Haberler

"Eşitlikçi Kent"

Tarih: 15 Şubat 2008 Yazan: Özlem Bahadır Kebabcı
1 Şubat 2008 tarihinde, 4 ülkeden 7 üniversite, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Beyoğlu Belediyesi yetkililerinin katılımıyla, İstanbul Metropolitan Planlama (İMP) Konferans Salonunda, “Eşitlikçi Kent” temalı bir toplantı gerçekleştirildi. Avrupa Birliği Erasmus Projeleri kapsamında, 3 yıldır gerçekleştirilmekte olan yüksek lisans çalışmasının bu seneki konusu, “Kentsel Dönüşüm” olarak belirlendi, proje alanı olaraksa dönüşüm sürecinde olan Kasımpaşa - Dolapdere - Piyalepaşa Bomonti bölgesi seçildi. Öğrencilerden, bölgedeki mevcut durumu analiz etmeleri ve saptadıkları sorunlara yönelik -kentin bütününe olan etkisini de göz önünde bulundurarak- projeler geliştirmeleri beklendi.

Türkiye’den Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ), İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), Fransa’dan Grenoble Ulusal Yüksek Mimarlık Okulu ve Nancy Ulusal Yüksek Mimarlık Okulu, Portekiz’den Porto Üniversitesi, Yunanistan’dan Selanik Aristoteles Üniversitesi’nin katılımıyla gerçekleşen proje kapsamında yaklaşık 60 adet proje üretildi. Okullar kendi bünyelerinde atölyelerde çalıştı, ancak ortak jüriler ve uluslararası atölye çalışmalarıyla, birlikte değerlendirme ve tartışma imkanı oluşturuldu. Dönem sonundaysa tüm okulların biraraya gelmesi ve öğrencilerin projelerini ilgili yerel yönetim yetkililerine sunması hedeflendi.

Bu amaçla gerçekleştirilen toplantıda, projeler Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Hüseyin Kaptan ve belediye yetkililerine sunuldu ve sunuşun ardından Grenoble Ulusal Yüksek Mimarlık Okulu’ndan Prof.Dr. Ayşegül Cankat, Grenoble kent yetkililerinden Pierre Kermen ve İMP yetkililerinden Murat Diren konuya farklı açılımlar sunan konuşmalar yaptı.

Prof.Dr. Ayşegül Cankat konuşmasında kent dışı yerleşimlerin yaygınlaşması ve beraberinde kentte yaşanan kopukluklara dikkat çekti. Ardından söz alan Pierre Kermen, sürdürülebilir kentin nasıl olması gerektiğine dair -istatistik verilerden hareketle- bir konuşma yaptı. İMP yetkililerinden Murat Diren’in İstanbul’un gelişiminden ve gerçekleştirilmesi planlanan projelerden söz ettiği konuşmasının ardından yapılan yuvarlak masa toplantısıyla etkinlik tamamlandı.

Daha Önce Yapılmış Çalışmalar
Proje sorumlularından Doç.Dr. Derin Öncel’e, önceki senelerde nerede ve hangi konuda çalışıldığını sorduk. İlk 2 sene öğrenciler 2 gruba ayrılmış. Bir grup, Fransa’da Strasbourg kenti özerk Liman işletmesinin kente bıraktığı eski endüstriyel alanlar üzerinde çalışırken, diğer grup İstanbul’da Galata bölgesinde çalışmış. İkinci sene konu -bu sene de olduğu gibi- “Dönüşüm ve Sürdürülebilir Kent” olarak belirlenmiş. Bu sefer, çalışma alanı Fransa, Grenoble kentinde konut bloklarını, eski kış olimpiyatları köyünü ve endüstriyel alanları içeren, sosyal problemlerin bulunduğu bir alan haline gelmiş güney bölgesi olarak belirlenmiş. Gene aynı çalışma prensibiyle, bir diğer grup, paralel özellikleri sebebiyle Topkapı bölgesinde çalışmış. Her iki çalışmanın sonunda projeler bu sene olduğu gibi ilgili kişi/kurumlara ve yerel yönetim yetkililerine sunulmuş.

Çalışma Alanı ve Projeyle Hedeflenenler
Çalışma alanı olarak seçilen Dolapdere – Kasımpaşa – Piyalepaşa Bomonti bölgesi, gerek tarihsel geçmişi, gerekse kent içindeki merkezi konumu sebebiyle son derece önemli.

Aynı zamanda, fiziksel ve sosyal değişimin yaşandığı, yakın çevresi ve kentle ilişkileri sorunlu bir bölge. Bölgeden geçmesi planlanan MIA hattı ise bölgeyi pek çok açıdan etkiliyor. Haliç Kıyısında, Beyoğlu Etekleri olarak tariflenen bölgede bulunan tersanelerin bir kısmının taşınmasının ve alanın kamu kullanımına açılmasının planlanması da bölgenin mevcut durumunu etkileyecek bir diğer önemli etken.

Bölgenin çok kültürlü yapısı ve gruplar arasında iletişim ve birliktelik oluşumuna elverişsiz ortam sebebiyle gruplar arasında zaman zaman gerilimler yaşandığı biliniyor. Bu durumu önleme yolunda atılmış en etkili adımlardan biri de bölgede İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi ile Ulaşılabilir Yaşam Derneği’nin AB ve Dünya Bankası ortaklığıyla hayata geçirilmiş Tarlabaşı Toplum Merkezi olmuş. “Tarlabaşı Toplum Merkezi”, toplumsal rehabilitasyon ve gruplar arasında yakınlaşma sağlamak üzere kurulmuş. Ancak bölgenin bu anlamdaki tek yapısı, maddi sıkıntılardan dolayı -ne yazık ki- bugünlerde kapanma noktasına gelmiş.

Fiziksel ve sosyal anlamda çöküntü yaşandığı söylenen bölgenin bir müdahele gerektirdiği açık. Bu proje çalışmasıyla, rant odaklı projelerin de gerçekleştirilmekte olduğunu bildiğimiz bölgede, en doğru, en etkili ve en “eşitlikçi” müdahelenin ne olduğunun ve nasıl gerçekleşebileceğinin belirlenmesi hedeflenmiş. Ancak kentin belirlenemeyen veya öngörülemeyen bir çok süprize açık olan bir olgu olmasından hareketle proje sorumlularınca öğrencilere, hedeflenen iyileştirme ve dönüşümün kısa süreçlerde ve tam da planlandığı şekilde gerçekleşmesinin pek de mümkün olmadığı ve bu sebeple projelerde esnek yaklaşımların benimsenmesi gerektiği ifade edilmiş.

Sunulan Projeler

Program sorumlularından Prof.Dr. Ayşegül Cankat’ın açılış konuşmasında belirttiği gibi, öncelikle bölgede var olan potansiyellerin ortaya çıkarılması, sonra varolabileceklerin planlanması proje çalışma yöntemi olarak belirlenmiş. Cankat ayrıca projelere bitmiş kentsel ve mimari ürün olarak bakılmaması gerektiğine dikkat çekerek, süreçte gelinen noktanın sergilenmekte olduğunu belirtti.

Sunulan projelerin çoğunda, Haliç silüetinin etkileyiciliğine ve önemine vurgu yapılmış, Haliç ve kent silüetinin bölgenin üst kotlarından seyredilebilmesi için öneriler geliştirilmiş. Genel olarak belirli bir azınlığın kullanımına değil, çoğunluğun kullanımına yönelik çok fonksiyonlu, karma kullanımlı yapılar önerilmiş. Eğitim yapıları, kültür yapıları, tiyatrolar, halk evi vb. işlevler projelerde kamu kullanımına ağırlık veren öneriler olarak sıklıkla önerilmiş. Bölge halkının alışkanlıkları, ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, kendi kültürlerini yaşayabilmelerine imkan tanıyan yapılaşmalar önerilmiş. Bu doğrultuda, bölge için alışveriş merkezi vb. yapılaşmalar yerine, çatısının da park alanı olarak kullanılabildiği, “Kapalıçarşı” benzeri Pazar yerleri, alışveriş ortamları önerilmiş. Pek çok projede, bölgenin açık alana, yeşil alana olan ihtiyacı vurgulanmış, kimi projelerde Piyale Paşa Bulvarı sınırında büyük bir Kent Parkı önerilmiş. Bu yolla sadece bölgeye bir yeşil alan kazandırılmasından çok, hedeflenen sosyal bütünleşme için bölge ve kent sakinlerine uygun bir fiziksel ortam kazandırılmasının hedeflendiği belirtilmiş.

Aristoteles, Kent’in, farklı kültürler, gruplar, farklılıklar üzerine kurulduğunu, farklılıkların olmaması halinde o yapıya “Kent” denemeyeceğini söylemiş (Politika). Bu doğrultuda, bölgedeki farklılıkların korunması, ancak bir uzlaşma ve entegrasyon zemini oluşturulması, çoğu öğrenci grubu tarafından öncelikli hedef olarak belirlenmiş.

Kimi projelerde kent için sürdürülebilirlik kriterleri belirlenmiş ve kent, bu kriterler üzerinden değerlendirilmiş. Bu kriterlerin başında yer alan yerel katılımın teşvik edilmesinin gerekliliği, çoğu projede dile getirilmiş. Bu doğrultuda, kimi projelerde bölge esnafının da önerilen projelere entegrasyonu sağlanmaya çalışılmış. Kimi gruplarca, bölgeyi diğer alanlardan farklı kılan, kimliğini belirleyen özelliklerin korunması ve geliştirilmesinin yolları aranmış. Bu doğrultuda, örneğin “Balık Pazarı”nın otantikliğine işaret edilmiş ve korunmasının gerekliliği üzerinde durulmuş.

Ayrıca “Sürdürülebilir Kent” kriterlerinden biri de “Ekolojik Duyarlılık” olarak belirlenmiş. Bu doğrultuda, kimi projelerde, denizde yer alması planlanan “Atık Su Arıtım Yapısı” vb. öneriler de hedeflenen duyarlılığın bir göstergesi olarak projelerde yer almış.

Grenoble Ulusal Yüksek Mimarlık Okulu öğrencileri, projelendirilen kent parçasını bölgesel ve yerel ölçeklerde irdeleyen, sorgulayan ve çeşitli noktalara getirilen çözümlerle bütünsel bir işlem başlatmanın yollarını sergilediler. Porto Üniversitesi ve Selanik Aristoteles Üniversitesi öğrencileri de inceledikleri bölgenin tarihsel geçmişine duyarlı ve geçmişi bugünle bütünleştirmeye yönelik çalışmalarını sergilediler. İstanbul’dan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nce hazırlanmış projelerde de bölgede halen yaşanmakta olan rant gerçeğine karşı eşitlikçi bir kent alanının nasıl oluşturulabileceğine dair öneriler dikkat çekti. Öğrencilerin bölgeye, kentin bütününe olan etkisini göz önüne alarak yaklaştığı projelerde, burada yaşanan toplumsal sorunlar çözülmeden, sadece binaların restore edilmesinin ya da gerçekte büyük şirketlerin bölgede yapmayı planladığı gibi alışveriş merkezi vb. yapılaşmalar yoluyla sorunların çözülemeyeceğine dikkat çekildi.

Özellikle İstanbul dışındaki üniversitelerden öğrencilerin hazırladıkları projelerde, kente dair dışarıdan bakan biri olarak yaptıkları saptamalar ve İstanbul’a dair izlenimleri dikkat çekti. Fransa Nancy Ulusal Yüksek Mimarlık Okulu öğrencileri kentteki çeşitlilik ve çok kültürlülük üzerinde durmuş ve İstanbul’u “Bin Yüzlü Şehir” ifadesiyle tanımlamışlar. “Tetrİstanbul” adını verdikleri projelerinde, kente dair en büyük sorunun bu birbirinden farklı özellikteki bölgeler arasındaki kopukluk olduğunu, parçaların aralarındaki kopukluğun giderilebilmesi halinde bir süreklilik sağlanacağını ve sürdürülebilir kente ulaşılabileceğini, parçaların bütünleşmesi yoluyla oynanan bir oyun olan Tetris aracılığıyla ifade ettiler.

Öğrenciler, “İstanbul için Nasıl Bir Gelecek İstiyoruz” sorusunu hepimizin kendine sorması gerektiğini ve bu sorunun yanıtını ertelemeyeceğimizi, çünkü geleceğin bugün oluşturulduğunu söyleyerek sözlerini noktaladı. Öğrenci grubunun yerinde sorusu, sadece orada bulunan profesyonellerin değil İstanbul’da yaşayan herkesin nasıl bir İstanbul istediğini, yarınlara nasıl bir İstanbul bırakmak istediğini kendisine sorması ve seçimlerini bu doğrultuda yapması gerektiğini ve bunun önemini bir kez daha hatırlattı.

Sonuç Olarak
Farklı kültür ve farklı görüşlerin ortak bir platformda buluştuğu etkinlik aracılığıyla gündemdeki “Dönüşüm” sorunsalına dair yeni açılımlar getirildi. Sunulan projeler aracılığıyla, sadece bölgeyi değil tüm kenti etkileyen dönüşüm projelerinin çok yönlü ve disiplinlerarası bir çalışma gerektirdiği ve kullanıcılarının katılımıyla şekillendirilmesinin önemi bir kez daha vurgulandı. Bu doğrultuda, dönüşüm kapsamında uygulanacak projelerin “herkese açık yarışmalar” yoluyla belirlenmesi isteği öğrenciler tarafından yetkililere iletildi.

Etkinliğin gerçekleşmesinde büyük katkıları olan İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ve Beyoğlu Belediyesi yetkililerinin bu isteğe duyarlı olacağını umuyor, projeye sağladıkları destek ve katılımın gelişerek devam etmesini diliyorum.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.