara koyup pazarladığından beri bu böyledir..

Tekel’in normal veya ekstra çay kutuları taşeronlarımızca birer apartman maketi olarak algılanmıştır..

Şehir yapılanmamızın da kutularla dolu bakkal rafına benzemesi bundandır.. 

Fark Yarattı 
Tekel’in bizzat kendisi de sözünü ettiğim yapılaşmanın etkisi içinde kalmıştır.. Özelleştirmeden önce Ankara’ya iki gökdelen diktiler..

Dünya pazarlarını zapteyleyen Philip Morris’in bile böyle binaları yoktur..

Gidin bakın.. Bu gökdelenlerin maketi de üst üste konmuş yirmi çay paketidir..

Keçiören Belediyesi bu “süsleme dayatması” ile bir ilke imza atarken farkını da yaratıyor..

Ankara’da havaalanı yolu üzerinde gecekondular vardı..

Onlar da yıkılmış.. Onların hakkından gelen de Başkan Melih Gökçek..

Sefil görünümlü gecekondular sanki coğrafyadan kazınmış.. Bir tek camiler duruyor.. Çıplak çıplak tepeler üzerinde cemaatsiz camiler..

Belediye Allah’ın evlerini yıkmaktan korkmuş.. Öyle ya! Kimin malını kimden alıyorsun.. Camilere dokunmamış..

Oradan artan ahaliyi de TOKİ’nin yeni evlerine yönlendiriyor.. İyi akıl..

Bush ile Blair geldiğinde hükümet adamları bu misafirleri şehre nereden götüreceklerini şaşırmışlardı..

Şimdi aslanlar gibi otobana sokarız..

Haa! Keçiören tarzı süsleri beğenmezlerse, diyeceksiniz..

Onu da hallederiz..

Üç beş apartman dikeriz.. Ön cepheden yan duvarına kadar Gucci motifi ile kaplarız.. Alın size AB’ye uyum...
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.