Haberler

Üsküdar'ın çehresi değişiyor

Tarih: 7 Mayıs 2007 Kaynak: Akşam Yazan: Ahu Uz
'Eğer dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu.' İşte ünlü Fransız İmparatoru Napoleon Bonaparte İstanbul'u gördüğünde hayran kaldığı şehir için böyle övgüler yağdırmış. O zamandan günümüze neredeyse 200 sene geçti. Kuşkusuz iki asır İstanbul'un güzelliğinden çok şey aldı götürdü. Çarpık kentleşmeye bağlı olarak tarihi eserlerin hoyratça yok edilmesi, artan nüfusla birlikte her biri başlı başına birer sanat eseri olan geleneksel Osmanlı ahşap evleri ve yalılarının yerini alan estetikten yoksun çok katlı apartmanlar bu güzelliğe gölge düşürmek için adeta birbiriyle yarıştı.

Son yıllarda yetkililer de İstanbul'un artık elden gittiğini fark etmeye başlamış olacaklar ki tarihi eserlerin korunması konusunda kamuoyunda duyarlılık oluşmaya başladı. İstanbul'un 2010 Dünya Kültür Başkenti seçilmesinin bu konuda yapılan çalışmaları daha da hızlandırdığı söylenebilir. Özellikle şehrin eski eserlerin yoğun olduğu, Osmanlı zamanında hem kültürel hem de sosyal açıdan önemli rol oynamış tarihi semtlerinde rehabilitasyon çalışmaları şu aralar gündemde.

Bu çalışmaların hız kazandığı tarihi semtlerden biri de İstanbul'un Anadolu'ya açılan kapısı Üsküdar. Marmaray kazıları nedeniyle koca bir şantiye görünümüne bürünen Üsküdar Meydanı ve çevresi için yeni bir konsept düşünülüyor. Bu konsept çerçevesinde Şemsi Paşa Camii'nin çevresiyle Valide Sultan Camii'nin olduğu yerin komple yayaya açılarak buraya bin 400 adet dükkan yapılacak, çelik konstrüksiyonlu otopark yıkılarak yerine yeni otoparklar yapılacak ve şimdiki Belediye binası yıkılarak üstüne bir gezi alanı oluşturulacak. Ayrıca çaresizlik içinde ayakta durmaya çalışan, gözden çıkarılmış ahşap binaların restorasyonuyla semte eski dokusu kazandırılacak.

Tarihe modern dokunuş
İşte bu binaların restorasyonunda devreye çeyrek asırdır Üsküdar'ın tarihi değerlerinin korunması için tek başına mücadele veren Mimar Kadri Güleryüz ve proje ortağı Mimar Nejat Yardımcı giriyor. Güleryüz Mimarlık'ın kurucusu Kadri Güleryüz'ün doğup büyüdüğü kent Bursa'ya çok benzettiği Üsküdar'da başta konut, tarihi eser, külliye olmak üzere pek çok projede imzası bulunuyor. Nejat Yardımcı ise 20 sene boyunca yaşadığı Almanya'da önemli mimari çalışmalar gerçekleştiren ve orada şef mimar olan, pek çok ödül sahibi bir isim. İki eski dost Nejat Bey'in Almanya dönüşü sonrası karşılaşınca bu proje için bir araya gelmişler. Böylece Kadri Bey'in ahşap işçiliğindeki ustalığı ile arkadaşının geniş perspektifi yaratıcılıklarını ikiye katlamış.

Kadri Güleryüz ve Nejat Yardımcı, Üsküdar'ın tarihi dokusuna bir butik otel, bir müze ev ve eski ev restorasyonları ile katkıda bulunuyorlar. Amaçları ise eski eserleri ihya ederek kültür mirasını korumak. Tabii bunu yaparken 2000'li yılların modern mimarisiyle geçmiş mimari unsurların sentezini yaparak günümüz koşullarında eskiyi yaşatıyorlar.

Butik otel projesinin Şemsi Paşa Camii karşısındaki denize cepheli üç parselin bütünleşmesiyle uygulanması kararlaştırılmış. Otelin özellikle yabancı turistlere hizmet vermesi aynı zamanda da örf ve adetlerimizi yansıtacak bir mekan olması planlanıyor. 26 adet süit odası bulunacak otel 7 katlı olarak planlanmış. Aynı zamanda Uluslararası Kongre Oteli olarak kullanılması düşünülen mekanın 4 katı zeminin altında inşa edilecek, bu katlar konferans salonları ve otopark olarak kullanılacak. Zeminin üzerindeki katlar ise otel, üç adet tarihi binanın yerine yapılacağından eski İstanbul sivil mimarisine sadık kalınarak, ahşap konstrüksiyonlu ve cumbalı olarak planlanmış. Ancak yapı bloğu yanındaki binalara göre arka planda kalacağı için, otelin özgün değerini ön plana çıkarmak amacıyla girişin 10 - 15 metre ötesinde çelik ve cam konstrüksiyonlarla ön cephe oluşturulacak.

Harem'e yukarıdan bakan, tüm İstanbul'a hakim konumuyla 132 yıldır zamana direnen 'Müze Ev' ise ünlü tasavvufçu ve bilim adamı Abdülbaki Gölpınarlı'nın evi. Evin arka cephesinde Zeki Paşa konağı bulunuyor, bu ahşap evi de o konağı yapan usta inşa etmiş, 1940'larda ise Abdülbaki Gölpınarlı evi almış. Şimdi Gölpınarlı'nın ailesinin ikamet ettiği bina yıllardır onarımlarla ayakta durmaya çalışıyor ve restore edileceği günü sabırsızlıkla bekliyor. Evin önünde bulunan uçurumu Nejat Yardımcı camekanlı bir kafe olarak değerlendirecek ve böylece ziyaretçiler tüm İstanbul'u oturdukları yerden kucaklayabilecek.

Cumbanın dönüşü
Üsküdar'ın çeşitli mahallelerinde yıkılmaya yüz tutmuş pek çok ahşap evin restorasyonu yine Güleryüz Mimarlık'ın projeleri arasında yer alıyor. Kendi ofisini de eski bir ahşap evi restore ederek oluşturan Kadri Güleryüz, evlerin dış cephelerini eski Osmanlı mimarisinin çizgilerini yaşatacak biçimde tasarlıyor. İç mekanda da malzeme olarak ahşap kullanılıyor. Hatta uygulamada seramik, alçı duvar ve tavan bezemeleri gibi sivil mimarinin klasik örneklerine sadık kalınıyor. Özellikle dikdörtgen giyotin pencere, cumba, eli böğründe gibi vazgeçilmez unsurlar bu uygulamalarda karşımıza çıkıyor. Hatta Güleryüz eski mimaride çok önemli bir yeri olan cumbayı modern bir binaya de uygulayabiliyor. Bir tarihi eseri restore ederken çevrelerini de etkilediklerini belirten Kadri Güleryüz özellikle gençlerin geçmişe çok saygı duyduğunu belirtiyor ve insanların evlerinin dış cephelerinden rahatsızlık duyup eskiyle uyum sağlamaya çalışmalarını büyük bir memnuniyetle gözlemliyor.

Kısacası insanlar artık estetik bilinçten yoksun, göz zevklerini bozan yapılaşmalar yerine geçmişin sanatsal bir anlayışla, özenle inşa edilen mimari örneklerini yani 'eski İstanbul'u arıyorlar. Üsküdar bu konudaki duyarlı isimlerin çabalarıyla önemli adımlar attı, darısı diğer semtlerin başına.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.