Eski yıllarda, halkımız için, ekonomi için yağış çok önemliydi. Yağış olmazsa başta buğday olmak üzere tarımda yeterli ürün alınamaz, önce çiftçi sonra da ekonomi güç duruma düşerdi.
Zamanla insanlarımızın yağışa ilgisi azaldı. Çünkü tarım göreceli olarak önemsiz hale geldi. Döviz bolluğu bizi şımarttı. İçeride yoksa, dışarıdan getiririz kolaylığına sarıldık. Yer üstü ve yer altı sularından daha kolay yararlanmayı mümkün kılan imkânlar gelişti.
İnsanlarımızın yağışla ilgisi nerede ise sadece "kullanma suyu" konusuyla sınırlandı.
Bu arada mevcut su kaynaklarımızı yanlış kullandık. Yanlış yer üstü sulamayla toprakların kalitesi bozuldu. Yanlış yer altı su kullanımıyla, yer altı suları tükendi. Kalitesi bozuldu.
Küresel iklim değişikliği de su kıtlığına yol açınca, Türkiye'nin su konusundaki durumu kritik hale geldi.
Ama kimse bu konuyla ilgilenmiyor. Halkımız, "Nasıl olsa tükenmez" diyerek su israfını sürdürüyor. TEMA'nın uyarılarına aldıran yok.
Ege Bölgesi bu yıl yağış almadı. Bodrum'un durumu Ege'nin yağış almayan yerleşim bölgeleri için bir örnek... Bilindiği gibi, Bodrum'da kış aylarında nüfus yüz binin altına iniyor. Yaz aylarında bir milyonun üzerine çıkıyor. Devamlı yazlık konut ve turistik otel yapılıyor. Bu yıl turistik tesislere iki buçuk milyon yabancı turist bekleniyor. Ama yaz gelmeden Bodrum'da su bitti. Yer üstü kaynaklarda da yer altı kaynaklarda da su yok.
Türkiye'nin en büyük yerleşim alanı İstanbul'da da su durumu kritik.
Bu yıl normalin yüzde 80 altında yağış aldığından, İstanbul'a su sağlayan barajların su stoku çok aşağılara indi. 25 Nisan itibariyle, İstanbul'a su sağlayan barajların doluluk oranı yüzde 50'ye düştü. Bu oran geçen yıl aynı tarihte yüzde 96 idi. Son on yılda en düşük doluluk oranı 25 Nisan 2001 tarihinde yüzde 71 olmuştu.
İstanbul'a su sağlayan barajlarda 25 Nisan'da 436 milyon metreküp su vardı. Barajlardan su tasfiye tesislerine her gün ortalama 2 milyon metreküp su veriliyor.
Demek ki barajlardaki su, sonuna kadar kullanılabilse bile İstanbul'un yaklaşık 200 günlük (yaklaşık 7 aylık) su ihtiyacını karşılayabilecek durumda... "Yedi ay sonra sonbahar gelir ve de yağışlar başlar... Susuz kalmayız... Allah kerim" mi diyeceğiz? Yoksa halkımıza suyu dikkatli kullanmalarını mı önereceğiz?