Haberler

New Orleans’ı Tasarlamak

Tarih: 13 Eylül 2007 Kaynak: New York Times Yazan: Nicolai Ouroussoff Çeviren: Melis Göker

New Orleans Ulusal Jazz Merkezi

Katrina Kasırgası’nın ardından geçen iki yıl içerisinde gerçekleşen New Orleans’ı yeniden yapım süreci ortaya ne çıkardı? Ne görkemli bir tasarım ne de New Orleans’ın geleceğine dair heyecan uyandırıcı herhangi bir şey. Elimizde sadece geriye kalan tarihi yapı dokusunu korumak adına yapılan, halktan gelen bazı girişimler var.

Bu umutsuzluğun ortasında, şehir merkezinde gerçekleştirilmesi planlanan 2 yeni proje duyuruldu. Bu 2 proje şimdiye dek ortaya konan projeler içerisinde ilk defa şehrin yeniden kendine gelişini destekleyecek yaratıcı projeler. İlki, Morphosis tarafından sunulan yeni bir New Orleans Ulusal Jazz Merkezi ve park önerisi. İkincisi, Mississippi’nin kıyısında 9.650 metre uzunluğunda bir park ve karışık kullanımlı gelişim alanı. TEN Arquitectos, Hargreaves Associates ve Chan Krieger Sieniewicz’in tasarladığı bu projeyle kasırga sonrasında kıyı bölgesinde viran hale gelmiş alanların düzenlenmesi planlanıyor.

Kıyı bölgesi projesi, ne kadar planlamacılar yıllar alacağını söylese de neredeyse bitmek üzere. Parkın inşaatı muhtemelen şehirdeki çeşitli otoritelerin işbirliği yapmasını gerektirecek: şehir ve eyalet görevlileri.

Hala bu kapsam ve bu projelerin yaratıcı önerileri mimarlığın bir kentin fiziksel ve sosyal yaralarını iyileştirebilmek için ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Her iki proje de ölü kentsel alanları kamusal açık alanlara dönüştürmeyi amaçlıyor ve bunu yaparken demokratik bir amacı güçlü bir mimariyle gerçekleştirmeye çalıyor.

Kaliforniya, Santa Monica’da Morphosis’ten Thom Mayne tarafından tasarlanan Jazz Merkezi, merkezine müziği alan güçlü bir sosyal pota oluşturuyor. Bu proje bana İngiliz mimarlık ofisi Archigram’ın erken 1960’larda önerdiği “Yürüyen Şehirler”ini hatırlatıyor. Bunlar tüm kentsel gereksinimleri içerisinde bulundurabilen, devasa makinelerdi.


Kıyı Bölgesi Düzenlemesi

Superdome gibi Jazz Merkezi de bir kentsel sistem olacak: büyük, yükseltilmiş kolonlarıyla şehir yaşantısını binanın altına alan bir yapı. Ziyaretçiler binaya performans salonunun altında yer alan geniş bir merdivenle girecek. Buradan isterlerse geniş bir sergi alanına, isterlerse kafeteryaya geçebilecekler veya başka bir merdivenden çıkarak camla çevrelenmiş tiyatro fuayesine ulaşabilecekler.

820 koltuklu performans salonunun düzgün duvarları şehir dokusu üzerinde yüzen bir rahme benziyor. 350 kişilik diğer “siyah kutu” şeklinde tasarlanan salon ise binanın diğer ucunda kalıyor. Bu alan diğer mekanlardan cam bir duvarla ayrılarak adeta dünyadan bu alana geçmeden önce kalan son ışığı alıyor.

Tasarım Thom Mayne’in çalışmalarındaki uzun vadeli yaklaşımı gösteriyor. Kendi döneminin savaş sonrası optimizminden doğan birçok diğer mimar gibi o da büyük ölçekli sivil projeleri gerçekleştiriyor, endüstri sonrası şehrini bir ilerleme çizelgesi gibi görüyor. Onun için özel binalar, kamusal mekanlar ve kentsel yapılaşma bir bütün.

Thom Mayne, tasarımlarını en çok savaş sonrası sosyal değerlerle kuguluyor. Onun amacı daha iyiyi, daha saf olanı inşa etmek. Bu ise özellikle kendi eskiyen yapılaşmasından muzdarip bir şehir için daha da yankı uyandıran bir metafor.

Aynı etki Thom Mayne’in park tasarımını da etkiliyor. Poydras Caddesi’nden başlayarak Jazz Merkezi’ne uzanan ve 3 blok uzunluğunda olan parkta yer alan, 1950’lerde inşa edilen ve selde hasar gören mevcut belediye binası yıkılacak. Yerine içerisinde ofis birimleri ve bir mahkemenin de yer aldığı yeni bir belediye binası inşa edilecek. 1959’da Curtis & Davis tarafından tasarlanan mevcut halk kütüphanesi ise parkın kuzey ucunda yer alıyor.

Şehir merkezine bir gelişim ivmesi katmayı amaçlayan bu proje henüz başlangıç aşamasında. Ne kadar otel ve resort birimleri (komşu olan Hyatt Otel’in mülkiyetinde) tamamlanmış olsa da proje, maliyetin büyük bir kısmını karşılayacak olan hükümet birimlerinin ciddi desteğini görmeli.

Yine de mimarın niyetini farketmek mümkün. Parkın bir ucu boş yeşil alana diğer ucu ise daha planlanmış bir peyzaja uzanıyor. Çeşitli dış mekan etkinlikleri için planlanan bir dizi kabuk parkın daha dış kısmını oluşturan bölgeye dizilmiş durumda. Bu strüktürler genel kompozisyona bağlanacak ve samimi bir görüntü veren şişme çatı örtüleriyle kaplandı.

Bu projenin sonuçları yaratıcılıktan nasibini almamış turistik casinoları, ticaret merkezlerini, alışveriş merkezleini veya spor tesislerini tasarlamaktan oldukça farklı. Thom Mayne’in tasarımı kente demokratik bir açık alan gibi bakan, şehri bir forum gibi algılayan klasik görüşle örülüyor. Bu bakışla mekanları sosyal bir bütünleşme olarak kurguluyor.


Kıyı Bölgesi Düzenlemesi

Aynı demokratik ruh kıyı şeridi düzenlemesinde de kendini gösteriyor. Şehir merkezinin yakınında yer alan kıyı şeridi kasırga esnasından çok fazla hasar görmedi. Fakat 1980’lerden beri kıyı şeridinin büyük bir kısmı yapay meydanlarla, alışveriş merkezleriyle, restoran zincirleriyle ve ticaret merkeziyle şehir merkezinden koparıldı.

Yerel bir girişimci olan Sean Cummings tarafından geliştirilen planlama, şehir merkezinin kıyı bölgesine bir saygınlık kazandıracak. Sıra sıra parklar ve teraslarla kıyı şeridi tekrar şehir merkezine bağlanacak. Canal Caddesi’nin kenarındaki kalitesiz yiyecek büfeleri yıkılacak ve kıyı tekrar suyla bütünleştirilecek. Yeni bir vapur iskelesi suyla bütünleşecek şekilde inşa edilecek.

Mimar, Poland Caddesi’nin sonunda ise içerisinde bir amfitiyatronun da yer alacağı geniş bir kamusal park alanı yaratmayı amaçlıyor. Parkın diğer ucunda ise şehir merkezindeki gökdelenlere uyum sağlayacak şekilde bir dizi kule yapılması planlanıyor. Bu kuleler şehrin doğu ve batı yakasını görsel olarak bütünleştirecek.

Bazı açılardan kıyı şeridi için getirilen öneri geniş kamusallığı özel ilgi alanlarına yöneltme arzusu taşıyor. Parktaki bu Lower Ninth Ward’ın nezih muhitine bakan lüks kuleler sınıfsal ayrışmayı güçlendiriyor. Yine kıyı şeridinin bu şekilde ele alınarak şehir merkeziyle bütünleştirilmesi fikri oldukça iyi. Bunun en önemli sebebi de anlamsız tarihçiliği engelliyor olması.

Tüm bu projelerin karşısına çıkan problem ise hepsinin kamusal yarar için harekete geçecek hükümet teşebbüslerine veya özel teşebbüslere bağlı olmaları. Bu yeni mimari görünümler eğer iş dünyası şehirde kamusal yararı bir kenara bırakıp turistik bir şehir inşa etmeye karar verirse asla gerçekleşemeyecek.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.