Haberler

Su üzerine küresel politikalar

Tarih: 15 Ağustos 2007 Kaynak: Cumhuriyet
Su yönetimi gelişmiş ülkeler ile küresel şirketler için 1990'lı yılların başlıca gündem maddelerinden biri olmuştur. 20. yüzyılın son çeyreği içerisinde gelişen ve suyu metalaştıran yaklaşım sonucunda dünya nüfusunun yaklaşık olarak yüzde 5'inin kullandığı suyun yönetimi artık ulusötesi şirketler tarafından yapılmaktadır. Dünyada 2000 yılına kadar 100 ülkede özel su şirketleri işletmeye girmiş ve su hizmetlerinin bir bölümü özelleştirilmiştir.

Bu nedenle 21. yüzyıl, dünya genelinde ve özellikle azgelişmiş ülkelerde su kaynaklarının nasıl yönetileceği üzerine uzun erimli strateji belirleme çabaları ile açılmıştır. 2002 yılı Eylül ayında Birleşmiş Milletler (BM) Rio+10 Zirve Konferansı ile 2005 Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu Konferansı'nın önemli konularından biri azgelişmiş ülkeleri doğrudan etkisi altına alacak biçimde su yönetimi konusu olmuştur. Gelişmiş ülkeler ile küresel su şirketleri uluslararası ölçekteki bu ve benzeri toplantılardan kendi çıkarları doğrultusunda kararlar çıkarabilmek amacıyla çeşitli toplantılar düzenlemiş ve teknolojilerinin tanıtımını yapmıştır.

2000 yılında Den Haag'da yapılan İkinci Dünya Su Forumu'nda ise BM, Dünya Bankası ve bazı su şirketleri tarafından küresel ölçekte su hizmetlerinin özelleştirilmesi hızının artırılması önerisi yapılmıştır.

Özetle bu politikalar çerçevesinde su kaynakları, ekonomik değer olarak tanımlanan piyasa malı haline getirilerek küresel ticarete konu edilmektedir. Ancak hızla yaygınlaşan küresel su politikalarına karşın, özellikle gelişmekte olan ülkeler suyun hâlâ sosyal değerini vurgulamakta, gerçek su fiyatlamasına ve tam maliyetli sisteme sosyal gerekçelerle karşı çıkmaktadır.

Suyun Küresel Ticareti

Suyun sermaye tarafından küresel düzeyde kontrol altına alınması için imzalanan en önemli anlaşma ise 1994 yılında DTÖ'yü oluşturan anlaşmalardan biri olarak imzalanan ilk çok taraflı olma özelliğindeki GATS-Hizmet Ticareti Genel Anlaşması'dır. GATS Anlaşması'nın 2000 yılı Ocak ayından bu yana sürdürülen genişletilme ve derinleştirme müzakerelerinin 11 ana gündem maddesinden biri "Su iletim sistemleri, enerji ve atık su işleme" olmuştur.

GATS Anlaşması ile suyun çıkarımı, işlenmesi, iletimi hizmetlerinin serbest piyasa koşullarında gerçekleştirilmesi kabul edilmiş ve su Dünya Ticaret Örgütü sistemi ve hukukunun güvencesinde en önemli ticari kâr alanlarından biri yapılmıştır.

Bugün dünya nüfusunun yalnızca yüzde 5'i suyu ulusötesi şirketlerden satın aldığı halde, bu şirketlerin yıllık gelirleri dünya petrol ticaretinin yıllık gelirinin yarısına ulaşmış durumdadır.

Bu büyük kârlılık potansiyeli, ulusötesi şirketlerin suyu WTO-GATS Anlaşması üzerinden ticarileştirme çabalarını daha anlaşılır kılmaktadır. Dünyaca ünlü Fortune dergisinin Mayıs 2000 sayısında, su endüstrisinin küresel trendi ile ilgili olarak "20. yüzyılda petrol, devletler ve şirketler için ne ifade ettiyse, 21. yüzyılda da ulusların varlık düzeyini belirleyecek değerli bir meta olan SU aynı değerde olacaktır" öngörüsü yapılarak şirketler bu alana davet edilmiştir.

Aynı tarihte uzmanların su endüstrisi için yaptıkları yıllık gelir tahminleri ise 400 milyar dolar ile petrol gelirlerinin yüzde 40'ı ya da dünya ilaç sanayiinin üçte biri düzeyindeydi. Ancak dikkat edilmesi gereken ve ayırt edici özelliğe sahip olan en önemli husus, suyun satışından elde edilen bu devasa gelirin dünya nüfusunun yalnızca yüzde 5'inden sağlandığı gerçeği. 1998 yılında, bu kez Dünya Bankası'nca hazırlanan bir raporda ise su piyasasının 800 milyar dolara yükselmesinin beklendiği açıklandı. Fakat Dünya Bankası, 2005 yılında su piyasasının büyüme hedefini revize ettiklerini ve yeni tahminlerin 1 trilyon doları aştığını açıklamıştır.

Yaşanan bu gelişmeler, insan yaşamının vazgeçilmez unsuru olarak toplumsal bir değer olan suyun artık ekonomik bir değer ve kâr alanı olarak tanımlanmakta olduğunu ortaya koymaktadır. Suyun küresel ticareti ulusötesi şirketlerce su kaynakları üzerinde serbestçe yatırım ve işletme yapılabilmesi için 'yatırımcı hakları' GATT (Hizmet Ticareti Genel Anlaşması) ve uluslararası anlaşmalarda güvence altına alınmaktadır.

Su kaynaklarının ulusötesi şirketlerin doğrudan yatırım -işletme- alanı olması ve suyun serbestçe küresel ticarete konu edilmesi, her ülkede öncelikle su yönetiminde kamunun etkisinin azaltılması anlamına gelmektedir. Günümüzde, dünyanın pek çok yerinde su, mülkiyeti ve işletmeciliği ile birlikte kamu yönetiminin tekelindedir. Suyun yönetimi 'arz-yönlü' yapılmaktadır. Bir başka deyişle, su düşük maliyetle sübvanse edilerek ödeme gücüne bakılmaksızın toplumsal yaşamın gereksinmelerini koşulsuz karşılama ilkesine göre sunulmaktadır. Ulusötesi şirketler bu yönetim modelinin kaldırılmasını ve yerine 'talep yönlü' yönetim modeli getirilmesini istemektedirler. Bunun anlamı, suyun tüm maliyeti hesaba katılarak, piyasa fiyatlama sistemi üzerinden sunulmasıdır. Böyle bir işleyişi en iyi yapacak olan yönetim modelinin kamuda değil piyasada; kamu işletmelerince değil özel şirketlerce yürütüleceği ileri sürülmektedir.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.