Haberler

I ♥ IIT… Ama Hala Rem’i Sevmiyorum…

Tarih: 19 Ocak 2007 Kaynak: Metropolis Magazine Yazan: Philip Nobel

Fotoğraflar: Richard Barnes - İllinois Teknoloji Enstitüsü

Chicago’da Koolhaas tarafından tasarlanmış öğrenci merkezine bir ziyaret ve köşe yazarımızın içine düştüğü kararsızlık. 

O Kasım gecesi, Modern’de bir şeyler atıştırmak için barın önünde durmam çok kötü oldu. İlk önce, yüksek ısılı özel fırın patladı ve Modern Sanat Müzesi’nin, önceden Midtown kompleksi olan bölümüne sıkıştırılmış restoran, özel menüsünü servis edemedi; ben ve Brooklyn’den bir arkadaşımı buraya getiren o muhteşem tart Flambe’yi!

Yan tarafta, Müze’nin üst kısmında, Rem Koolhaas’ın CCTV Kulesi hakkındaki monografik gösterimin (Pekin’de devam eden) basın açılışının olduğunun hayal meyal farkındaydık. Barda ikinci tercihlerimizi yedikten sonra bile, oraya gidip gitmeyeceğimize hala karar verememiştik.

Teraddüt ediyordum, çünkü Rem’in o çok bahsedilen tuhaf ismini kırmızı olarak gördüğüm, o karanlık günlere dönmek zorunda kalarak hayal kırıklığı yaşamak istemiyordum. İki hafta önce, İllinois Teknoloji Enstitüsü (IIT)’ndeki gökdelen (uzun ve gittikçe uzayan ve bazen komik şekillere sahip olan) konulu konferansta, 2003’te kampüste, Rem ve grubunun tamamlamış olduğu binayı ziyaret etmiştim; düzensiz planlı bir öğrenci merkezi, olağandışı materyaller ve çatıya doğru giden EL planı galeriler. Görkemliydi - onu sevdim, daha sonraları sevmediğim gibi; onu daha önce görmüş olduğum diğer herhangi bir Rem yapısından çok daha fazla sevdim. Büyüyü bozmak istemedim.



Bir çok Koolhaas binasında olduğu gibi, gösterişli bir giriş, yapı ve tasarım safhalarının ekstra egoizmi, beni bitmiş işe karşı önyargılı yaptı. Yıllar önce, Öğrenci Merkezi, uzun kampanya süresince (OMA işi 1998’de aldı) IIT’ de müşterilerin istekleri doğrultusunda ekonomik rasyonalizasyonun gerekliliklerine konu olduğu zaman, bazı tasarım elemanlarını zihnimde tutabileceğimi iddia edebilmek için, Rem’in minik kitabının ve yan yana koyulmuş küçücük puntolarının üzerine elimi koydum, “nesli tükenme”, her sayfa bu kelimeyi bağırıyordu. Bazı önemsiz detayların yarattığı imajlarda bu kelime damgalanmıştı. Kelimenin her iki anlamı da histerikti ve de tamamen çirkindi. Profesyonellik yerini tamamen artistik davranışlara bırakmıştı. Eğer egzotik bir son, sonunda uygulanmazsa bina gerçekten bundan acı çeker miydi? (Muhtemel alüminyum döşemenin olası kaybı hakkında kaygılar vardı.)

Belki biri bana şunu sorabilir; dahi bir kişiliğin tiklerini, o dahinin işinden ayıramaz mıyım? Hayır, bu soruya gururla şöyle cevap verirdim; yapamam. Ve sen de yapmamalısın: Eğer bir bina, kendisini inşa edenin kişiliğine cevap veriyorsa - tıpkı Rem ve burada kendilerinden bahsetmeye gerek olmayan diğer bir çoğu gibi (Peter, Zaha, Richard ve Danny) - o zaman her şeyiyle birlikte, “o kişilik”, o biten işin değerlendirmesi yapılırken değerlendirmeye katılması gereken bir şeydir.

Ama, Öğrenci Merkezi’ne yürürken bütün bunları unuttum. Hem de sadece, içerde tilt oyunu olduğu ve dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur yağdığı için değil. Onu sevdim. Duvardaki kaba Mies portresinden eğri büğrü bölümlerine (bina trenin altından kayıyor ve kafeterya da sırayla binanın altından kayıyordu) ve geride State Ceddesine bakan pencerelerdeki portakal renkli göz göz bölmelere. Oradan Mies’ın klasik binalarının imajlarını yakalamak ve yeni bir ışıkta görülebilmesi için içeri çekmek. Cesur dekor ve zeki sanat tarihi aynı zeminde buluşuyordu.

Aslında bina boyunca karşı koyulması imkansız bir zeka vardı. Öğrenciler, özellikle de normal girişin yanındaki ana salonun ortasında büyük etki bırakan Dance Dance Revolution makinesinin üstünde paldır küldür dans eden öğrenciler, kesinlikle karşı koyamıyorlardı. Büyülenmiş gibiydiler. Mekanı sanki kasabanın en “cool” oturma odasıymış gibi kullanıyorlardı. Orada öğretim görevlisi olarak çalışan bir arkadaşım, IIT’nin böyle bir merkeze çok ciddi biçimde ihtiyacı olduğunu söylüyor; Rem’in binasından önce bu alan kışın De Chirico gibiymiş. Ayrıca uzunca kullanımdan sonra çalıştığını, ama hala onun ustalıklarından, marifetlerinden sıkılmadığını söyledi.

Akıl ve fonksiyon? Kalıcı akıl ve fonksiyon? Sevilmeyecek olan nedir? Dükkandan “I ♥ architect” tişörtü alarak o günü kutladım.

Ve daha sonra o gece Modern’de Rem, bir ahbabıyla birlikte bara yöneldi, hemen yanımızdaki tabureye oturdu. Kahvelerini içtiler ve aralarında bir şeyler mırıldanmaya başladılar. Öyle kısık sesle konuşuyorlardı ki, başkalarının konuşmalarını dinlemeye alışkın arkadaşım bile takip edemedi ve daha sonra yukarıdaki gösteriyi izlemeye gittiler. Arkadaşım kendine engel olamadı, keşke olabilseydi, gözleri Rem’in faturasına ve %11,6’lık bahşişe takıldı.

Ve her şey tekrar aklıma geldi birden; Roterdam’da OMA HQ’daki arkadaşların suiistimal edildiği üzücü hikayeleri hatırladım; üzerinde “yalancı” yazan bir postkartın nasıl gizemli bir şekilde REM’in kapısında ortaya çıktığını. Bu ofisi bir sürü muhabirle birlikte ziyaretimi hatırladım, nasıl mükemmel bir adam (!) bizi tarttı ve özel çalışma odasından dışarı bazı dehaları sızdırılmasın diye hepimizden form imzalamamızı istedi (reddettik). 2002’deki bu ziyaret zarfında, ileri antiemperyal dönemini yaşayan Rem’in, büyük ölçüde Amerikalılar’dan oluşan bir grubu, bir üniversite ikinci sınıf öğrenci yurt odasına layık olmayan, gerici politik söylemlerinden dolayı nasılda payladığını hatırlıyorum. Eğer daha iyi bir şekilde dile getirilseydi iyi düşüncelerdi, ama beklide, OMA’nın bu kadar çok Amerikan yapısı yaptığı bir dönemde, Amerikan basınının oradan böyle birer birer basıp gidiyor olması, onun için çok akıllıca bir gidişat değildi. Bu karşılaşmanın haberleri çok geçmeden yayınlandı. Rem Çin’de yapı yapmaya başladı.

IIT’de Rem-aşkımın kabarmasıyla ilgili unuttuğum daha pek çok özel serüven var. 2001’in sonlarında o açıldıktan sonra muhtemelen bazı sorular vardı, ama şimdi hepimizin, Rem’in Soho’daki Prada mağazasının parekende satış anlamında devrim yapmadığı konusunda aynı fikirde olabileceğimizi düşünüyorum. Melez etkinlik-mekanı tasarımın her açısından – bunca alanı, bunca ahşap geçiş şeritlerini ele alması - hiçbir zaman başarı kazanmadı (tüm yıl boyunca devam eden bir sanat gösterimi vardı: Miuccia Prada’nın eteklerinin retrospektifi).



Yaklaşık altı ay önce mağaza açıldı, mekanla (aşırı şekilde reklamı yapılan ve başarısızlığı tayin edilen) ilgili benzer pek çok şey yazdım ve Rem, beni evden arayarak, bağırıp çağırarak cevapladı. Çok güzel! İnsafsız değildim ve her şeye rağmen, ne olursa olsun haklıydım.

O gece CCTV gösterisinin açılışına çıktık. Salon SMLXL - grafik karışıklığının altında içeriği maskelenmiş kitabın cazibesini görmüş biri tarafından bir tavsiye değildi. Her zamanki kasten saf, naif Rem vardı - şeklinde modellerden ve tahminen, sonun ne olduğu üzerinden haklı çıkmak üzere, inceden inceye programatik bir biçimde hazırlanmış zeki bir temsilden bir sayfa gibi görünüyordu, sanırım göreceğiz; OMA binaları kuralcı bir şekilcilik tarafından başarıya şartlanmış bir şekilde sürdürülüyor; büyük kütle, çekinmeksizin dışarıya doğru yapılan çıkıntılar, kolonlar. Çünkü o çok “cool”!!

Bu yüzden şimdi bir çıkmazın içindeyim. Zayıf yanlarını, bu adamı affedemiyorum, çünkü işlerinde kibrinin, kendini beğenmişliğinin yansımalarını görüyorum. Ve kibir, - insanlarda ve binalarda - kötüdür. Ama benim için her zaman IIT olacak.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.