UNESCO tarafından yapılan incelemeler sonucu Türkiye'de Sivas Divriği Ulu Cami ve Şifahanesi, İstanbul'un tarihi alanları, Nemrut Dağı, Göreme Ulusal Parkı ve Kapadokya ile Xanthos-Letoon antik kenti, ödevlerini yerine getiremedi. Hattuşa ve Safranbolu'da Türkiye kısmen başarılı bulunurken, Hierapolis- Pamukkale ile Troia antik kentinde yapılan çalışmalar sınıfı geçti.
UNESCO toplantılarında en fazla ilgi görmesi beklenen yerin İstanbul olmasına rağmen, Türkiye temsilcileri bilinçli olarak İstanbul'u ön plana almıyor, ancak diğer yerlerden geride de bırakmıyorlar. Bunun amacı, bütün bu miras alanlarının, "bir annenin çocukları gibi eşit söz ve eşit korunma hakkına" sahip olduğunu göstermek. Ne var ki, 8 Mayıs'ta İstanbul'a gelecek yabancı heyet, İstanbul'u uyarabilir ya da "Risk Altındaki Dünya Miras Alanı Listesi"ne koyabilir. Bu Türkiye için ciddi bir prestij kaybı olmasının yanı sıra, turizm açısından da olumsuz etki yapacaktır. UNESCO İstanbul Raportörü Mehmet Gürkan ise umutlu. Gürkan, hazırlıklara geç başlanmış olduğunu kabul etse de, "Önemli olan yetkililere bir çalışma planı sunabilmek" diyor ve bu planın da halihazırda üzerinde çalışıldığını ekliyor. İstanbul da 1985 yılında UNESCO listesine alınmıştı.
Fethiye'deki Xanthos-Letoon antik kenti, Göreme Ulusal Parkı ve Kapadokya kayalık yerleşimi de, bir an önce koruma alanı olarak tahsis edilip, imar planı çıkartılması gereken yerler arasında. Acil müdahale isteyen bir başka yer de Nemrut Dağı. Konuyla ilgili raporu hazırlayan Prof.Dr. Zeynep Ahunbay, Nemrut'un aynı zamanda "Özel Çevre Koruma Alanı" olmasından ötürü, kültürel miras korunmasında sorun yaşandığını, çünkü imar ve yönetim planının hazırlanamadığını belirtiyor. İlgili kanuna göre Özel Çevre Koruma Alanları'nda taş üstüne taş konması yasak. Bu sorun da ancak yeni bir yasa ile çözülebilir gibi görünüyor.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!