Haberler

Pamuk eller 'tarihe' lütfen

Tarih: 7 Nisan 2008 Kaynak: Akşam Yazan: Nizamettin Özmen
Sayfamızın adı 'Kent Masalları' ya, bugün adına en yakışan yazı yer alacak burada. Antalya Kent Müzesi'nde görevli kardeşimiz Serhat Şimşek aradı. 'Sayfanda bizim masalımızı da görmek istiyoruz' dedi. Burada 'biz' Antalya oluyordu ve masalcı da bu 'biz'in içindeydi...

Geçtiğimiz günlerde müzenin oluşabilmesi için daha fazla katılıma gerek olduğunu yazmıştık bu sayfada. Bu davet katılımın bir şekliydi ve söyleşi sırasında Prof. Orhan Silier'in 'Basın da sık sık yazıp konuya vurgu yaparak toplum bilinci oluşması için baskı yapmalı' cümlesi de bu görüşü pekiştirdi zaten.

Prof. Orhan Silier ile mesai saati dışında buluşuyoruz. Kent Müzesi'nden önce Antalya tarihi konusuna giriyoruz. Geçtiğimiz günlerde kendisinin basına yansıyan açıklamaları vardı. 'Antalya tarihi SEKA'ya gitti' diye. Konuya da göbekten başlayacağız. Yani 'SEKA' mevzuu ile.

Efendim kendinizi bir tarihin oluşmasına adamışsanız elinizdeki tüm verileri değerlendirmek zorundasınız. 'Siz antik kentlerdeki tüm bilgilerin bire bir olduğunu mu sanırsınız. Yoksa Grek Mitolojisi sizin için resmi tarih mi?

Bir kurum'a gidiyorsunuz ve yakın tarihle ilgili bir belge istiyorsunuz. Yok. Elinize tutuşturulan en net belge; 1982 yılında ülkemiz asker tarafından yönetilirken yayınlanan bir genelge.

Evet elimizde bu belge de yok ama Orhan Hoca'nın söyledikleri aynen şu: 'Hükümet, kamu kurumlarına bir yazı gönderiyor. 1 hafta veya 10 gün gibi bir süre içinde arşivin taranmasını ve 10 yıldan daha eski, değer taşımayan belgelerin SEKA'ya gönderilmesini istiyor. Araştırmalarımızda hep bu dönemde takılıyoruz.'

Hükümetin işi sıkı tuttuğu dönemde, tarihinde hiç ciddi arşivcisi olmamış Türkiye'de bu kadar kısa sürede arşiv taranacak, ayrıştırılacak. İşlem tamamlanacak.

Mantık buysa gerçekten 'Yandı gülüm keten helva' durumu.

Valilik Konunun Bilincinde

Antalya kent belleğinin oluşması için yapılacak çalışmalarda kamu kurumlarının da katkı koyması gerekiyor. Valilik konunun bilincinde. Yaklaşık 6 ay önce bir yazı yazmış valimiz kurumlara ve bu konuda ellerinde bulunan belgeleri Kent Müzesi'ne teslim etmelerini istemiş. 'Ne geldi?' diye sorduk Orhan Hoca'ya..

Henüz kayda değer bir belge gelmemiş. Ama hoca diyor ki 'Bu normal. Çünkü hiçbir kurumda bu konuda çalışacak kalifiye personel yok.' Yani 'arşivci' yok efendim.

Belediye basın bürolarını düşünüyoruz, kendimizi düşünüyoruz. Günlük gazetelerde çalıştığımız kurum ve başındaki kişiyi ilgilendirecek satır arasında bir cümle var mı diye okumaya kalkışsak tüm gazeteleri okumaya gün yetmez.

Hoca bur'da diyor ki; 'Başarı için kaynak, personel, organizasyon şart. Bunlar olmazsa olmaz.' Kent Müzesi'nin 45-50 milyonluk bir bütçe ile yola çıktığını öğreniyoruz ve Menderes Başkan'ın bu noktada oldukça zorlandığını öğreniyoruz.

Kent Müzesi'nden 'Kent Belleği Oluşumu'ndan Antalya tarihine dönmek istiyoruz. Antalya tarihinin 3 ayrı kırılma veya 'göçüp gitme' dönemi varmış. Bunlardan ilki 1820'li yıllarda aydın çevrenin yönetime başkaldırması, ardından idamlar ve sürgünlerle bu aydınların ellerindeki belgelerin kaybolması ki İbradı bu konuda önemli. Daha sonra yani 1900 yıllarında Antalya'da 7 bin civarında elit aile var. Bunlar okuyan, yazan, fotoğraf çeken, belge biriktiren aileler. Kimi Rum, kimi Yahudi, Laventen. Mübadale döneminde anlıyoruz ki göçüp giden sadece 'insan' değilmiş. Ellerindeki dönemin yazılı ve görsel belgelerini de götürmüşler giderken. (Kalan Müzik tarafından yapılan 'Rebetiko' adlı albümü dinlerseniz 'makber'i 'kasap havası'nı hatta 'gelin Ayşem'i de duyarsınız Urum Elleri'nden.)

Bir de 50'li yılların göçü var. Bu da 'bizimkiler' efendim. Orhan Hoca anlattı ama biz de eklemek istiyoruz haddimiz olmayarak.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.