İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Gökçe, Bimtaş'ın başta Zeytinburnu olmak üzere Küçükçekmece ve Fatih'te de binaların risk analiz taramasını taşeronlar aracılığı ile yaptığına dikkat çekerek, taşeronların da inşaat mühendisliği ve mimarlık öğrencilerini kullandığını belirtti.

Zeytinburnu'nda 2 kişiye mezar olan binaya, riskli olmadığı yönündeki raporu veren İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Bimtaş AŞ'nin risk tarama işini öğrencilere yaptırdığı iddia edildi. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Cemal Gökçe , Bimtaş'ın başta Zeytinburnu olmak üzere Küçükçekmece ve Fatih'te de binaların risk analiz taramasını taşeronlar aracılığı ile yaptığına dikkat çekerek "Muhtemelen Zeytinburnu'nda çöken bina dışarıdan 'risk yok ' denilerek formda işaretlenip geçilen binalardan olmuş. Bu, aynı zamanda Zeytinburnu'ndaki pilot çalışmanın sağlıklı olmadığını ortaya koyuyor" dedi.

Zeytinburnu'nda çöken binanın ruhsatlı, iskânlı, projeli bir yapı olması ve pilot çalışmada risksiz binalar arasında yer alması, Bimtaş'ın yürüttüğü deprem risk analiz çalışmalarının güvenilirliği ile ilgili soru işaretleri yarattı. Zeytinburnu'nda 16 bin binada Bimtaş kanalı ile inceleme yapıldığını ve 2 bin 500'ünün ağır hasar göreceğinin ortaya çıktığını anımsatan Gökçe, "Binaların bir kısmı sokak taraması denilen yoldan geçerken sadece bakarak, dışarıdan bakıldığında sorun olabilir diye düşünülenler ise içeriden incelenerek analiz edilmiş. Yıkılan binanın içine girilmeden dışarıdan bakılarak incelendiği açıkça ortada" diye konuştu.

'Bina Sinyal Verir'
Dışarıdan bakılarak yapılan göz incelemesinde ancak konuya hâkim, tecrübeli bir inşaat mühendisinin sağlıklı sonuca ulaşabileceğine dikkat çeken Gökçe, Bimtaş'ın bu işi taşeronlara yaptırdığını söyledi. Gökçe, taşeronların da inşaat mühendisliği ve mimarlık öğrencilerini kullandığını kaydetti. Bimtaş'ın Küçükçekmece ve Fatih'te de benzer bir çalışma yürüttüğünü dile getiren Gökçe, "Bu çalışma, iş dağıtma mekanizması haline dönüştürülmüş. Dilediklerini taşeron olarak kullanma, iş verme imkânına sahipler. Tarama sonuçlarının doğruluğu tartışmalı bir konu" diye konuştu.

Gökçe, betonarme bir binanın kendisini önceden belli etmeden çökmesinin çok istisnai bir durum olduğunu belirterek, Konya'da 92 kişinin canına mal olan Zümrüt Apartmanı'nda da yıkılmadan önce çatlaklar oluştuğunu anlattı. Çöken binanın, raporların aksine 17 Ağustos 1999 depreminde hasar gördüğünü ifade eden Gökçe, "Mühendislik önlemleri alınmadan sıva ve boya ile çatlaklar kapatılmış. Bazı kat malikleri düşük fiyatla evlerini satarak oradan ayrılmış. Bina yıkılacağının sinyallerini vermiş. Zamanla bu binanın taşıyıcı sisteminde, kolonlarında, duvarlarında eğilmeler, çatlamalar mutlaka olmuştur. Bir bina gerçekten yerle bir oluncaya kadar çok direnir, çaresi kalmayınca yıkılır. Bu bina da kendisini belli etmiş ancak önlem alınmadığı için yıkılmıştır. Bir günlük bir olay değildir" dedi.

Balkonun Güçlendirilmesi İçin Borulara Beton Doldurulmuş
Yetkililerin açıklamalarına göre binanın ruhsatlı, iskânlı ve projeli bir yapı olduğunu ifade eden Gökçe, şöyle devam etti: "Projesinin olması başka bir şey, projenin kurallara uygun olması ayrı bir şey. Binanın projesini incelemedik. Yanındaki binalara baktığımızda, yıkılan binanın durumunu tahmin etmek çok zor değil. Yanda bulunan bina da, karşısında bulunan binalar da son derece problemli. Yandaki binada pimaş borularının içine beton doldurularak balkonlara sözüm ona güçlendirme yapılmış. Bir binanın ruhsatının, iskânının olması, o binanın deprem güvenliği olduğu anlamına gelmiyor. İstanbul'daki yapıların önemli bir kısmında ve Zeytinburnu'ndaki yapıların daha büyük bir kısmında bu sorun var."

Turgut Özal döneminde yeminli teknik bürolar diye bir yasa çıkarıldığını kaydeden Gökçe, var olan gecekondulara af getirildiğini, iskân ve tapularının verildiğini söyledi. Gökçe, yapıların büyük kısmının mühendislik hizmeti görmeden üretildiğini belirtti.