Orman Bakanı Osman Pepe döneminde başlayan ve “Beykoz ormanları” oradaki projeler tarafından yok edildi algılaması eşliğinde günlerce devam eden kavgayı hatırlıyor musunuz? Beykoz bölgesine son dönemde gittiyseniz ve son “talanı” gördüyseniz, eminim sizin de aklınıza aynı sor gelmiştir; bu kavga neyi gölgelemek içindi? Kamuoyu bu tartışma ile meşgul olurken acaba gözden neleri kaçırdı?

Sevgili dostlar, Beykoz konaklarına giden yol üstünden devam ederken, bırakın “eski projeleri” tartışmayı “yeşil namına bir şey” kalmaması uğrunda “çok önemli” gelişmeler olduğunu görebilirsiniz. Bu noktada son “gördüklerimden” geriye doğru “halkın değerlerinin korunması ilkesinden yola çıkarak” bazı sorular sormak istiyorum.

- O kadar tartışma oldu, sanki şaka gibi “yolun kenarına kadar taşan hemen Beykoz Konakları’na bitişik” yeni bir proje başlamış ve neredeyse bitiyor? Araştırma yaptım tam karşıdaki ormana da inşaat başlıyormuş.

- Beykoz’da sizce yüzde 6’yı geçmiş tek proje o dönemde çok tartışılan “Acar-İstanbul” mu?

- Aynı bölgede bulunan, yüzyıllık orman içine yapıldığı ve yüzde 6’nın çok üstünde olduğu “gözle dahi belli olan” Beykoz Konakları projesinde sorun yok mu?

- Bu projelere giderken hemen sağ tarafta görülen ormanlık alanda “yeni bir inşaat” başladığını göremiyor musunuz? Oradaki ormanlık alan da imara mı açıldı?

- Beykoz’un ormanlık alanlarına kolay ulaşılmasını sağlayan viyadük ve tünelleri kim, hangi akla hizmet ile yaptı?

- Beykoz’da bulunan viyadük üzerinden geçin, tünellerden sola dönün biraz ileride “inanılmaz paralara mal olduğu” bakarak dahi kolaylıkla anlaşılabilecek bir yol yapıldığını görebilirsiniz. Bu yol yapılırken ağaçlar kesildi. Neden yapıldığını anlamanız için yoldan yukarı çıkın... “İnanılmaz manzarası olan” bir gecekondu bölgesine ulaşacaksınız... Acaba o bölgede hangi firma inşaat yapacak?

Sevgili dostlar, soruları daha da uzatabilirim ama anlayanlara mesaj olması açısından şimdilik “yeter” diyor ve bir tespit ile bitirmek istiyorum; son 26 yıldır bu işlere ‘dur demesi gerekip, dur demeyen’ herkes suçlu. Olaylar tam bir Güney Amerika ülkesi gibi gelişiyor. Eski başbakanlar, eski başbakan yardımcıları, bakanlar, milletvekilleri hatta maalesef basın mensupları, ormanlar içinde yapılan sitede hep birlikte oturuyorlar ve oturdukları yerden, sanki masummuş gibi, her konuda “ahkâm” kesiyorlar... Sezen Aksu’nun dediği gibi; “masum değiliz, hiçbirimiz”...

Sevgili dostlar, bu noktada halka saygı göstermenin bir başka unsuru olan “Pazar günleri inşaat yapılamaz” kavramına geçmek ve konu hakkında bana belgeler ile ulaşan şikâyetlerden yola çıkarak şunu belirtmek istiyorum; her şey rant değildir. Rant yaratma uğruna vatandaşın hakları gasp edilemez.

Sonuç 1: Düzgün bir emlak sektörümüz olması için bu ayrıntılara çok dikkat etmeli ve “rant” uğruna her şeyin yapılmasına, hakların ihlal edilmesine asla izin vermemeliyiz... Doğru fiyatlanan bir emlak sektörünün ilk şartı; insana saygıdır...

Sonuç 2: Tatil günleri inşaat yasağıyla ilgili yapılan şikâyetlere karşılık, bizzat en yetkili otoritenin yazısı olmasına rağmen gelişme olmaması ilginç! İstanbul’da birçok inşaat yapan ve hakkında şikâyet olan firmaların hatasını düzelteceğini ve bölge halkının gönlünü kazanacağını ummak istiyorum... Bu arada işlem yapmayan yetkililere de bir soru; bana gönderilen altında sizin de adınızın olduğu yazılara rağmen “bu çalışma şekli” nasıl devam ediyor?

Sonuç 3: Şimdilik sadece “kavramı” ele alıyorum. Konu hakkında irili ufaklı birçok şirkete ait şantiye ile ilgili özellikle Kadıköy ve Etiler bölgesinden birçok şikâyet var. Şimdilik gündeme getirmiyorum fakat belgeleri tamamlandıkça, şikâyet devam ediyorsa; detayları aktaracağım.