İş yerindeki sandalyenizde, yatağınızdan daha fazla zaman geçiriyor olabileceğiniz aklınıza gelmiş miydi? Ofis mobilyası etiketiyle maruf tasarımların aşina ismi Nurus'un 'Me too' adlı elemanı sürekli ödül topluyor. Ekipten Senem Öcel, sırlarını ifşa etti.
Günlerden cumartesi. Evinizde, rahat koltuğunuzda oturuyor, çayınızı yudumlayarak gazetenizi okuyorsunuz. Eğer bu cümle sizi anlatıyorsa, siz de haftayı cumartesiyi bekleyerek geçiren milyonlarca insandan birisiniz. Ofiste çalışan bir insanın günde en az sekiz saati, yani hayatının üçte biri, bilgisayar karşısında, sandalyelerde geçiyor. İşin bir sağlık kısmı var, bir de tasarım... Nurus, bu alanda çalışan firmalardan biri. Kökleri 1927 yılına dayanan şirket, özellikle son 20 yılda Türkiye'de endüstriyel tasarım dendiğinde akla ilk gelenlerden oluyor.
Son 10 yıldır başarılarını uluslararası ödüllerle de taçlandırmaya başladılar. En son aldıkları da 'Me too' isimli ofis koltuğuna ait. Bu 'Me too'nun ikinci ödülü, üçüncüsü de yolda...
Bir ofis sandalyesinin sırrı ne olabilir? Sormak üzere Nurus'un Levent'teki şık binasındayız. İçeri girdiğimizde bizi dikdörtgen saatler, girintili çıkıntılı banklar ve buna benzer yüzlerce nesneyle dolu bir galeri karşılıyor. Burası Nurus'un 'showroom'u. Üst katlardaysa satış ve pazarlama departmanları yer alıyor. Üretim ise başka bir yerde yapılıyor. Etrafa bakınarak geçirdiğimiz birkaç dakikadan sonra Pazarlama Müdürü Senem Öcel bizi karşılıyor...
'Me too' isimli koltuğunuzun ilk bakışta piyasada benzerleri varmış gibi duruyor. Bu ödülleri ona getiren incelikler neler?
Bu gibi ödüllerde sadece görsellik ve dış görünüş çok da fazla bir şey ifade etmiyor. Yapılan tasarımların, ürünlerin, çevreye duyarlı olması, insan sağlığına uygun olması gibi şartlar öne çıkıyor. 'Me too' bütün bu özellikleri bir arada taşıyan bir ürün olduğu için bu ödülleri kazandı galiba. Ofiste çalışan herkes çok uzun saatleri bir sandalyede geçiriyor ve bu da haliyle sağlığımızı etkiliyor: Bel ağrıları, kol ve eklem ağrıları... Bir ofis sandalyesinin de, insan vücuduna uyumlu olarak bu ağrıları en aza indirecek şekilde tasarlanmış olması gerekiyor. 'Me too'ya baktığınız zaman vücuda tam uyum sağlayan, iyi tasarlanmış bir mekanizma var. Arada bir arkaya doğru yatıp dinlenmek için başlık, bel desteği var; arkaya doğru esneyebiliyor. Bunların haricinde de en önemli ayırt edici özelliği kişiselleştirebilme. Oturma, çalışma ve dinlenme olarak üç temel pozisyon var. Ayrıca, örneğin oturma derinliği, yani oturağın arka desteğe göre yeri ayarlanabiliyor, böylece beli kavrıyor. Mouse tutanların kolu havada kalmasın diye dirseklikler yukarı- aşağı ayarlanabiliyor. Bu da koldaki eklem ağrılarını azaltıyor ve her boydan insan kullanabiliyor. Kollar yanlara genişleyebiliyor. Ve en önemlisi -Avrupa'da standart olmuş bir özellik- çalışırken sizi öne itiyor. Yani siz sandalyeye değil, sandalye size uyuyor. Dünyada bunlar önceden var ama Türkiye'de arz ve talep bu yönde olmadığı için iş kanununda böyle bir şey yok. Aslında çalışanın sağlığını korumak için AB standartlarıyla bizim iş kanununa da girecek kriterler bunlar.
'Me too'nun aldığı IF 2008 ve Red Dot 2008 ödülleri neden önemli?
Endüstriyel tasarım ödülleri 50 yıldır veriliyor. Örneğin bu yıl IF ödülünü en çok alan firma Apple. iPod ve LCD monitörleriyle beş ödül aldı. Bizim de üçüncü IF ödülümüz. 2001 ve 2004 yıllarında da almıştık. Toplam 2 bin 771 ürün yarışmış, 800 kadar ödül veriliyor. Endüstriyel tasarım hakkında aklınıza gelebilecek her konuda ödül veriliyor. Bunlar dünyada tasarımın gelişmesinde rol oynayan ödüller. Tasarım markalarının hepsi bu uluslararası yarışmalara başvurur. Böylece kalitelerini hem dünyaya, hem de kendilerini takip eden diğer rakip markalara ispat etmiş olurlar. Bu ödüllerin ikisini birden alan çok az firma var. Türkiye'de ise ilk defa oluyor. Şirketlere verilen bir ödül var, 'Avrupa Tasarım Yönetimi Ödülü'; onu da almak en büyük başarımız...
Tasarım ekibiniz nasıl çalışıyor?
'Marketing' odaklı çalışıyoruz. Dünyadaki gelişmeleri takip ederek, 'Hangi pazarların nasıl ürünlere ihtiyacı var?' gibi araştırmalar yapan bir ekibimiz var. Buralardan gelen geridönümle tasarım yapıyoruz.
'Me too' ismi nereden geliyor?
Kişiselleştirilebilen bir ürün olduğu için, 'Ben de istiyorum' anlamında seçtik.
'Me too'nun üzerinde kaç saat oturulabilir? Rekor kimde bu konuda?
(Gülüyor) Bunu ölçmek tabii mümkün değil. Dayanıklılık ve güvenlik testlerinden geçiyor. Öne eğilirken denge, arkaya eğilirken elinizin yanlara sıkışmaması, gene arkaya eğilirken denge. Böyle onlarca test yapılıyor, ama dediğinizi yapmadık.
'Home-office' trendinin yükselmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ofislerde konfor olmaması, yaşamsal olarak ihtiyaçların karşılanmamasından olabilir. Tam tersine düşünürsek, evdeki konforu, zevk aldığınız şeyleri, o yaşamsal kriterleri ofise taşımak gibi bir vizyonumuz var. Daha zevkli, daha üretken çalışılabilir yerler haline getirmek, evdeki rahatlığı ofise taşımak, bu tür ürünlerle, sağlığı düşünerek tasarımlar yapmak istiyoruz.
Google, Facebook gibi yeni nesil teknoloji şirketlerinin ofisleri eğlence parkı gibi...
Biz buna 'motivasyon tasarımı' diyoruz. Yaklaşık altı yıldır kullandığımız bir terim. Motivasyonun çok önemli olduğunu ilk farkeden markalardan biriyiz. Dolayısıyla sosyalleşme alanları ve motivasyonu artırıcı mobilyalar yaratmaya çalışıyoruz. İnsanları işe motive eden çalışma ortamları yaratıyoruz.