İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kemeraltı’da Tarihi Anafartalar Caddesi üzerinde bulunan yapıların cephelerini yenileme çalışmasının ilk etabını tamamlayıp, bina cephelerinde bulunan klima ünitelerini kaldırıldı. İlk günlerde, belediyenin gücü vilayet binasının cephesini kapatan klimaları kaldırmaya yetecek mi diye sormuştum. Düşündüğüm gibi oldu Hükümet binasının mimarisini bozan çirkin klima üniteleri kaldırılmadı, Üstelik bu çalışmaların yüzde altmışı vilayet bütçesinden karşılandı. Ben Kemeraltı’nda esnaf olsaydım bu çifte standarda kazan kaldırıp, önce siz Hükümet Konağının cephesinde duran klimaları kaldırın diye direnirdim...

İzmir’de yüzlerce değil binlerce ruhsatsız iş yeri var. İstanbul örneğinde olduğu gibi onlarca insanın ölümüyle sonuçlanan kazalarda fatura hemen belediye başkanlarına çıkarılıyor. Eskiden bırakın ruhsatsız çalışmayı, pazar günü çalışma izni olmayan ayakkabı tamircisi bile evinin altındaki dükkânını açamazdı. Kurumların çoğu kendileri için yapılan eleştirileri görmemezlikten geliyor... Geçen gün, birçok başkanla çalışmış tecrübeli belediyeci “Personelin sevmediği bir başkan asla başarılı olamaz” dedi. Sosyal demokrat belediye başkanlarının belediye çalışanlarının tamamını sosyal demokrat sanmaları büyük bir yanılgı...

Son yıllarda, belediyelerin en yüksek heykeli ben yapacağım yarışına girmelerine ne demeli. Karşıyaka belediyesi aldığı onca eleştiriye rağmen yüksek, yüksek tepelere anıt heykel dikmenin peşine düştü... En yüksek Mevlana heykeli İzmir’de... Şimdi de Büyükşehir Belediyesi anıt çeşmeler yapılması için yerli yabancı sanatçıları göreve çağırıyor. Eski İzmir sokaklarında bulunan çeşmelerin kurtarılması için az kapı çalmadım. Sahipsiz çeşmelerin içler acısı durumu ortadayken anıt çeşmelere öncelik verilmesini yadırgıyorum. Bürokrat, danışman vs abiler “Taslı Çeşmeyi” nereden bilecekler... AB fonlarından aldıkları paralarla gariban Romanları sahneye çıkarıp ağızlarına bir parmak bal çalmayı, İzmir Sanat’ın içini boşaltmayı güzel beceriyorlar... Eleştirilere yanıt vermeye gelince tık yok. Sadece kaptanın değil, gemiyi deryada yüzdürmek için bütün mürettebatın işini iyi yapması gerekiyor...

Geçen hafta yazdığım “Yolma beni belediye” başlıklı yazıma okuyuculardan yanıtlar geldi. Orman Mühendisi Murat Koparan’ın mektubunu, özetliyorum.

Merhabalar, doğma büyüme Karşıyakalıyım ve bu bizim için hep bir övünç kaynağı olmuştur. Ancak günlük hayatımızda birebir etkili olan belediye hizmetlerinden inanın hiç memnun değilim. Modern şehirlerde ana giriş yol güzergâhları çok önemlidir, şehir girişleri bir nevi ön bilgi niteliğindedir. Peki, İzmir şehir girişleri nasıldır, bozuk ve trafiği azaltmaya dönük ciddi kavşak çalışmalarının olmadığı, çevresi gecekondu yığınlarıyla çevrilmiş, çirkin bir vaziyette... Şehir siluetimiz, böyle mi olmalıydı... Modernliğiyle övündüğümüz Karşıyaka’mın, doğduğum yerin Gümüşpala’sını, Bayraklı Çay Mahallesi’ni hatırlatmama gerek var mı bilemiyorum, yani anlayacağınız İzmir’im bu belediyeciliği hiç mi hiç hak etmiyor... Bir Karşıyakalı olarak sizden ricam, bu eksik ve kötü icraatları köşenizde dile getirmeniz ve yetki sahiplerini ciddi bir biçimde uyarmanız, İzmir’ime bunlar hiç yakışmıyor, çünkü başka İzmir yok.

G.Ercola 1922 yılında İzmir yanarken bulunduğu gemiden İzmir’e bakıp, “İzmir Ege’nin incisi, doğu halısının üstüne özenmiş bir kraliçe” diye tarihe not düşmüş. Bu satırlarda yaptığım eleştiriler Ege’nin incisi İzmir’in değerlerini korumak içindir. Eleştirileri ham etmek değil, hazmetmek gerekiyor.

Murat Koparan doğruyu söylüyor başka İzmir yok.