"Güzellik-çirkinlik" gibi sübjektif bir kıstasın İstanbul'un tarihinde önemli yer tutan bir binanın yıkılması için kullanılması yadırganacak bir durum.
Ve ben de diyorum ki AKM, güzel bir mimari eserdir!
Cephesini boydan boya kaplayan birbiri ardına sıralanmış dikdörtgen prizmalar binaya kendine özgü bir karakter veriyor ve bu aynı zamanda Taksim Meydanı'nın da yaklaşık yarım yüzyıllık kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Mimaride modern akımın öncüsü Le Corbusier hortlasa ve bu binaya çirkin diyenleri görse, eminim sopasıyla kovalardı.
Le Corbusier'nin, "Atatürk'e yazdığım mektupta, İstanbul'u bu dokusuyla bırakın. Bu şehir Bizansvari kokusunu taşımalıdır gibi aptalca bir gaf yapmasaydım dünyanın incisi olan bu kentin imar planını ben yapacaktım" dediğini okumuştum bir yerlerde.
Şimdi İstanbul'a bakıyorum da "Ah keşke" diyorum.
Binanın yıkılmasını savunanlar, oraya Sydney'deki Opera Binası gibi anıtsal bir bina yapılmasını savunuyorlar.
Haklı bir istek! Ama bunu yapmak için koca İstanbul'da yer mi yok?
Bunu yapmak için Taksim'in artık milyonlarca insanın hafızasına kazınmış görüntüsünü değiştirmek mi gerekiyor?
Kültür Bakanlığı, bu işe harcanacak parası varsa, önce yarım kalmış iki kültür merkezini tamamlasın. Parası artarsa AKM'nin iç dekorasyonunu yenilesin, bakımsızlıktan mahvolmuş teknolojisini işler hale getirsin.
Yine de para kalıyorsa, mesela Haydarpaşa Garı'nı, binanın mimari özelliğini koruyarak bir kültür ve sanat merkezine dönüştürsün. Tabii orayı da "alışveriş merkezi" yapmayı düşünmüyorlarsa!
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!