İzmir, su konusundaki duyarlılığını gösterdi, Türkiye’ye örnek oldu. Büyükşehir Belediyesi’nin 27 Nisan’da başlattığı kampanya tuttu, geçen yılın aynı dönemine oranla kente verilen su miktarında 4 milyon metrekübe yakın tasarruf sağlandı.

Üstelik kısıtlama yapılmadan. Başkan Aziz Kocaoğlu, bilinçli ve tasarruflu su kullanımının sürmesi halinde yıl sonuna kadar 15 milyon 350 bin metreküp kazanç sağlanacağını belirterek, "Bu da Balçova’daki rezervin iki katı" dedi.

Gerçekten, bir-iki kişi bir araya geldiğinde susuzluk tehlikesi konuşulan konuların başında geliyor. Ve herkes suyu nasıl dikkatli kullandığını anlatıyor, tasarruf önerileri sıralıyor. Tabii ki, dikkat etmeyenler de var. Suyun İzmir cephesinde şimdilik işler yolunda gibi. Diğer iller de mutlaka İzmir’i örnek almalı.

Ancak, Ege cephesine çok dikkat etmek gerek. Özellikle üretici için su artık altın değerinde. Her şeyini yatırdığı, yaşamını bağladığı üründen susuz verim almak olanaksız. Zaten, ’Kuraklık üzümü vurdu, inciri vurdu, mısırcı çok zorda, fidancı çaresiz’ gibi haberler yağmaya başladı. Bölgede tarla sulanması sıraya bağlandı. Valilikler program yaptı, uyulması için önlem aldı. Kaçak su aldığı iddia edilenler cezalandırılıyor, örneğin motor kayışlarına el konuluyor.

Bu aşamada aşırı dikkat gerek. Örneğin; Aydın’da Büyük Menderes Havzası’ndaki su dağıtım programından yakınmalar var. Sökeli çiftçinin kayırıldığı ileri sürülüyor. Koçarlı ve Yenipazar’daki çiftçi, ’Kuraklık var. Sıkıntı çekilecek. Ama herkes eşit çekmeli’ diyor. Bu seslere mutlaka kulak verilmeli. Dağıtım programı gözden geçirilmelidir.

Su herkesin yaşamı için önemlidir. Ama çiftçi için önemi çok daha fazladır. Çünkü çoluğunun, çocuğunun geleceği, umudu ürünüdür. Ve o da susuz olmuyor. Bu yüzden dikkat.