Haberler

Bakû'yu da İstanbul'a benzetiyoruz!

Tarih: 24 Mayıs 2007 Kaynak: Cumhuriyet
"İki devlet, bir milletiz... ". Bu söz, Azerbaycan ile hemen tüm resmi ya da özel buluşmalarımızın " açılış " sözüdür. Türkçenin ve Azericenin birbirine karıştığı konuşmalar bu duyguyla sürer.

Böylesi içten bir yakınlık ne kadar güzelse, yine her iki tarafa ait değerlerin karşılıklı " gözetildiği " bir kardeşliğe de özen gösterilmesi o kadar anlamlı olmaz mı?

Ne var ki özellikle " imar " alanındaki işbirliğine bakıldığında, Türkiye'de önü alınamayan " kimliksiz " yapılaşmanın Azerbaycan'a da adeta " bulaştırıldığı " görülüyor. Bakû'da hızla artan ve büyük çoğunluğu " Türk firmalar "ca gerçekleştirilen sözde " modern " binalar, tarihsel peyzajı parçalayan " uygunsuz " mimariyi bu güzelim kente de taşıyor.

Başta İstanbul olmak üzere artık tüm bölgelerimize yayılan kimliksiz rant yapılaşmasının en özensiz örnekleri, denebilir ki " bizim " de kültür mirasımız olan Bakû'nun siluetine " Türkiye'deki yanlış "ı taşıyor.

Üstelik dünya mirası bir kenti, yine bizdeki gibi " giderilemeyecek " bir " kalıcı çirkinlik "le tahrip ederek.

Tarihe "Ortak" Duyarsızlık
Azerbaycan'la " iki devlet bir millet " olmamızın, özellikle tarihi kent merkezlerimizdeki " bakımsız "lıktan da belli olduğunu daha önce yazmıştım.

İstanbul'un Tarihi Yarımadası ( Suriçi ) gibi, Bakû'nun da eski kent suruyla çevrili " İçerişehir "i, UNESCO'nun dünya mirası listesinde... Ne var ki UNESCO, yine İstanbul'daki gibi Bakû'da da " tarihsel dokuya gerekli özenin gösterilmediği "ni belirterek, kenti kuran " Şirvanşahlar "ın 12. yy'daki başkentleri olan İçerişehir'in bu listeden çıkmasını istedi.

Bir süre Türkiye'de de çalışan İngiliz uzman David Michelmore tarafından 2003 yılı nisan ayında hazırlanan raporda özetle şunlar vurgulanıyordu: " Dünya Bankası desteğiyle süren, ancak yanlışlarla dolu Şirvanşahlar Sarayı restorasyonunun hemen durdurulması; eski dokuya aykırı gerçekleştirilen tüm yeni yapılanmanın yasaklanması; arkeolojiyi dikkate almayan yeraltı otopark inşaatlarının engellenmesi... "

Michelmore'un bu saptamalarıyla birlikte, özellikle " eskiyi yıkarak yeni ve daha yüksek yapı inşa edilmesi "ni de eleştirdiğini belirttiğim yazımda, aynı raporun şu vurgulamasını da aktarmıştım; " Bakû'daki evrensel mirasın korunması sözleri unutulmuş görünüyor... " (Cumhuriyet-12 Şubat 2004)

"Batılılar" Küreselleşince
Tarihsel merkezde işte böylesine " bizdeki duruma benzer " duyarsızlıklar saptanırken, özellikle 19. yy'da Batılı petrol şirketlerince yaratılan görkemli " Avrupai kent dokusu " da yüksek rant yapılaşmasıyla tahrip olmakta.

İşin ilginç yanı, " muhteşem taş binalar "dan oluşan kent peyzajını gözetmeden yükselen yeni binalar arasında, yine aynı Batılı petrol şirketlerine ait projelerin de önemli yer tutması.

Yani Bakû da şu tüm dünyayı sarmalayan " küresel finans mimarisi" nin baskısı altında; ve üstelik buna da eski "sanatsal mimari "yi yaratmış firmaların bugünkü " uluslararası yönetimler "i neden oluyor.

'Güzgülü' binalar
Geçenlerdeki ziyaretinde kentin son durumunu inceleyen Azeri kökenli gazetecimiz İpek Yezdani , özellikle son 6-7 yıldır inşa edilen ve Türkiye'de yaygınlaşan " cam " kaplı devasa yapıları, Bakûluların da beğenmediklerini belirtti. Kentin en güzel göründüğü " Şehitler Hıyabanı " tepesinden bakarken, eski güzelliklerin artık görülemediği " hüzün "lü bir manzara yaratan bu yapılar için, Bakûlu taksi şoförü diyor ki; " Bu güzgülü (aynalı) binalardan zehlem gedir (nefret ediyorum) "...

Bu tepkinin nedenini hemen herkesten soran İpek Yezdani , " güzgülü binalar "ın genelde hiç sevilmediğini öğrenerek, yerel yetkililerden şu bilgileri ediniyor:

" Bunları Türkiye'den gelen müteahhitler başlattı, arkasından Azeri müteahhitler ve yabancılar devam ettirdi. Son 6-7 yılda bu şekilde 500'ün üzerinde bina yapıldı... "

Eski Evler Yıkılıyor
Bakû'daki bu " uygunsuz " gelişme, " kentin özgün köşeleri "ni de etkiliyor. Örneğin, bir zamanlar " Gorki Geçidi " ile ünlü " Tolstoy Caddesi "nin köşesinde bulunan ve balkonlarından üzüm salkımları sarkan eski ahşap evler artık " yok "lar.

Kartpostallara konu olmuş bu evler, biçimsiz ve hantal bir işyeri kompleksi yapılması için yıkılmış. Üstelik yine diğerleri gibi " aynalı " camları ve yeraltı otoparkıyla, Bakû'ya saygısızlığın örneği bir iş merkezi uğruna. Sözün kısası, Azerilerin sayısız şarkılar besteledikleri, Kafkas dünyasının gözbebeği ve Hazar Denizi kıyısında bir uygarlık merkezi olarak nam salan " göğçek " ( çok güzel, alımlı ) Bakû da bizim kentlerimize göz koyan sözde modern yapılaşmanın talanı altında.

Hadi diyelim ki Azeriler yeterli duyarlılıkta değiller; peki ya şu çok sevdikleri için çok güvendikleri " bizim "kiler?.

" Kardeşlik " acaba böyle mi olmalı?
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.