Haberler

Anadolu'da tarihsel komşuluk

Tarih: 19 Temmuz 2007 Kaynak: Cumhuriyet
Bizans Sempozyumu'ndaki "Selçuklu" bildirileri, dostluğun ve kardeşliğin izlerini yansıttı.

Siyasetin seçim söyleminde "kardeşlik" öne çıktı.

Çünkü Anadolu'nun "birlikte yaşama"ya dayalı "kendine has" toplumsal tarihini kavrayamayanlar, buna yabancı "Batı" nın "azınlık" kavramına sarılmışlar...

O kadar ki "demokrasi" yi bile farklı toplumsal beklentilere dayanan farklı görüşler yerine, sadece "farklı ırk" lara bağlar oldular.

Onlara göre insanların "düşünce" leri ne olursa olsun, demokrasi için asıl önemli olan "etnik köken" leri.. En gerici fikirleri savunanlar bile eğer "azınlık" lardansa, "demokrat" sayılıyorlar.

Bizans ve Selçuklu
İşte böylesi "ayrılıkçı" anlayışların "insan hakları" adına "siyasallaştığı" şu seçim ortamında, Anadolu'daki "ortak yaşama kültürü" nün temellerine de değinilen bir etkinlik, 25-28 Haziran 2007'de gerçekleştirildi.

Vehbi Koç Vakfı'nca, İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin ev sahipliğinde, Sevgi Gönül anısına düzenlenen, "Uluslararası Bizans Araştırmaları Sempozyumu" nda, bazı bildiriler de "Bizans ile Selçuklu" nun ortak uygarlık değerlerini ele almışlardı.

Örneğin bu birlikteliğin mimarideki yansımalarını "Selçuklular, Bizans malzemesini kendi öz yaratıları ile birlikte, büyük hoşgörü ve uyumla kullanmıştır" diyerek anlatan Gönül Öney şunları vurguluyor: "Selçuklular, İran ve Ortadoğu'nun zengin mirasını bünyelerinde yoğurarak, Anadolu'da Hıristiyan, Bizans ve Ermeni yerleşim bölgelerinde yeniden şekillendirdi. Değişik din, dil ve kültürlerden gelen ustaların tasarımları, eserleri, Anadolu'da yeniden filizlendi..."

Öney'e göre Selçuklu sanatına özgü taş kabartma, sembolik aslan, çift başlı kartal, tavus, balık, ejder, hayat ağacı gibi figürler, "Orta Asya inançlarını Bizans gelenekleriyle harmanlayarak" camileri, medreseleri, hanları, kaleleri, sarayları süslemişlerdi...

Aynı etkilenmenin "sikke" lerdeki izlerini anlatan Adil Özme de şunları söylüyor: "Selçuklu sikkelerinde cepheden tasvir edilmiş yarım portreler, tahtta oturan tasvirler ve ejderle mücadele eden atlı tasvirleri gibi Bizans figürlerinin yer alması dikkat çekicidir..."

Benzer şekilde Tuna Artun 'un "Anadolu'nun Türkleşmesinde Bizans Dünyasının Rolü"; Antony Eastmond 'un "13. yy'da Kültürlerarası Evlilik ve Anadolu Sanatına Etkisi"; Sabahattin Türkoğlu 'nun "Bizans Kıyafetlerinde Türk Etkileri"; Mustafa Daş 'ın "Bizans'ta Türklere Verilen Sıfatlar"; Koray Durak 'ın "Bizans'ta Türklerin Tanımı"; Aynur Durukan 'ın "Bizans, İlk Beylikler ve Selçuklular"; Muradiye Bursalı 'nın "Bizans ve Selçuklu'da Hayat Ağacı Motifi"; Erdoğan Merçil 'in "Sultan Sencer'in Bizans İmparatoruna Mektubu"; Cesim Avcı 'nın "Selâhaddîn Eyyûbî ve Bizans" ile Ayla Ödekan 'ın "Kültürler Arası Etkileşim ve Mukarnas" gibi bildirileri de "Anadolu'daki beraberliklerin ortak mimarları" nı tanıtan diğer bilimsel sunumlar...

Selçuklu Tanınmıyor
Ne var ki sempozyumun resmi teması "Onikinci-Onüçüncü Yüzyıllarda Bizans Dünyasında Değişim" olduğundan, günümüzün "Anadolu'ya yabancı kimlik arayışları" na da "ders" verebilecek bu sunumlar, 90 bildiri arasında "önemlerine uygun yoğunlukta" yer alamadılar.

Nitekim Bizans'la ilgili bir sempozyumun "ilk kez" yapılmasını; "Hiçbir zaman bizim bilim âlemimiz ciddi Bizans uzmanı yetiştirmedi. Atatürk döneminin dışında böyle bir teşebbüs de olmadı" diyerek sorgulayan İlber Ortaylı da şunları vurguluyordu: "Fakat Bizantinistler dünyası da Türkleri, bir-ikisi dışında Arapları ve İranlıları öğrenemedi ve tanımadı. Şahsen bu sempozyumda bunu gözlemledik, en tanınmış Batılı Bizans uzmanları, imparatorluğun yanı başında yaşayan Selçuklu dünyasını bir öğrenci kadar tanımıyorlardı..." (01 Temmuz 07-Milliyet/Pazar)

3 Bin Yıllık Akrabalık!
Burdur'un Ağlasun ilçesine de adını veren antik Sagalassos kentinde 1999'da bulunan bir insan iskeletinin DNA testi herkesi şaşırtmıştı. Aynı kazıdaki işçilerde de "benzer" DNA değerleri çıkmıştı.

Yaklaşık 3 bin yıla uzanan bu "akrabalık" ilişkisi için dönemin Kültür Müdürü Musa Seyirci demişti ki: "Anadolu Türkleşirken, Türkler de Anadolululaştı... "

Antalya'da 1990'larda düzenlenen "Selçuklu Seminerleri" nin de emektarı olan Seyirci, şimdi nedense yapılmayan o anlamlı Anadolu buluşmalarında hep şunu söylerdi: "Türkler bu topraklardaki kültürleri de sahiplenerek farklı bir uygarlık kimliği yarattılar..."

Gerçekten de Arabistan Müslümanlığı ile Anadolu'daki nasıl farklıysa; Hıristiyanlık, Avrupa ile Anadolu'da nasıl aynı değilse; hatta Irak veya İran Kürtleriyle Anadolu Kürtleri için de geçerli olan bu durum, Orta Asya ile Anadolu Türklerinde de açıkça gözleniyor... Dahası Anadolu'daki Bizans bile İtalya'daki Roma'dan "ayrı kimlik" ler sergilemiyor mu?

İşte bu "harmanlanma" içinde özellikle Selçuklular, kendilerinden "önceki" lere de sahip çıkmasalardı; örneğin Aspendos'u onarıp güçlendirmeselerdi; şimdi "Anadolu Ateşi" gösterilerini tartışmak bir yana, belki de bu antik tiyatrodan da yoksun kalmıştık...

Bizans sempozyumunun 2.'si, İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olacağı 2010'da yapılacak. Umarız bu kez ana teması da "Anadolu'daki Tarihsel Komşuluk" olur... Öyle bir komşuluk ki; "birlikte yaşanan yurdun, birlikte uygarlaştırılması" nı öğretiyor.

İlerleyen çağlarda, aynı kenti, aynı sokağı, aynı bahçeyi paylaşanlar arasında "azınlık ayrımı" nı aklına bile getirmeyen "Anadolu bilgeliği" nin kökenlerini; hatta bu bilgeliğin, Batı'da "karanlık" geçen ortaçağı Anadolu'da nasıl "aydınlık" kıldığını da hem bizimkilere, hem de Avrupalılara anlatmak, 2010'u daha da anlamlı kılmaz mı?
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.