
North Carolina Sanat Müzesi 10 yıl önce Joseph M. Bryan Jr. Tiyatrosu’nu açtığından beri, müzenin yerel ve ulusal anlamda en ilgi çekici noktası, Raleigh’nin batı ucundaki geniş kampüsü olagelmiş. Müzenin de altını çizdiği gibi, ülkedeki en büyük sanat müzesi parkı ve kayda değer bir şeceresi var. 2500 kişilik amfitiyatro parkın zeminine çeşitli malzemeyle yazılmış “Picture This” yazısının devasa sans-serif H harfinin ucunda duruyor. Bu, Barbara Kruger’in 1988’de yapılmış “Mükemmel Olmayan Ütopya” isimli peyzaj planına katkısı ve müze için mimar Laurie Hawkinson ve Henry Smith - Miller ve peyzaj mimarı Nicholas Quennell tarafından tasarlanmış.
Bu Krugeryen nasihatin arkasındaki fikir, Edward Durrell Stone tarafından tasarlanmış ve 1983’de inşa edilmiş olan müzenin sönük tuğla evi gibi tipik galeri alanlarının ötesinde, sanat için yeni bağlamları düşündürebilmek idi. Müze de sadece bunu yapabilmek için uzun süredir uğraşıyordu, araziyi patikalarla bezemek ve bu yollara geçici ve kalıcı sanat projeleri kondurmakla meşguldü. Canlı performanslar ve filmler sunan tiyatro, “Araştırma Üçgeni” bölümündeki en önemli yaz eğlencelerinden birisi oldu.

Bu yüzden müzenin Stone binasına bir ekleme yapması ve bu peyzajı bir kez daha önemli bir nokta haline getirmesi sürpriz olmadı. Dış mekânın mümkün olabildiğince içeri almayı amaçlayan ve Thomas Phifer ve Ortakları tarafından tasarlanan çok geniş bir pavyonun inşaatı halen devam etmekte. Uç kısmı satenle kaplı paslanmaz çelikten bir dörtgen, ziyaretçilerin iç kısımdan ulaşabileceği cam duvarlı plazalarla delinmiş.
Orijinal binadaki bir plazanın yanına konuşlandırılan Phifer’in pavyonu sergi alanını %45 arttıracak. Bu bina Stone binasının asla çok iyi başaramadığı, galeri gezintisini dinamik bir deneyim haline getirmeyi vaadediyor. Binanın manzarası, gün ışığını aşağıdaki kısımlara doğru filtreleyen dörtgen sandıklardan oluşan yenilikçi bir çatı sistemi ile doğal olarak ışıklandırılacak. Phifer sistemi tasarlarken Ove Arup&Ortakları ile çalıştı, fakat bu ışık yayan çatı tasarımı Louis Kahn’dan Pantheon’a kadar uzanıyor. Phifer Fort Worth’deki Kimball Sanat Müzesi’yle bir ilham kaynağı olan Kahn’ın yanı sıra, Roma’daki Amerikan Akademisi ile de çalıştı.

Yeni bina bir sanat parkına konuşlandırılacak olsa da, heykelsi bir yapısı olmayacak. Mütevazı varlığının en dikkat çekici kısmı iç mekan deneyimi olacak. Phifer kendini kahramanca bir çaba içinde görüyor, ama bir yandan da binasını “karmaşık ve keyfi formları tanımlamak için bağırmayan ve uğraşmayan” bir bina olarak tanımlıyor.
Müze Parkı sanatçılara ve heykeltraşlara isimlerini duyurmaları için pek çok fırsat sunuyor. NCMA’nın planlama ve tasarımdan sorumlu yöneticisi Dan Gottlieb, müzenin her yıl ya da iki yılda bir yeni kalıcı ve kabaca yılda üç kez “kısa ömürlü” işlere yer vermeyi amaçladığını söylüyor. Gottlieb, Lappas ve Havener’in master plan güncellemesi sonucu orijinal planın resmi ve gayri resmi deneyimleri “katmanlaştırmasının” sabit kaldığını ama müzenin parkın içine dahil olmasıyla yeni hedeflerin oluştuğunu söylüyor. Park da, bir sanat müzesi kavramını tersyüz etmeyi, onu daha ulaşılabilir kılmayı, kentin gündelik yaşantısının daha sık kullanılan bir parçası haline getirmeyi hedefleyen kapsamlı bir planın parçası. Gottlieb, “burayı herhangi bir heykel parkı olarak görmüyoruz, müzeyi o esastan ayırmayı düşünüyoruz” diyor.