Haberler

55 bin metrekarelik 'lüks hafıza kaybı'

Tarih: 28 Nisan 2008 Kaynak: Sabah Yazan: Evrim Altuğ
Osmanlı saray bürokratlarının ilk 'rezidans'ı Akaretler'in tarihi, 15 yıl önce açılan 'Anı / Bellek: 50 Numara' sergisinde özetlenmişti. Sergiyi düzenleyen küratör Vasıf Kortun, gelinen durumun yıllar öncesine dayanan bir özelleştirme süreci ve kaçınılmaz bir değişimin uzantısı olduğunu söylüyor.

Beşiktaş Akaretler Sıraevleri, işadamı Serdar Bilgili'nin 75 milyon dolarlık restorasyonundan 15 yıl kadar önce, kendi duruşu ve tarihini, kültür ve sanatın diliyle sorgulamıştı. Osmanlı bürokrasisinin ilk 'rezidans'ı denilebilecek bu yapı silsilesi, Net Holding tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden 49 yıllığına 'Yap-İşlet-Devret' modeliyle 1991 yılında kiralanmış ve yapının restorasyonuna 12 yıl önce başlanmıştı. İronik biçimde, ülkede yeni yeni anlam ve mekân kazanan güncel sanat olgusunun da kendi tarihini yazdığı o günlerde, Spor Caddesi No.50'de, Akaretler'in o 'viran' halinde, 'Anı / Bellek: 50 Numara' isimli bir sergi açıldı. Sergiye adını veren '50 Numara', o dönemde (ve neredeyse 100 yılı aşkın bir süre) binanın gerçek yapı sıra numarasıydı. Ancak orası, bugün 50 değil ama 22 numara. İşte, İstanbul Beşiktaş'taki Spor ve Şair Nedim caddelerinin kesiştiği yerde duran ve W İstanbul isimli lüks otelin yer aldığı binadaki bu sergiyi düzenleyen kişi ise, o günlerde bağımsız olarak çalışan, bugün ise davet aldığı Tayvan Bienali eş küratörlüğü ile Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi Yönetmeni künyesiyle çalışan, Vasıf Kortun. 2001'de kurduğu Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi'nin yaşadığı yeni dönüşüm sürecine de tanıklık eden Kortun'la, sürekli dönüşen Akaretler üzerinden, Türkiye'nin son 15 yıllık kültür yazgısını konuştuk.

- Akaretler ve tarihi üzerine kurduğunuz bu sergi üzerinden 15 yıl geçti. Böylesi bir dönüşümü yaşamayı bekliyor muydunuz?
- Bu kadar dönüşebileceğini tahmin etmemiştim; ama aslında bir taraftan da geç dönüştü tabii. (Gülüyor) Daha doğrusu, orada bu biçimde bir şey olacağını kesinlikle tahmin etmiyordum. Ama tabii ki, özellikle serginin yapıldığı Akaretler 50 Numara'nın son tarih durağı bakımından, binanın yeniden şekillenmesi kaçınılmaz olacaktı.

Rahatsız Etmiyor
- Bir tarafta, sizin Rum ve Ermeni evlerini andırdığını belirttiğiniz bir Osmanlı kültür mirası var Akaretler'in; diğer tarafında ise sürekli maruz kaldığı garip bir modernleşme müdahalesi... Yorumunuz nedir?

- Doğru çünkü Akaretler, Dolmabahçe Sarayı'nın çalışanlarının 'rezidans'ı ve göbekteki 50 Numara da, saray ressamı Zonaro'nun II. Meşrutiyet ile birlikte, binadan çıkarılmadan önce 'çok iyi' olduğunu öğrendiğimiz partilerinin yaşandığı yer aynı zamanda. Peki bugün niçin böyle Akaretler? Çünkü Nişantaşı, Teşvikiye veya NATO - ya da Kongre Vadisi'ne çok yakında. Çok iyi konumlanmış bir bölge. Ama Beyoğlu'nda böyle bir değişim yok mu? Var ancak o, çok değişik biçimde tezahür ediyor. Nişantaşı'nda, hepsi hepsi 500 metrelik iki, üç sokağın bileşiminde de başka tezahürler var. Bir de, alışveriş merkezlerinde oluşturulan bir durum var. Tüm bunları yan yana koyduğunuzda Akaretler'de olanlar çok daha enteresan. Bir tanesi, bölgenin yokuş olması. Öteki mekânlardaki rahat yürüyüşlere izin vermiyor; özel arabalarla önünde durulacak, valelerle inilecek bir pozisyonda değil ama, mimari disiplin açısından hepsinden çok daha güzel. Şimdi oraya gelen markaları düşünelim; benim anladığım bir şey değil bu; Türkiye'de nasıl para harcanıp, nasıl para kazanıldığını bilmiyorum. Çünkü oraya gelenler, çok ciddi markalar.

- Şu andaki Akaretler'in size göre en önemli özelliği nedir?

- Orasının şu anda kapalı bir alışveriş mekânı olmaktan ziyade, tahrişe açık oluşu bir bakıma iyi bir şey. Oraya girerken metal kapılardan geçmiyorsun, oradan herkes geçebiliyor. Zaten sen oradan geçerken, oranın bir parçası olup olmadığını mekân sana çok güzel söylüyor. Ama kaldırım taşlarının diziliş biçimine varıncaya kadar da güzel; hani, sokaktan geçerken, insana iyi geliyor diyebiliriz. 40 yıldır önü kapalı değil. Mesela Beyoğlu İstiklal Caddesi'ndeki Cercle d'Orient (Serkildoryan), burada neredeyse 140 yıldan beri mahzun bir şekilde duruyor. Akaretler de böyleydi, şimdi senin benim gidemeyeceğim; ama uzaktan uzaktan (gülüyor), böyle bir yer oldu. Temiz bir restorasyon olmuş, hatta yukarıdan, Maçka'dan bakınca hakikaten iyi görünüyor. Benim bunlarla bir problemim de yok. Sonuçta hadise bu.

Akaretler'e giderken metal dedektörlerden geçilmiyor
- Büyük resme baktığımızda bu dönüşümü arzuladığınız başka bir yapı var mı?

- Bu vazgeçilmez dönüşüm silsilesi içinde, bunun diğerlerinden daha iyi olduğunu düşünüyorum. Muhakkak ki, City's'den daha iyi yapılmış. İnsanı rahatsız etmiyor çünkü. Kanyon da böyle. Sonuçta burası saraya ait bir yapıymış. Yani, Versailles Sarayı'nın ahırlarının bugün alışveriş merkezi olması mümkün değil ama burada olabiliyor; veya Hermitage'ın yaşadığı durum gibi. Tuhaf geliyor insana ama, burası yıllar öncesinden bir şekilde özelleştirilmiş.

- 15 yıl önceki sergi kitabında önemli bir sözünüz var; "Geleceğe duyulan özlem, kendini geçmiş yoluyla ifade eder," diyorsunuz. Bu cümle bugünkü yansımasıyla size nasıl bir etki veriyor?

- Şu anda Akaretler'in bir biçimde sadece adı kalmış durumda, belki benim kızım bile ileride orayı Westin'in veya Marc Jacobs'ın veya şu bu markanın olduğu bir yer olarak bilecek. Zaten hafıza bastırma dediğimiz şey de bu. Böyle bir hafıza yok. Yani, Zonaro'yu düşünün; II. Abdülhamid'in saray ressamının hem atölyesi, hem de parti mekânı olmasıyla, orası çok önemli bir yer. Arkasından, onun ülke dışına sürülmesi geliyor. Bundan sonra, 50 Numara'nın önce İttihat ve Terakki, ondan sonra ise CHP'nin yüklenmesi geliyor; sonra 12 Eylül... Burada acayip bir hafıza var. Evet bu hafızanın hiçbir tarafına 10 yıl önce de hâkim değildik ama, en azından ben 15 yıl önce oraya bir şey olmadan girip çıktım. Artık hiçbir şeyi anımsamak durumunda değiliz. Akaretler, artık 19. yüzyıl tahayyülü taşıyan bir İstanbul hikâyesi. Asıl olan, hafızanın gidiyor oluşu. Çünkü bu herhangi bir yapı değil. O, neyse o.

- Bu sergi, restorasyon yapılmış haliyle açılabilir miydi?

- Böyle bir anlamı olmazdı ki, mümkün değil bu. Biz orayı aldığımızda restorasyon görmemiş, ham haliyle kullandık. Cumhuriyet Halk Partisi'ni çağırdık. Uzun uzun konuştuk; ben onlara bu binanın onların da binası olduğunu anlatmayı denedim, bir oda ayırabileceğimi söyledim ama kabul etmediler. Ama Fausto Zonaro'nun bir resmini getirebildik. Öte yandan sergi, aynı zamanda sosyal bilimlerden gelen insanları bu işe kilitlemek gibi önemli bir görev de üstlenmişti. Bunun için, sergiye Cengiz Çandar, Aydın Uğur, Nilüfer Göle ve Alev Alatlı gibi insanları çağırmak istedim. Bir konuşma zemini olarak sergiyi kullanmak istedim. Ahmet Altan ve Orhan Pamuk gelememişti.

- 1993 yılındaki siyasi duruşunuzla bugünkü arasında bir fark var mı?

- O zamanlar yine sol görüşlü, ama Özal'a sempati duyan bir insandım diyelim.

- Garanti Kültür A.Ş. tabelası altında halen yenilenen Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi'nin, Akaretler gibi bir macera yaşama olasılığı nedir?

- Hiç yok. Her şeyini kontrol ediyoruz çünkü. Hem zaten Garanti Bankası'nın para kazanma biçimi bu değil.

Mağazaların m2 fiyatı 80-120 avro
Sergi bitmeden kapatılmıştı 
- Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın yaşadığı bina Atatürk Müzesi olarak düzenlenecek. 

- Projenin tamamı 55 bin metrekare. Büyüklükleri 40-210 metrekare olan toplam 80 adet çatı ve bahçe dubleksiyle birlikte tek katlı daireler ve stüdyolar da yer alıyor. 

- Akaretler projesi kapsamındaki mağazaların metrekare fiyatı 80-120 avro. 

- Kiracılar arasında 'Haremlique' ev tekstili ürünleri mağazasıyla, Koç Grubu Başkanı Mustafa Koç'un eşi Caroline Koç da var. 

- Akaretler'in yıllık ciro beklentisinin 500 milyon doları bulabileceği söyleniyor. Ciro arttıkça hem Bilgili, hem Vakıflar Genel Müdürlüğü kazanacak. 

- Bilgili'nin öngörüsü tutarsa, Süleyman Seba Caddesi ile Şair Nedim Caddesi'nde mülk sahibi olanlar Akaretler sayesinde fiyat artışı yaşayabilir. 

- ABD'li Starwood Grubu'nun lüks otel markası W, Avrupa'ya adımını ilk olarak Akaretler'den atma yolunu seçti. Oda fiyatları 200 avrodan başlayan otel, şimdiden rezervasyon almaya başladı. 270 yatak kapasiteli W İstanbul'da, 135 oda bulunuyor.

Sergi bitmeden kapatılmıştı
4 ve 25 Mayıs 1993 tarihleri arasında düzenlenen, ancak üçüncü haftasında yaşanan Demokrat Parti dış cephe bez afiş krizi nedeniyle kapatılan '50 Numara' sergisi için, Varlık Yayınları'nın 'Cep kitapları'na gönderme yapan bir katalog yapılmıştı. Serginin görselleri de, yakın geçmişe selam durarak eski lacivert kaplama kâğıdından bir zarf ve ucu tırtıklı siyah beyaz fotoğraflar şeklinde tasarlandı. Sergiye, Cumhuriyet, modernizm ve ulus kavramını görselleştiren farklı teknik ve üsluptaki bilumum eleştirel yapıtıyla Vahap Avşar, Taner Ceylan, Aydan Murtezaoğlu, İsmet Doğan, Güven İncirlioğlu, Lerzan Özer, Eliza Proctor, Bülent Şangar ve Emre Zeytinoğlu katıldı. Sergi için düzenlenen ön açılışa, Osman Ulagay ve Cengiz Çandar gibi yazar ve gazeteciler cevap vermiş, sergiyi gezmişlerdi.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.