Haberler

Türk arkeolojisinde çağdaş açılımların öncüsü

Tarih: 1 Şubat 2008 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Mehmet Özdoğan
19 Ocak tarihinde kaybettiğimiz Prof. Dr. Ufuk Esin, 75 yıllık yaşamı süresince çok önemli bilimsel projelere imza atmış, önemli başarılar kazanmış, çok sayıda öğrenci yetiştirmiş, ülkemizin seçkin bilim insanlarından biriydi; ancak bilim dünyamız içinde Ufuk Esin'in yerini yalnızca kendi bilimsel başarılarıyla sınırlı olarak anmak haksızlık olacaktır.

Çok yönlü bir kültür insanı olan Prof. Ufuk Esin, Atatürk'ün kurmuş olduğu Cumhuriyet'in ilkelerine, çağdaş uygarlığın gereği olan düşünce sistemine yürekten bağlı, bunların yılmaz bir savunucusuydu. Ufuk Esin'i sıradan bilim insanlarından farklı ve büyük yapan, ülkemizin çağdaş bilimsel düzeyi yakalaması için eksikliğini hissettiği alanlarda araştırma başlatmak için ortaya koymuş olduğu özgün çabadır. Bu amaçla birçok projeye öncülük etti, ve daha da önemlisi genç bilim insanlarının bu alanlara yönelmesine öncülük etti. Prof. Dr. Ufuk Esin her şeyden önce bir arkeologtur. Arkeoloji çok farklı şekillerde uygulanabilir; bunun en kolay yolu, geçmiş dönemlerden günümüze kalan nesnelerin, kalıntıların tanımı, tarihlenmesi ve bu şekilde yayımlanmasıdır. Zor olanı ise, bu nesne ve kalıntıların insanlığın, uygarlığın gelişim sürecinin anlaşılmasına katkıda bulunacak şekilde ele alınarak yorumlanmasıdır. Bu da bilgi birikimi, köklü bir kültürel altlık ve çağdaş bir bakış açısına sahip olmayı gerektirir.

Yoruma dayalı bu yaklaşımın daha güç olan bir ileri adımı ise, insan ve yarattığı kültürü yalnızca arkeolojik verilerle değil, doğa ve fen bilim dallarından da yararlanarak değerlendirebilmektir. Birçok meslektaşımız arkeolojik buluntuları yalnızca üslûp olarak ele alıp tarihlendirmekle yetinmekteyken, Ufuk Esin zor olan yolu seçti ve bu amaçla doğa ve fen bilim dallarının olanaklarından yararlanacak şekilde kendini geliştirmeye özen gösterdi. Çağdaş arkeoloji, kültür tarihini botanikten zoolojiye, nükleer fizikten kimyaya, jeolojiden jeofiziğe kadar çok farklı bilim alanlarıyla birlikte ele alan, bütüncül bir yaklaşım geliştirdi. Bu bağlamda Prof. Dr. Ufuk Esin, ülkemizde arkeometrinin başlaması, gelişmesi ve kurumsallaşması için yapmış olduğu girişimlerle her zaman hatırlanacaktır.

Çevresel Arkeoloji
Daha 1950'li yıllarda maden aletlerin yapımında kullanılan teknolojinin, maden bileşimlerinin ve bu madenlerin gelmiş olduğu yatakların belirlenebilmesi için çalışmaya başladı, bu amaçla maden jeolojisi ve kimyasını anlayabilecek şekilde kendini geliştirdi, uluslararası projelere katıldı ve ülkemize "arkeometalurji" çalışmalarının ilk örneğini verdi. Müzelerdeki yüzlerce maden eserden almış olduğu örnekleri kuantitatif spektral analiz yöntemiyle değerlendirdi ve yayımladı . Bu yayın günümüzde halen bir başvuru kaynağıdır.

Ufuk Esin madenlerle yapmış olduğu çalışmanın hemen ardından, iklim salınımları ile topoğrafya ve biodünyadaki değişimlerin, insanların yaşam alanları ve beslenme düzenleri üzerindeki etkisi üzerinde çalışmaya başladı ve bugün "çevresel arkeoloji" olarak tanımladığımız alanın ülkemizde ülkemizde öncülüğünü yaptı. Bu konuda özellikle, Anadolu ve Balkanlar üzerinde yaptığı değerlendirmeleri kapsamlı bir yayında topladı .

Ufuk Esin'in arkeolojideki çağdaş yaklaşımlara yönelmesi ve bu konularda kendini geliştirmesinde, üyesi bulunduğu, o zamanki adıyla İstanbul Üniversitesi Prehistorya Kürsüsü'ndeki ortamın kuşkusuz önemli etkisi oldu. Esin, bu kürsüde 1951'de öğrenci olarak başladı ve Anabilim Dalı Başkanlığından emekli olduğu 2000 yılına kadar aynı kürsüde bilimsel çalışmalarını sürdürdü.

Prof. Dr. Halet Çambel tarafından geniş bir dünya görüşüyle kurulmuş olan bu kürsü, bilimdeki çağdaş gelişmelere her zaman açık oldu, bu gelişmeleri yakından izlemiş ve dönemin önde gelen bilim insanlarıyla bütünleşti.

Bu bağlamda tarihöncesi arkeolojisinin ve özellikle Anadolu arkelojisinin temel taşlarını oluşturan Kurt Bittel , Ufuk Esin'in bilimsel verilere hakim olmasında önemli bir etken oldu. Ufuk Esin Kurt Bittel'den, bugün geleneksel arkeoloji olarak tanımladığımız, verilerin sistematik olarak toplanmasını metot olarak aldı.

Geleneksel arkeolojiye alternatif olarak gelişen, doğa ve fen bilim dallarıyla bütünleşen ve "kültürel sorunların çözümüne yönelik arkeoloji" olarak tanımlanan farklı bir yaklaşımın kurucusu olan Prof. Dr. Robert J. Braidwood 'un, 1960'lı yıllardan itibaren Prehistorya Kürsüsü'yle kurmuş olduğu yakın ilişkinin ötesinde, 1963-1964 yıllarında Prehistorya Kürsüsü'ne öğretim üyesi olarak katılması, bu süreçte Braidwood'la birlikte Prehistorya Kürsüsü'ne gelen zoolog Barbara Lawrence , botanikçi Jack Harlan ve Charles Reed , çevrebilimci van Zeist, yerbilimci Herbert Wright gibi farklı uzmanlık alanlarından bilim insanları, hiç kuşku yok ki Ufuk Esin'in bilimsel gelişiminde çok önemli yer tuttular.

Tüba Çalışmaları
Ufuk Esin bu birikimiyle 1980 yılında TÜBİTAK bünyesinde arkeometri ünitesinin kurulmasını sağladı, bu ünite bünyesinde kitapçıklar yayımlandı, yapılan yıllık toplantılarla çeşitli uzmanlık alanlarından birçok bilim insanının o alana yönelmesini sağladı, bu birim daha sonra ODTÜ'de kurulan Arkeometri Bölümü'nün çekirdeğini oluşturdu.

Prof. Esin'in yalnızca Türk arkeolojisine değil, ülkemizin kültürel kimliğine yapmış olduğu en önemli katkılardan biri de, Türkiye Bilimler Akademisi çerçevesinde başlatmış olduğu Türkiye Kültür Sektörü (TÜBA-TÜKSEK) Projesi'dir.

Proje esas olarak kültür varlıklarının belgelenmesi, ortaya çıkarılması, bunların toplumun sosyal ve ekonomik zenginliğine katkıda bulunacak şekilde değerlendirilmesi amacıyla oluşturuldu; bu çağdaş yaklaşımın ülkemizin kültür envanteri olmadan gerçekleşemeyeceği öngörüsüyle geniş kapsamlı Türkiye Kültür Envanteri Veri Tabanı Projesi başlatıldı, bu bağlamda arkeoloji, kırsal ve kentsel mimarlık mirası, sözlü tarih, jeoarkeoloji, etnobotani gibi farklı alanları tanımlayacak parametreler saptanarak, bütüncül bir çalışma ortaya çıkartıldı.

Bu bağlamda Prof. Esin, 1993 yılında kurucu üye olarak oluşumunda önemli katkıda bulunduğu Türkiye Bilimler Akademisi'nin bünyesi içinde arkeolojinin çağın gereklerine uygun kurumsal bir yapı kazanması için çok büyük bir çaba harcadı. 2001 yılında TÜKSEK Projesi'ni TÜBA'nın öncelikli projeleri arasına sokabilmesi, ülkemiz için çok önemli bir kazanım oldu. TÜBA'nın en önemli süreli yayınlarından ikisi olan TÜBA-AR ve Kültür Envanteri (TÜBA-KED) Dergileri doğrudan doğruya Ufuk Esin'in kişisel çabasının ürünüdür; her iki dergi de, ülkemizdeki önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

Kazıları

Prof. Esin çok önemli arkeolojik kazılara imzasını attı: Keban bölgesinde Tepecik (1968-1975) ve Tülintepe (1971-1974) kazıları Doğu Anadolu'nun Kalkolitik ve Tunç Çağ kültür sürecinin temellerini oluşturdu, Karakaya Baraj Göl Alanı'ndaki Malatya-Değirmentepe (1978-1986) Anadolu'da bilinen en eski Mezapotamya kolonisi olarak bir Obeid yerleşimini ortaya çıkarttı, Orta Anadolu'da Aksaray-Aşıklı Höyük (1989-1995) kazıları daha önceden sanıldığı gibi Çatalhöyük kültürünün güneyden gelen bir göçün sonucu değil, bölgenin kendi içinde MÖ 9. binyıla kadar inen kökleri olduğunu ortaya koydu.

Ufuk Esin çok zor çevre koşulları içinde gerçekleştirdiği bu arazi çalışmalarını bozuk olan sağlığına rağmen, kendi yaşamını riske atarak sürdürdü. Gene bu bağlamda çağdaş kazı yöntemlerinin, arazi belgelemelerini ülkemizde ilk kez uygulayan Ufuk Esin oldu. Geleneksel yöntemlerle yapılan kazılar tanımlı bir yapıyı ortaya çıkartmak için duvar takip edilerek yapılırken, günümüzde Coğrafi Enformasyon Sistemi olarak gelişen, koordinatlara bağlı kazı ve belgeleme yönteminin ülkemizde ilk uygulandığı yer, Ufuk Esin'in Keban bölgesindeki 1968 yılı Tepecik kazısı oldu.

Bu bağlamda günümüzde artık yerleşmiş olan "Türkçe kazı terminolojisi" de 1968 yılında Tepecik ekibinin ürettiği sözcüklerden oluşmaktadır. Tepecik kazısı çağdaş yöntemleri ülkemize getirmenin ötesinde bir kazı okulu, gerçek anlamıyla bir "ekol" oldu. Çağdaş kazı yöntemleri, bilimsel etik, çalışmada bireyselliğin yerine ekip anlayışı ve elemanların eğitimi açısından da büyük önem taşıması, Tepecik kazısının kazançlarıdır. Tepecik kazılarında oluşan bu gelenek, hâlen Prehistorya Anabilim Dalı'nda bütün projelerin temel ilkesidir.

Yetiştirdiği öğrenciler ve ekip üyeleri olarak Ufuk Esin'in boşluğunu doldurmak ve ileri götürmek hepimiz için bir sorumluluktur.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.