Devlet Su İşleri (DSİ) ile çeşitli kamu kuruluşları tarafından yapılan projeler neticesinde ülke genelinde Marmara Denizi kadar sulak alanın yok olduğu belirlendi.

DSİ'nin yaptığı araştırma sonucunda 1 milyon 400 bin hektar sulak alanın yok olduğu tespit edildi.

Nehirlerin önemli bir kısmının doğal yapısının da bozulduğu kaydedildi. Sulak alanlarla birlikte sazcılık, balıkçılık, tarım gibi doğrudan gelir kaynakları ile sulak alanların yeraltı sularını beslemesi ve doğal arıtım gibi çevresel yararlar da ortadan kalktı. Kuraklık yüzünden son 50 yılda su kaynaklarına yapılan müdahaleler sonucunda birçok canlının nesli tükenirken, bazı türler de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.

Doğa Derneği Sulakalanlar Koordinatörü Hatice Dinç Sarısoy, Türkiye'de akarsu, göller ve yeraltı su kaynaklarının kullanılmadığı takdirde boşa harcandığının düşünüldüğünü kaydetti. Suyun herhangi bir mühendislik düzenlemesi olmaksızın sağladığı ekolojik, iklimsel ve ekonomik faydalarına paha biçilemeyeceğini ifade eden Sarısoy, "Örneğin, çoğu zaman boşa aktığı düşünülen nehirler denizle buluştukları yerlerde tarım ve balıkçılık açısından son derece önemli olan deltaları oluşturmaktadır. Göller, iklimi düzenleyerek küresel ısınma gibi büyük ölçekli çevre sorunlarının etkisini azaltmaktadır." dedi.

Sarısoy, Devlet Su İşleri (DSİ) başta olmak üzere farklı yatırımcı kamu kuruluşları tarafından yapılan projeler neticesinde yaklaşık Marmara Denizi kadar bir sulak alan (toplam 1 milyon 400 bin hektar) yok olduğunu, nehirlerin önemli bir kısmının doğal yapısının bozulduğunu tespit ettiklerini söyledi. Sarısoy, doğanın tek bir damla suyu bile boşa harcamadığını ifade ederek, "İnsan, doğadaki kayıpların etkilerini artarak hissetmektedir ve her damla suyun doğru kullanılması için çabaları seferber etmelidir." dedi.