Haberler

Ev adresiniz, nüfus kâğıdınızda...

Tarih: 19 Ocak 2007 Kaynak: Milliyet Yazan: Meral Tamer

Türkiye'yi soya ile tanıştıran Dr. Nusret Arsel'i ben, Koç Grubu'nun toplantılarında tanımıştım. NTV'de İstanbul'u masaya yatırdığımız Can Dündar'ın programının ardından ise Siemens'in eski genel müdürü şapkasıyla sohbet ettik.

Alman Siemens'in, Türkiye'deki ilk genel müdürü olan ve bu görevi sürdürdüğü 25 yıl boyunca defalarca Almanya'ya gidip-geldiğini belirten Arsel, "Aklına esen Alman vatandaşı, bavulunu toplayıp bir kentten diğerine taşınamaz," diyor ve ekliyor:
"Orada Abmeldung-Anmeldung (kayıt sildirme-kaydolma) sistemi var. Diyelim ki Münih'ten Frankfurt'a taşınmak istiyorsunuz. Önce gidip iş bulacaksınız, ev bulacaksınız ve ardından da Münih'teki resmi makamlara 'İşte işim, işte ikametgâhım, benim buradan kaydımı silin' diyeceksiniz.

Münih'te kaydınızı sildirdikten sonra da Frankfurt'taki resmi mercilere belgelerinizle gidip kayıt yaptırıyorsunuz. Böylelikle hem çifte ikamet imkânı olmuyor, hem de kimin nerede oturduğu biliniyor."

Belçika ve Londra'da
Geçenlerde taşınırken biz de Kanlıca'da muhtara gidip kaydımızı sildirdik ve o belgeyle Levent'e kayıt yaptırdık; ama bizden kira kontratı ya da ev tapusu istenmedi; çünkü Türkiye'de böyle bir sistem yok. Kaldı ki pek çok muhtarın kayıt silme belgesi olmadan da kayıt yaptığı hepimizin malumu.

Brüksel'de yaşayan bir Türk hanım anlattı: Belçikalıların nüfus kâğıtlarında, ikametgâh adresi de yazıyormuş. Belçika'da da bir kentten diğerine taşındığınızda o yerin komününe, belediyesine gidip kaydınızı yaptırıyorsunuz; 1 - 2 hafta içinde de polis kapınızı çalıyor ve sizin o evde yaşadığınızın tespitini yapıyor. O evde yaşamıyorsanız, vay halinize!

Coca-Cola Londra Ofisi'nde çalışan Umut Esmer'den öğrendiğime göre Londra'da ise bu tür bir uygulama yok; hatta nüfus kâğıdınızı ve ehliyetinizi yanınızda taşımanız bile gerekmiyor. Diyelim ki bir trafik suçu işlediniz, bir hafta içinde ehliyetinizi yetkili merciye ibraz etmeniz yeterli.

Caydırıcı önlemler
Buna karşılık Londra'da otomobillerin kent merkezine girişlerinde her gün 8 sterlin (22 YTL) ödemeleri gerekiyor. Hatta uygulama 5 sterlin olarak başladı, ama trafikteki gerçek rahatlama 8 sterline çıkarıldığında gözlendi. Kent merkezine park eden de yok, çünkü parkomatların saat başına yazdığı ücret dudak uçuklatıyor.

Hürriyet yazarı Ege Cansen'in şu tespitine katılıyorum:
"Özel otomobillerin şehir içi ulaşımda kullanılması 'faraza' yasaklansa, şimdiki toplu taşıma sistemimizin yolcu taşıma kapasitesi en az bir misli artar. Hiç kimse de işe gitmek için vasıta sıkıntısı çekmez. Pek tabii cici beylerin ve hanımların biraz yürümesi gerekecektir."

Aslında ben, Londra'da olduğu gibi İstanbul'da şehir merkezine otomobil girişine yüksek bedel ödenmesinden yanayım. Örneğin Taksim - Beşiktaş - Mecidiyeköy civarında, deneme amaçlı bir uygulama başlatılabilir. İTÜ'den Prof. Dr. Nadir Yayla'nın önerdiği gibi metronun geçmediği hatlara ek otobüs seferleri konabilir...
Ama bizim yetkililerimiz, İstanbulluyu rahatlatmak şöyle dursun, İsmail İlkkurşun'un dikkat çektiği gibi Altunizade'deki Capitol Alışveriş Merkezi'ne bile ilave kat çıkıp, trafiğin iyice Arap saçına dönmesini görmezden geliyor.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.