Haberler

Bir Başka Gün Öl

Tarih: 31 Mayıs 2007 Kaynak: Metropolis Magazine Yazan: Philip Nobel Çeviren: Yıldız Uçak

Eleştirmenler ve yıldızlar arasındaki dayanışma çemberi hem halka hem mesleğe zarar veriyor. İşte yine başlıyoruz. Ünlü bir firma, körleştiren bir yıldız toz bulutu içinde, uzun zamandır beklenen bir projeyi tamamlıyor. İlk fotoğraflarda proje, mimarların yıllar öncesinden yayınlanmış ve büyük ilgiyle karşılanmış olan iddialarından ve görsellerce önerilen özelliklerden yoksun görünüyor. Firma, kimsenin hatırlamak gayretine girmeyeceği bir süredir bu sözcüklerin ve görsellerin gücü üzerinde yüzüyor, ama hiçbiri çok fazla bir etki yaratmadı. Bu nedenle binanın da mükemmel olmaması bir sürpriz olmamalı. Mimarlık zor – ve onlar bir sonrakinde daha iyisini yapacaklar. Değil mi?

Fakat, kurdela kesilirken, eleştirmenler bildiriyor: herkes bunun bir başarı olduğunda hemfikir, hatta belki de bir zafer. Paradigmalar yerinden oynadı, dengeler sarsıldı. Şanslı şehir için yeni bir gün; vatandaşlar için, bu bina bir armağan. Bir noktada, aklımı klinik olarak olabildiğince açık tutarak bu fazilet örneğini görmek için yola koyuluyorum – ve o bir çöplük, hatta bir utanç. Düşünceler, çıplak imparatorlara ve onların mahkemelerine dönüyor. Yine.

Burada neler oluyor? Kısa cevap ve ikinci bir soru ise: “Kimin umurunda?” Ünlerine layık olmayan mimarlar o kadar uzun bir süredir parlak ışıkları çalıyorlar, ve basından o kadar az şikayet geliyor ki, bizden yeni bir beklenti olmuyor bu hergünün aldatmacası örneğine: şu, şu bina için ışıldayan bir eleştirel yorum. Burası bizim dünyamız (sessizliğimizle onu biz yarattık), öyleyse kabullenin. Diller Scofidio + Renfro’nun (DS+R) yeni binası Boston Çağdaş Sanat Enstitüsü (ICA)’ne doğru yürüyün, kuşkularınızı duymazdan gelin, ve bu “architectur al genius”un yakınlığının – hayır, kuşatmasının keyfini çıkarın.
Sorunun uzun cevabı- ve sanırım, sorumlu vatandaşlar olarak uzun cevabı düşünmeliyiz – “alışılagelmiş iş”. Alışılagelmiş iş yine meydana çıktı, ve bu iş, eleştirel oluşum ile yıldızlar olarak düşünmeğe başladığımız mimarlar arasındaki tahribkar dayanışma çemberinin geleceğe bir uzantısı.

Ortada olanla yola çıkarsak, ICA’nın yeni evi bir hayal kırıklığı. Şehir için bir sembol olarak yüceltildi – önce müşteriler ve mimarlar, ve şimdi eleştirmenlerce – ve Boston’un uzun boş Fan Rıhtımı’nda inşa edilecek yeni bir alanda kültüre demirlemesi bekleniyor. Bu yeni bölgenin olacağı yerde şu anda otopark alanları ve çitler bulunuyor. Fakat şehir yamalanmış dahi olsa, yaklaşımın yönü kalıcı olacak. Müze suyun kenarında duruyor ve uzun bir çıkmayla ona uzanıyor, fakat karaya sadece sırtını gösteriyor - üstelik iyi görünümlü bir sırt da değil. Bitişikteki, müthiş küçük kekleriyle ünlü lokanta, Anthony’nin Pier 4’ü, şehir ve limanı biraraya getirmeyi daha iyi başarıyor. Yetersiz detaylandırması ve neredeyse kazayla ortaya çıkmış görüntüsüyle arka cepheye bir bakışla anlaşılmaktadır ki, tur teknelerindeki turistler ve karşı kıyıda soylulaştırılan Doğu Boston’un sakinleri, bu nesneye komşu olacak veya girecek kişilerden daha ayrıcalıklı. Ama, denize doğru yapılan uzantı resimlerde müthiş görünüyor, ve bu da hem mimarlara hem de eleştirmenlere (ve onların fotoğraf editörlerine) ortak hizmet veriyor.

Kütle-pazarlama deyimiyle, binaların, müşterilere ve ardından da medyanın müşterilerine satılabilmeleri için ilgi çekici görsellere indirgenebildiği bir çağda, böyle ilgi-çekici hareketler kesinlikle gerekli. Bu şekilde yıldızlık yalandır. Fakat DS+R tarafından benimsenen hareket sadece bir mekansal karmaşa yaratıyor. Çıkma, Elizabeth Diller’ın Boston’un en geçerli sivil alanı olarak bahsettiği açık tribünü ve bir liman durağı olacak bu su kıyısı meydanını, gölgeler içinde bırakacak şekilde örtüyor. Yukarıda asılı aynı mekanın, beyaz duvarlı, siyah kutu norma dalmadan galerileri barındırması da gerekmektedir. DS+R, kendi yarattığı bu problemi daha sonra Whitney’de kötü bir çözüm olarak ortaya çıkan büyük asansör ve dar merdiven birleşimi ile çözdüler.

Dolaşım, buna bağlı olarak zayıf; detaylar heryerde baştan savma. Bir oda, Medya Merkezi, iyi ve övgüleri hakediyor: problem yaratan bir çıkmadan gerçekten heyecan veren ve iyi kontrol edilmiş bir su görüntüsüne iniyor. Eğer eşdeğer ve tutarlı benzer denemeler olsaydı, “dünyeviyi boşverin – dolaşım oyunlarına katlanın, malzemenin gücünü ihmal edin,ve yükselin” diyen ilk ben olurdum. Fakat, ne yazık ki yok. Ben de söylemeyeceğim. Siz de söyleyemezsiniz. Beceriksizce yamanmış bu kutu için değil.

Bu efsanenin ötesine bakmayı arzu edenler için- ve ne zaman çevreci mimarlara önemli bir müze retrospektifi verildiğinde (ne kadar başarılı olsa da), MacArthur Vakfı’ndan bir dahi payesi verilmişse (hak edilmemiş de olsa), bu efsane gereklidir- firma yıllarca inşa etmediği ve sıradaki işlerinin görüntüleriyle, tamamlanacak binalarının gördüğümüz görüntülerin aynısı olacağını yayınlamıştır. Katlanan bir düzlemin, döşeme, duvar, ve tavana dönüşmesinin görüntüsü- sadece bir görüntü, çünkü inşa edildiği anda artık sahtedir- son on yıldır “cesur” işin tespiti olmuştur. ICA’de bunun boğuculuğunu hissetmek mümkündür. Bu motifi popülerleştiren ilk kişi olabilecek Neil Denari, kendi uygulamasını “worldsheet” olarak adlandırdı, fakat aynı boş form Hamptos’daki bir evde Lindy Roy tarafından ve, en ünlü haliyle Rem Koolhaas tarafından Utrecht’deki Educatorium’da kullanıldı. Eğer maçalar gerçekten maça olacaksa, ICA, OMA’ya şaşırtıcı derecede beceriksiz bir atıfta bulunmasıyla anında ve bütünüyle dışarıda tutulmalı- insan, Rem’in düzenli bir şekilde işlerine kattığı geçici oyuncaklara biraz da olsa katlanabilirken.

Boston Limanı’nın yanında yalnız duruşuyla herşey açıkça ortada. Fakat, olumlu bir eleştiri yazmanın baskısını düşünün. Amerikan mimarlığının eleştirmenlerinin çoğu, yeniyi bir refleks olarak övmeleri sayesinde kariyer inşa ettiler. Yerel ataletin görüşüne karşılık, yıllarca bu tür şeyleri yüceltmiş olmaları muhtemeldir. Ne zaman iyiyse veya iyiye yakınsa: baş parmaklar yukarı. Eleştirmenler, biraz da insan olmalarından dolayı, kazanan tarafta olmak istemiş de olabilirler. Ben bu çekimi hissettim; bazı yıldızlar baş döndürüyor. Elbette, şöhreti inşa etmekte, onu sorgulamaktan daha çok güç vardır. Yoksa bu tür eleştirmenler, yetersiz yapılmış olmalarına rağmen, yıldız-mimarlarca yapılmış binaların alternatiflerine göre daha iyi olduğunu mu düşünüyorlar? Bu mimarları zorlayarak yeniliklerin cesaretini kırmaktan mı korkuyorlar? Yeniliği yüceltmenin- sadece yeniliğin görüntüsü olsa bile- bütün diğer değerleri, inançsızlığımızla birlikte askıya alacak kadar saf bir iyilik olduğunu mu düşünüyorlar?

Öyle olduğunu düşünüyorum. Veya ben tamamen temelden yoksunum. Fakat düzenek gerçek ve etkileri açık. Büyük isimlerin kötü binaları sürekli geçerli görülüyor. Olumlu bir yazı müşteri kazandırır. Her ne kadar gösterişli mimarlar ve yüksek kaliteli binalar arasında bir bağlantı ortaya konmamışsa da, müşteri her defasında yıldızlara oynamanın kazandırdığını yeniden öğreniyor. Diğer mimarlar da oyuna katılmak için bürolarına yeni araçlar ediniyorlar (ilk durak: yerel eleştirmenle birkaç içki). Öğrenciler notlar tutuyor. Vasatlık işaretlenmiyor. Halk bir kenarda bırakılıyor. Ve bu kısır döngü tekrar ediyor. Gezegen dönüyor. Mimarlık ise, bir başka gün ölmek için yaşıyor.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.