Haberler

Süper marketlere ben de gidiyorum, ama ciddî bir şikâyetim var bu yerlerden

Tarih: 11 Haziran 2007 Kaynak: Radikal Yazan: Hakkı Devrim
Torun kızıma sordum, Elif'e; Akmerkez gibi, CarrefourSa gibi yerlere ne ad veriliyor, diye. Hiç tereddütsüz cevap verdi:
– Akmerkez bir «alışveriş merkezi». CarrefourSa, «market»; daha doğrusu «süper market». Büyük alışveriş merkezlerinin hemen hepsinde marketler de oluyor.

Size, alışveriş yapılan bu yeni yerlere dair diyeceğim vardı; yanlış adlar kullanmayayım diye sorup soruşturuyorum.
Odama dönüp sözlüklere de baktım. Ayverdi Sözlüğü 2005'te yayımlandı. Orada aradım, alışveriş merkezi diye bir terim ve tarifi yok. Ama market kelimesini almışlar: «Çeşitli eşya ve bilhassa yiyecek maddeleri satılan, alıcının işini kendisinin gördüğü büyük dükkan» diye. Süper market'ten bahis yok.

Bizim evin «hâkime»si rahatsızlanalı beri, zaman zaman ben de alışverişe çıkıyorum. Tarifinde denildiği gibi, yiyecek maddeleri marketlerden alınıyor. Bir başka ifadeyle, ayrı ayrı bakkal, kasap, manav, fırın, pastacı, kuruyemişci yerine, tek bir yere gidiyorsunuz. Orada hemen her şey var. Beni rahatsız eden noksanı, sahibinin olmayışı.

Sahipsiz olur mu, o da var elbette. Adının sonunda yer alan «Sa» hecesi, hep bildiğimiz gibi Sabancı'ların simgesi. Carrefour Fransa'daki bir süper market firmasının adıdır. Türkiye'ye de uzanan o firma ile Sabancı Holding ortaklığının, Akatlar'ın TEM'e kavuştuğu yerde, Beşiktaş Belediyesi'nce yaptırılan Mustafa Kemal Kültür Merkezi'nin (MKM) zemin katına yerleşmiş, bize en yakın market.

Ailece Yeşilköy'den Levent'e göçüşümüzün, 2008, kırkıncı yılı olacak. Ben 1950'lerin başında Birinci Levent'te, Zihni Küçümen'le kiraladığımız bekâr evinde de oturdum bir süre. Buralara geleli, 50 yıldan çok oldu.

O zaman Levent Çarşısı'nın, irice bir taşra kasabasından pek bir farkı yoktu doğrusu. Bir köşede sakatatçı dükkanı; yanında bej önlükleriyle orta yaşlı iki kardeşin işlettiği bakkaliye, ki Arnavut Bakkallar'dı yaygın adı (Pirinç, mercimek, kuru fasulye çuvalları yan yana dizili durur, sabahları ağızları açılır, akşam gene kapatılırdı); karşı köşede Sakine Hanım'ın eczanesi, ona bitişik Cemil Bey'in manav dükkanı (İktisat Fakültesi mezunuydu. Her sabah saatin 4'ünde, ayağında çizmeleri, sırtında muşambasıyla kamyonetine biner, Hal'den alışverişe kendisi giderdi. Biz de tezgâhlardan istediğimizi elimizle seçer, kesekağıdına kendimiz doldururduk. Ona tartmak kalırdı. Arada tatlı tarafından sohbet.) Maslak yoluna doğru, Tadal pastacı fırını, o hâlâ orada.

Bunun altına niye bir otopark yapmamışlar diye Emlak Bankası'nı kınadığımız merkezî binada Konya Lezzet Lokantası'nın minicik, sevimli şubesi vardı. Konyalı'nın büyük oğlu Nurettin Bey ile arkadaşım, büyük oyuncu Heyecan Başaran'ın bir oğulları işletirdi bu lokantayı. O tarihteki dört kişilik ailemizle, canımız dışarıda yemeği çekti mi oraya giderdik. Bu minyatür Konyalı'da misafir ağırladığımız da olurdu...

Hanımlar Beyler! İçimden, o Levent, o İstanbul nerelere gitti diye, çıkıp haykırmak geliyor... Ama devam edelim!

Cuma akşamı eve dönerken CarrefourSa'ya uğradık.

O gece Elif bizde misafir, sevdiğini bildiğim bir şeyler alacağım ona. Telefonda babaannene sor, evin bir ihtiyacı var mı, diye sormayı da ihmal etmedim.

Cep telefonu icat edileli, daha doğrusu bana da bir tane verileli beri, gazeteden eve giden yolun yarısına geldiğimizde arıyorum Gülseren Hanım'ı; evin bir ihtiyacı var mı, diye. O gün hanımların alışverişe çıktığını bilsem de soruyorum.

Eve dönmeden, bu sual vesilesiyle mutlaka Gülseren Hanım'ı arayışımın sebebini, hanımlar hoş görsün, erkek okurlarımın kulağına fısıldamak istiyorum. Aşağıdaki paragrafta başlayıp bitecek kısa ve mahrem bir konuşma.

Hz. Muhammed'in, uzak seferlerden dönen askerlere bir nasihati varmış. Hadislerde yeri olduğu söylenir. Demiş ki, ilk Müslüman er kişilere, «Hemen şehre girmeyin! Sur dışı son bir defa konaklayıp geceyi orada geçirin, ki geldiğinizi haber alan ev ahalisi ertesi gün sizi karşılamaya ve ağırlamaya hazırlanacak vakti bulsunlar.»

Peygamberimizin, uymakta kusur işlemediğim nasihatlerinden biridir bu. Her akşam işten çıkmadan önce veya yolda Gülseren Hanım'ı arayıp, «Bir istediğiniz var mı?» suali aracılığıyla dönüşümden evi haberdar etmeyi saygının icabı sayageldim. Muhammed'inki bence, çok zarif bir hatırlatmadır. 

Benim laf arabasına binmeye görün! Nerelere gideceğimiz belli olmuyor. Araya giren yarım asırlık sürenin, alışveriş alışkanlıklarımızı da neylesine değiştirdiğini söylemek, size biraz dert yanmak istedim.

Ne ararsanız var da, sahibi yok süper marketin. Evin mutfağında aradığımı bulamayınca «Gene mi yerini değiştirdiniz?» diye sızıldanırım ya, markette neyi kime şikâyet edeceğimi bilemiyorum. Grisini'lerin yerini gene mi değiştirdiniz? Schweppes Tonik şişeleri de eski yerinde değil, nereye koydunuz?

Sualler ki sonu gelmez. Çıldırmak işten değil! Her şeyin yerini, her gün niye değiştirirler, bilmem ki! Şekva ettiğim, sual sorduğum çocuklar da değişiyor sanki. Bir sorduğuma bir daha rastlamıyorum.

Ne ararsan bulunur lafı doğru da olsa, ben, bu her şeyin «orta malı» olması halinden fevkalâde rahatsızım. Sahibi de yok ki ortalarda, şikâyetçi olasınız.

Levent'in eski hâli en çok, alışverişe çıkınca gözümde tütüyor.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.