Haberler

Planlama Engelleri: “Katrina”dan Alınan Dersler

Tarih: 4 Nisan 2007 Yazan: Marc Brenman, Thomas W. Sanchez Çeviren: Yasemin Aslan


Katrina Kasırgası’ndan sonra insanların tahliye edilmesi, bölgesel ve yerel tahliye planlamasındaki kronikleşmiş eksiklikleri açığa çıkardı. New Orleans’da harcanan çabaların önünü kesen engeller sadece tahliye planlaması ile değil genel planlamayla ilgili.

Tahliye planlaması bölgesel ve yerel seviyede, çoğu günlük planlama içinde de var olan bazı önemli engellerin üstesinden gelmek zorundadır. Yakın geçmişte yer alan olaylar - 11 Eylül terörist saldırısı ve Gulf Cost bölgesinde 2005 yılı süresince devam eden yıkıcı kasırgaları kapsayan - planlamanın ve Katrina örneğinde bu gibi olaylara karşılık ulaştırmadaki mobilitenin önemine dikkat çekiyor.

Bir Uyarıcı Hikaye
New Orleans ve Katrina Kasırgası vakası, kaçınılmaz felaketlerle ilgili uyarıların kronikleşmiş ihmalini, önceden kolaylıkla tahmin edilebilecek risklere karşı gösterilen dikkatsizliği, ilgisizliği ve onları çözümlemeye dönük bir planlamanın yokluğunu gösteriyor. New Orleans’da, otomobili olmayan ya da otomobili için benzin almaya gücü yetmeyen insanlar, tahliye planındaki öngörüsüzlüğe özgü bir örnek. Bazıları bunun, kasırganın yıkıcı yapısı ile New Orleans’da düşük gelirli insanların yoğunlaşması ve su taşkınları için yapılan setlerin yüksek çökme riskinin birleşmesini göz önünde tutarak, tamamen benzersiz, ender rastlanan bir vakalar silsilesi olduğunu savunabilir. Ancak bununla birlikte, bazı kuzey Florida şehirleri yangından kasırgalara kadar uzanan felaketler hakkında geniş deneyimlere sahipler; otomobil sahipliliği istatistiklerini gerçekten izliyorlar ve otomobil sahipliliğinin düşük olduğu mahallelere toplu taşıma araçlarının gönderilmesinde önemli rolü olan acil planlara sahipler.

Tek yönlü bölgelerde, tahliye sırasında yardıma ihtiyaç duyması olası sakinlerin lokasyonunu tanımlamak için, toplu taşıma sistemi rota tespiti (hareketlilik seviyesi hangi sıklıkta hesaba katılacak) bilgileri kullanılarak bu dağıtım kolayca yönlendirilebilir. Bu planlanma çabalarına bağlı olarak okul otobüsü parkları gibi mevcut altyapılar kullanılmış ve eşgüdüm sağlanmış olmalıdır. Sonuç olarak, bu, kaynakların kuruluşlar arası paylaşımında genel sınırları olan güvenli sığınaklar için bir yasal sorumluluk ihtiyacını doğurur. Bu tahliye planlaması ve genel planlamanın kesişimine bir örnek.

Doğal afetlerin hafifletilmesi ile önlenmesinin aynı olmadığının dikkate alınması gerekir. Eğer Katrina Kasırgası bize sonunda, bu gibi “doğal” afetlerin çoğu kez uyarıcı öyküler - bu vakalar karşısındaki savunmasızlığımızı vurgulayan uzum dönemli çevresel, ekonomik, sosyal ve politik koşulların karışımını yönlendirmedeki başarısızlığımızla ilgili - olduğunu öğretirse ilginç olur. Tehlikeli, riskli bölgeleri ve oralarda yaşayan insanları daha iyi tespit edecek gelişmiş teknikler gerekiyor. Aynı zamanda riskli bölgelerde, tehlike altında bulunan topluluklar ve yoksullar için başka yerlerde geçinme fırsatları ve teşvikler yaratmamız, sonra da bu teşvikleri uygulamamız gerekiyor. Belli afet tehditlerinin sadece onlar oldukları zaman ele alınması, aynı zamanda felaketlerde hasar görebilirliği artıran diğer baskıları - yoksulları tehlike eğilimli bölgelerde yerleşmeye yönlendiren geçim fırsatlarının yoksunluğu gibi - belirlemede başarısızlıkla sonuçlanıyor. Katrina Kasırgası deneyiminde görüldüğü gibi; fiziksel hareketliliğin sağlanamaması, coğrafi, sosyal ve ekonomik olarak insanları oldukları yerde dondurdu.

Planlama Engelleri
Tahliye planlamasında yerel ve bölgesel engellerin üstesinden gelmek için üstesinden gelinmesi gereken çeşitli meydan okuyucu bakış açıları var. Bu bakış açıları bürokrasiler, öncelikler, bölgesel ve yerel tahliye planlaması için özel olduğu görülmeyen planlama yöntemleri ile ilgili; Ancak bunlar Katrina Kasırga afeti süresince vurgulanmış temel zorluklar:

- İşbirliğinin önündeki engeller olarak yetki sınırları:
Bu, bölgesel problemlere “benim ilçem, senin şehrin, senin sınırın, senin federal hükümetin” yaklaşımlarıyla yansıtıldı. Sosyal eşitlik bağlamında, okul alanı sınırları içerisinde görülen ırksal entegrasyona yönelik engeller iyi bilinen bir problemdir. Ulaştırma bağlamında, metropoliten planlama örgütlerinin yetki sınırlarını aşmaları gerekmektedir. Afet planlaması kapsamında, özel yetkilerle edinilmiş altyapılar-elektronik iletişim aletleri ve kurtarma ekipmanları gibi— bir arada olmayabilirler. Ancak afetler, terörist olaylar, hareketlilik ve eşitlik sorunları doğal olarak yapay idari sınırları aşmaktadırlar.

- Planlama ihmalleri:
merika’daki 50 büyük şehrin yaklaşık yarısı ve onların MPO’larının (Metropoliten Planlama Ofisleri) nerdeyse yüzde 70’inin tahliye planını yönetmedeki başarısızlıkları planlama ihmallerini oluşturmaktadır. Federal hükümet, şehirlerin minumum düzeyde tahliye planına sahip olmaları için resmi emir çıkarmalıdır.. Bu planlarda, tahliyede tüm sakinlerin erişilebilirliği, otomobili olmayanlar ve özel yer değiştirme ihtiyaçları hesaba kalmalıdır. 

-  Kurumsal ırkçılık:
Kurumsal ırkçılık , renkli halkı(Avrupalı yada beyaz olmayan insanlar) eşit olarak görmeme ve beyazları koruma politika ve sistemlerinin altında yatan bir kavram. Denetlemeyi, bölgelemeyi ve konut alanlarını da kapsayan, ırkçılığın belirginleştiği ve görünür olduğu yerlerde belli yerel siyaset bölgeleri var. Belediye ve diğer hükümet politika ve programları, eşitliliği, hoşgörüyü ve adaleti teşvik edebilir yada (bilerek yada bilmeyerek) ayrışmayı, bölünmeyi ve eşitsizliği teşvik edebilir ve özel ırksal ve etnik grupların ikinci sınıf vatandaş oldukları inancını yaratabilirler. Ulaştırma ile ilgili olarak, yeterli yatırım yapılmayan ulaşım sistemleri –renkli halk tarafından kullanımı ağırlıklı olan—kurumsal ırkçılık oluşturabilir. New Orleans’da Katrina’dan önce %70 oranında Afrika kökenli Amerikalılar olmakla beraber, şehirde yolda kalmış olanların aşırı bir çoğunluğu renkli halktı. Toplu taşıma ve tahliye planlaması politikaları kurumsal ırkçılığın üstesinden gelmek zorunda.

- Risklerin yanlış yorumlanması, riskleri ilişkilendirmede başarısızlık ve bu yanlış yorumlamaların politik amaçlarla kullanımı:
Bu, kamusal katılımın süreçlerinin etkisizliğinin ve şeffaflığın olmamasının bir fonksiyonu olabilir. Bu aynı zamanda, kamusal sosyal politikaların potansiyel iyi sonuçlarını baltalayan yolsuzluğun da altında yatmaktadır. Risk, bir tehlikenin ortaya çıkması ve süresi ile birleşen bir kaza için, tehlike eğilimi olasılığı ile birleşen tehlike seviyesidir. Risk aynı zamanda, krizin tam ortasındayken haberleşmenin genelde çok zor olduğu, muhtemel çeşitli aksilik zamanlarının olasılığı olarak da tanımlanır.

- Katılığın tehlikeleri:
Territoryalizm (bölgecilik), katılığın bir yönü olabilir; bununla beraber, tahliye planlamasıyla ilgili olarak bu, tahliyenin belli yöntemlerine çok fazla güvenildiği anlamına gelebilir. Örneğin New Orleans’da, yolun karşı istikamet bölümünden bir ya da birkaç şerit ödünç alınması sistemi, herne kadar başarılı olmuşsa da, alternatiflerin olmaması sebebiyle yaklaşık 30.000 kişinin şehirde yolda kalmasıyla sonuçlandı. Bazı insanlar sağlanan yoldan şehirden sağ salim çıkmış olsalar da kesinlikle kalmayı seçeceklerken, esneklik taşımayan bu plandan dolayı çoğu alternatife sahip değildi ve geride kaldı. Tüm planlamalarda olduğu gibi tahliye planlamasında da yedeklilik, esneklik ve dayanıklılık gerekiyor. Eğer bir felaket herhangi bir nedenle belli bir koridoru ulaşılamaz kılarsa, tahliye planı insanları yeni bir istikamete yada farklı bir metoda yöneltmek için yeterli esnekliğe sahip olmalıdır. 11 Eylül’de Manhattan örneğinde felaketten dolayı devrilen yer altı geçidine bir alternatif olarak sağlanan feribot servisi gibi.

Amaçlı ve bütünleştirilmiş eylemler yoluyla afetleri cevaplama kapasitesini yükseltmek için, diyaloğu, halkı yetkilendirmeyi ve siyasi iradeyi geliştirmeliyiz. Niyet eyleme dönüşmek için kritik çoğunluğa ulaşmak zorundadır, afet vurduğunda harekete geçer. Tasarlanmadan yapılan yer değiştirmelerde tehlikeli siyasi ve insan hakları imaları olabilir, zorunlu tahliye gibi. İnsanların oldukları yerde acı çekmelerine izin verilmek zorunda mı? Onların, bir demokrasideki hakkı bu mu? Politika yapıcılar, tehditleri azaltan yada zayıflatan, afet vurduğu zaman potansiyel maliyetleri azaltmak için erken uyarı sistemleri üreten, uzun dönemli plan yatırımları yapmalılar ve uzun dönemli sağlıklaştırmalar devam ederken kısa süreli yardım cevaplarını planlamalılar. Ancak bu çabalar, sektörler üzerinden, ulusal, bölgesel ve yerel ölçeklerde hassasiyetlerin tartışılmasıyla birlikte hayata geçirildiği zaman çok daha büyük etkiler yaratacaktır. Felaketler ve terörizm olacaktır. Bunlar vuku bulduğunda, toplumsal sözleşmemizin doğasına göre, bir grubun diğerinden çok daha fazla olumsuz etki altında kalmasına izin verilmemelidir. İnsancıllığın özü, etnik yapı ve ırk gözüyle bakmaksızın yardım etmeyi dikte eder. O zaman neden afet hazırlıkları gündemdeki başka temellere dayandırılmalı?
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.