Haberler

David Chipperfield ile Stirling Üzerine

Tarih: 17 Ekim 2007 Kaynak: AJ Plus Yazan: Max Thompson Çeviren: Ceren Bayazitoğlu


Fotoğraf: Jörg von Bruchhausen

2007 yılı Stirling Ödülü’nü Marbach Modern Edebiyat Müzesi ile David Chipperfield kazandı. Chipperfield ekibinin Stirling Ödülü’nü kazandıklarını öğrendiklerinden sadece dakikalar sonra, Max Thompson neşeli David Chipperfield ve Modern Edebiyat Müzesi projesi mimarı uzun, atkuyruklu Alexander Schwarz ile röportaj yaptı. Chipperfield yaklaşık 31 cm uzunluğunda, metalik, dikdörtgen bir kutu olan Stirling Ödülü’nü sıkıcı kavrıyordu ve ikili ödülden etkilenmemişlerdi...

David Chipperfield: Yeterince tektonik değil.

Alexander Schwarz: İtibarla yıllanmak için kapasitesi olmalı. En azından isimler mükemmel.

Max Thompson: Önceki kazananlardan bir favoriniz var mı?

DC:
Laban’ın en iyisi olduğunu düşünüyorum. Fakat, ben Wilkinson (Eyre)’nin büyük bir hayranı değilim; çünkü orada çok az elverişli olan belirli bir İngiliz mimarisi tarzı vardır.

MT: Müşterinizin (Alman Edebiyat Arşivi) talimatı neydi?

DC:
Müşteri, akademisyenler ve araştırmacılar arasında iyi tanınmış olan saygıdeğer bir enstitüdür; fakat genel kamu tarafından yeterince tanınmamaktadır ve bu bina kamu ve enstitü çalışmaları arasında bir köprü kurma teşebbüsüydü.

Sergilerin (Kafka’nın Duruşma için orjinal elyazmalarını da kapsar) gösterilmesi çok kolay değil. Oluşumların, izlenmek için tasarlanmamış olan parçalarıdır.

MT: Bina faşist olarak tanımlandı.

DC:
Faşizm ile hiçbir bağı yok, klasik mimarlık ile olan çok güçlü bağ var. Basitçe, Almanya’da klasik gelenek Nazi tarafından kaçırıldı ve bundan dolayı Güney Almanya’da hüküm süren olan bir süreç var ki, Almanya’da mimarlık daha gayri resmi ve tesadüfi görünmek zorunda kaldı.

Bana kalırsa; Almanya’da yaptığımız bir şey, Modern Klasik’in yasallaştırmasını ortaya çıkarmak oldu ve kendi bakış açımızla Klasik Mimari’nin belirgin özellikleri ile ilgilendik.

İnsanın klasik ölçüsü sütundur.

AS: Ama her nasılsa bu sütunlar bile değil, yanlarında boşlukların oluşmasına izin veren sopalardır. Ölçü, sopalar ve boşluklardır.

DC: Diğer yandan, bu gerçekten çağdaştır ve bizim diğer gördüğümüz ise belirli bir tektonik açıklığı vardır.



MT: Neden dolayı kazandığınızı düşünüyorsunuz?

DC:
Birisi bana Rem Koolhaas’ı görmeye gittiğini ve Rem’in ona favori binasının hangisi olduğunu sorduğunu anlattı. Marbach dediğinde ise, Rem şaşırmış ve ona nedenini sormuş. O da, binanın atmosferinden ve insancıl bir bina olmasından bahsetmiş. Bu bizim gündemimizdi, bir çeşit hümanist mimari.

Bende, burada bir gündemin olduğu düşüncesi var. Jüri, ŒI’nin seksi binaların varlığını bildiğini; ama bunun, herhangi bir kareye konulması ve sıkıştırılması zor olan, bir malzemesi ve deneysel ve atmosferik özelliği olduğunu söylüyor.

Şimdi, eğer durum buysa, eğer jürinin söyledikleri bunlarsa, İngiliz karamsar mimarlığından optimist olanına dönüyorum; çünkü bizim yirmi yıldan beri söylediklerimiz: “Sessiz, iyi yapılmış, açık bina yap ve fizikselliği ve atmosferi ikna edici hale gelmesini sağla.”

MT: Bu sizin en iyi binanız mı?

AS:
En iyi olanı onun özel eviydi.

DC: Nasıl seçtin? 100 m koşu yapmıyoruz biz. Yapabileceğin tek şey, kriter vermek; neyi geliştirmek istediğini tanımlamak olabilir.

Bence, iki proje (Valencia’da Amerika Kupası Binası ve Marbach) görünüş olarak oldukça farklı olup, düşünsel olarak çok benzer olmaları çok ilginç.

Marbach’ta olan avlular, teraslar ve kolonatlar; Valencia’da, teraslar, balkonlar ve rampalar olarak kopyalandı.

Teması aynı; fakat dili farklı. Bir tanesi gemici dili, diğeri ise daha Alman, daha klasik.

Aynı zamanda, Valencia ile daha fotojenik; ama aslında malzeme olarak biraz zayıf bir bina elde ediyorsunuz. Marbach’la ise, daha az fotojenik; fakat günümüz malzemesi olan bir bina görüyorsunuz.

Marbach, seksi bir bina değil, çok anlaşılır ve belki de benim, ağır basan Anglo Sakson jürinin sessiz fiziksellikten etkilenmesi yönünde yeterince inancım yoktu.

Belki de, İngilizler’in iyi mimarlığı takdir etme yeteneğini olabileceğini tahmin etmiyordum. Valencia’nın kamunun seçimi olduğunu düşünüyorum. Televizyonda gördüğünüz zaman, “Bunun kazanması lazım” diye düşünüyorsunuz.

Fakat bu bizim düşüncemiz, maddi olan kazanır.

MT: Bu ödülden neler aldınız?

DC:
Ödülü bu gece, bizi ve bizim neleri temsil ettiğimizi tanıtımı olarak düşünerek aldım.

MT: Şu anda kabullenmiş hissediyor musunuz?

DC:
İngiltere’de hala gerçek yarışmalar yok. Biz ev inşa etmiyoruz, biz bir ticari kültürüz.

Almanya, İspanya ve Fransa, İtalya bile, gülünç verimsiz bir tavırla, kamusal alanda oturan ihtiyaçları sağladığı düşünülen kamu sistemi kalıntıları vardır. Biz katı, soğuk bir ticari kültürüz.

Yeniden kurallandırma, inanılmaz bir enerji ve finansal zenginlik sağladı; fakat ortak bir kültür ve sorumluluk sağlamayı garantilemiyor.

Büyük ilgi gören birçok zengin insanlar için binamız var ve “Londra büyüleyici” diyen geri kalan insanları eleştirmek çok zor. Fakat bu, inşa edilmiş çevre için iyi mi? Hayır, iyi değil. Mamnon için yapıtlar inşa etmek iyi mi?

Mimarlıktaki büyük sorunlardan birisi, küçük şeylerin önem taşıdığını insanlara ikna etmektir. Ben İngiliz proje müdürleri karşıtı değilim; ancak proje yönetimi paylaşılan bir sorumluluktur. Bir insana bağlı değildir, bu bir süreçtir.

İngiltere’de, biz sorumluluktan vazgeçtik ve proje müdürleri şu anda projenin gardiyanları oldu.

İnce ayrıntılar için savaşmak oldukça zor. Örneğin, biz belki de daha pahalı olanı yapmak istiyor oluyoruz; ama farklı bir şekilde çözüm getiriyoruz. Marbach’ta bütçenin 1 Euro bile üzerine çıkmadık.

Bu ülkede gülünç olan; geliştiriciler benimki gibi bir ofisin burada iş almayacağını zorla kabul ettirmesidir; çünkü biz sorumlu değiliz, çünkü biz özel sektörde çalışmıyoruz.

Marbach’ta bir şekilde birarada tutan, müşteriyle, mimarla ve profesyonel ekiple gizli ittifak kurduğumuz bir durum vardı. Evet, bu gaddarca bir durum; şüpheli anlar ve müşterinin sinirli olduğu zamanlar oldu.

Partiye geri dönebilir miyiz?

MT: Tabii ki; ama önce, eğer herhangi üç mimarla beraber akşam yemeği partisi yapacak olsanız, kimleri davet ederdiniz?

AS:
Louis Kahn.

DC: Nasıl, ölü olanlar mı?

AS: Ölü olanlar daha kolay.

DC: Evet, Louis Kahn.

AS: Mies Van der Rohe.

DC: Bu değişebilir, güzel bir akşam yemeği mi istiyorsun? Ben emin değilim; ama Mies akşam yemeğinde çok eğlenceli olmayabilir.

AS: Schinkel (Karl Friedrich)’in iyi bir insan olduğunu düşünüyorum.

DC: Ve böyle bir gecede, Stirling’i davet etmelisin, o gerçek bir eğlence olurdu. Böylece, biz bu üç mimarı ve Stirling’i yemeğe alıyoruz. Onunla akşam yemeğinde bulunmuştum ve o gerçekten eğlenceliydi.

2007 Stirling Ödülü'nde finale kalan diğer bina ve mimarları şu şekildeydi.

- Americas Cup Building, Valencia, David Chipperfield Architects
- Casa da Musica, OMA
- Dresden Station Redevelopment, Foster + Partners
- Savill Building, Windsor Great Park, Glenn Howells Architects
- Young Vic Theatre, Londra, Haworth Tompkins

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.