Haberler

Mimaride aklıselimi aramak...

Tarih: 26 Mart 2007 Kaynak: Yeni Şafak Yazan: Gökhan Özcan
Önce Türk Serbest Mimarlar Derneği (TSMD) Ankara'nın elit (!) alışveriş merkezi Karum'da "Mimarlıkta İrtica Var mı?" adında bir sergi açıyor. Maksat, son dönemde özellikle yeni yapılan adliye sarayları başta olmak üzere kamusal binalarda kullanılan mimariye dikkat çekmek... Öte yandan sergide Ankara'nın Keçiören ilçesi sınırları içinden seçilen (kamu-özel) yapıların fazlalığı dikkat çekince, Keçiören Belediye Başkanı olaya müdahil oluyor ve tepkisini Karum yönetimine iletiyor. Bunun üzerine sergi Karum yönetimince kapatılıyor. Daha sonra taraflar karşılıklı olarak tepkilerini gösteriyorlar. Ben bu olayla ilgili ilk haberi Hürriyet gazetesinin Ankara ilavesinde okudum. Orada Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok'un görüşü nedense (!) yer almıyordu. Olay baştan sona TSMD kaynaklı olarak yazılmış, objektiflik adına sadece başlığa "iddia" nitelemesi eklenmişti.

Haberin habercilik açısından kusurlu ve taraflı olduğu tartışılmaz, ama mevcut medya düzeni içinde habercilik etiği gibi meseleler fazlasıyla lüks kaçıyor artık. Bugün bu meseleyle daha fazla uğraşmayacağım. Asıl konuyu ıskalamak istemiyorum. Olayın tam olarak yukarıdaki gibi mi geliştiği, yoksa bilgi çarpıtmaları var mı, bununla da ilgilenmiyorum. Asıl konu buradaki tartışma: "Mimarlıkta İrtica Var mı?"

Herhangi bir vatandaşımız böyle bir soru karşısında ne yapar? Meşrebine göre ya keskin bir "Evet!" ya da en az diğeri kadar keskin bir "Hayır!" cevabı verir. Soruyu üreten tarafın hiç de objektif olmadığı, sorunun içine bas bas bağıran bir cevap iliştirmiş olması elbette kışkırtıcı. Kışkırtıcı bir soru gerçek bir cevaba ulaşmamızın önündeki en önemli engel olabilir çoğu zaman. Bu ülkede zihinsel olması gereken tartışmaların sürekli duygusal bir zeminde tartışılıp durmasının nedeni önemli ölçüde bu: Herkesin baştan beri asla tartışmaya açmadığı cevapları var ve tartışmalar laf olsun diye sorulmuş sorularla başlatılıyor.

Ben bu defa öyle yapmamaya çalıştım. Bu ülkede bütün anlam yelpazesiyle birlikte düşünerek muhafazakarların ürettiği mimari örneklere baktım; bunlara söz konusu sergiyle işaret edilen binalar da dahil... Mimariyle profesyonel bir ilişkisi olmayan, uzmanlığı olmayan ve fakat kötü şehirleşmiş, kötü binalarla donatılmış, kötü yaşantılara ayarlanmış mekânlardan ölesiye sıkılmış, bunalmış, yorulmuş bir insan olarak... Gördüğüm örnekler içinde elbette zevksizlikler var, ama doğru mimari örnekler olabileceğini düşündüğüm örnekler de var.

Yetinmeyip özellikle alanında etkili bir internet sitesinde (Arkitera.com) konuyla ilgili ve aslında yine karşı görüşlere çok fazla açılamamış değerlendirmeleri de okudum. Bunlardan yararlandığımı da söyleyebilirim.

Zihnimde aydınlık noktalar oluştuğu gibi halen aydınlanmamış noktalar da var. Mesela vaktiyle bu ülkenin irili ufaklı bütün kamusal binalarına giydirilmeye çalışılan tepeden inme ve yabancı mimarinin eleştirisinin de yapılmasını merakla bekliyorum.

Sonuç olarak daha geniş bir zeminde, ideolojik körlüklerden mümkün olduğunca arınarak mimarların, sanat tarihçilerinin, şehircilik uzmanlarının ve kendini ilgili gören diğer sağlam entelektüellerin oturup meseleyi etraflıca tartışması gerektiği sonucuna vardım. Böyle bir tartışma, bu ülkede sürdürülen onlarca lüzumsuz ve aptalca tartışmanın yerini almayı hak eden bir derinliği var. Muhafazakârlığı ve modernliği değil, irticaı ve çağdaşlığı değil, artık hayatın nereye akıp gitmekte olduğunu konuşmak gerekiyor. Hepimizin gerekirse suları tersine akıtmaya, daha güzel şehirlere, daha estetik yapılara ve keskin uçlardan daha fazla uzaklaşmaya ihtiyacımız var. Yeter ki masada samimiyet olsun.

Demek mevzu ciddi olunca ben bile bir uzlaşı böceğine dönüşebiliyorum!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.