İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve bir heyetle Brüksel’deyiz... İstanbul Merkezi-Brüksel açılışına Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn’in de katılacağı törende yaşananları ayrıca yazacağım...

2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilmesinin ardından İstanbul’un Avrupa Birliği kurum ve kuruluşları ile iletişimini ve kamuoyu ile diyaloğunu sağlamak üzere oluşturulan kültür platformu çerçevesinde iki yıl boyunca Avrupalılara İstanbul’u tüm yönleriyle tanıtma fırsatını dilerim yakalamış oluruz...

‘Bir yıldızın kayışı gibi kaybolmak üzere’ iken İstanbul’a sahip çıkarken aslında ülkeye büyük katkılar sağlayacağına inandığım bu proje ışığında dünyaya bir kez daha kendimizi anlatma şansını yakalayacağız...

Ölen Bir Kültür Üzerine İncelemeler adlı eserinde “Ruhsal ve maddesel uygarlığımızın tüm dallarında aynı kritik dönüm noktasına gelmiş bulunuyoruz” diyen Chistopher Caudwell’in işaret ettiği “Bu krizin ruhu, yalnızca günlük olaylarda değil kişisel ve toplumsal hayatta temel değerlere karşı takılan genel tavırda da kendini gösteriyor” sözleri ne kadar da bugün gelinen noktayı anlatıyor...

Ölen kültürler üzerine incelemeler yapmak yerine, öldürülen kültürler üzerine incelemeler yapıp kamuoyuna sunmak daha büyük bir meseledir... Bu yüzden 2010 tarihi yalnız İstanbul için değil ülke için ise önemli bir fırsat kapısı...