Haberler

Otobanda lale devri

Tarih: 5 Mayıs 2008 Kaynak: NTVMSNBC Yazan: Yasemin Arpa

Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Dinç, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin lale politakasını eleştirdi: “Laleler için her yıl 3.5 milyon YTL harcanıyor. Zaten ömürleri kısa olan çiçekler, parklar, kasırlar yerine, refüjlere, mezarlıklara dikiliyor.” 

Tarihte bir döneme adını veren laleler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2004 yılında başlattığı seferberlikle yeniden itibarına kavuştu. 2004’te 600 bin laleyle başlayan seferberlik, bu yıl 10 milyon laleye ulaştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü bu yıl İstanbul’a dikilen 10 milyon lalenin bedelinin 2,7 milyon YTL olduğunu açıkladı. Lale soğanlarının yüzde 80’i Ağaç A.Ş. tarafından Konya ve Yalova’dan alındı. 2 milyon civarında özel tür de yurtdışından ithal edildi. Ancak Peyjaz Mimarları Odası İstanbul Şube Başkanı Yüksek Mimar Hülya Dinç, bu kadar çok lale kullanımının servet kaybı olduğunu söyledi. “4 yıldan beri karayolları saray bahçesi gibi” diyen Dinç, belediyenin nerede hata yaptığını

Lale Sarayda Yaşar, Refüjde Değil
İstanbul Büyükşehir Belediyesi laleleri doğru yerlere dikiyor mu?

Hayır, laleler kavşaklarda, refüjlerde kullanıldı. Dikkat ederseniz kendi özel bahçenize bile kullanmadığınız, o maliyeti göze alamadığınız değerde bitkiler yollarda... Bu bir servet kaybı. Karayolları peyzajında bitkisel tasarım tekniğinin uygulanması gerekirdi, uygulanmadı. Saray bahçelerinde özel bakım gerektiren ve yüksek maliyetli bitkiler yollara dikildi. Bir de o kadar sık dikilmiş ki, dört tane yerine 12 tane örneğin... Maliyet böylece üç katına çıktı. Bence eski uygulamalar doğruya daha yakındı. Karayolunda bakım minumumda tutulmak zorundadır ve doğal bitki örtüleri tercih edilmelidir.

Bu çiçekler yol kenarlarına dikilirken peyzaj mimarlarının görüşü alınıyor mu?
Türkiye’de yılda 700 peyzaj mimarı mezun oluyor. Şu anda kayıtlı üye sayımız 5 bin civarında. Oysa piyasada 10 binin üzerinde peyzaj mimarı var. Fakat birçoğu ya öğretmenlik yapıyor, ya işsiz ya da başka işlerde çalışıyor. Belediyelerden kadrolarındaki peyzaj mimarlarının sayısını istedik. Peyzaj mimarı olmayan belediyeler var. Bu nedenle çok yanlış uygulamalar yapılabiliyor. Bir an önce Bu kadrolaşma sorununu çözmeleri ve doğru meslekten insanları doğru noktalara yerleştirmeleri ve kontrollerini yaptırmaları gerekiyor. Çünkü telafisi olmayan bir noktaya doğru gidiyoruz.

Peki lale soğanları bir sonraki yıl da kullanılabiliyor mu?
Avrupa’dan getirilen hibritler, birçok bitki türleri tek yıllık kullanılmak üzere getirtiliyor. Normalde her bitkiden yeniden üretim alabilirsiniz. Fakat artık bitkilerin genetikleriyle o kadar oynandı ki, bir kereye has çiçek veya ürün alınmaya başlandı. Ticaretin sürekliliğinin sağlanması amacıyla bitkilerin genetikleri değiştirildi. Laleler için de kısmen bu oldu. 2004 yılında dikime başlandı. Yollarda, meydanlarda, refüjlerde, korularda, parklarda, mezarların üzerinde, olmaması gereken yerlere laleler dikildi. Fakat daha sonraki yıllara 2005-2006 yıllarına baktığımızda aynı noktalarda dikimlerin sürekli tekrarlandığını gördük. Demek ki tek yıllıkmış. Soğanlar bir tarafa toplanıp saklanıp tekrar dikim sahasına götürülmedi. Bunun araştırması yapılmamış. Bir defa teknoloji ve bitki soğanlarının depolanmasına yönelik teknikler yerel belediyelerimizde yok. Saklama koşulları bilinmiyor. Sahanın doğru hazırlanması gerekiyor. Ayrıca bu işin kuruluş maliyeti yüksektir. Ancak uzun vadeli düşünülürse her yıl artan- bu yıl tüm 3,5 milyon YTL’lik bir maliyet oldu- böyle bir bütçeyi gözden çıkarmaya gerek kalmaz.

Her yıl maliyetlerin tekrarlanması mı sözkonusu?
Evet, bu yüzden depolama sistemi, üretme sistemi ve bakım şart. Bu, bakım birimlerimizde yok. Tekrar bu soğanları bir kenara konulup, muhafaza edilmesine ve sahalarda kullanılmasına yönelik soğuk depolar ve tekrar kazandırmaya yönelik teknolojiler yok. Üniversitelerin bünyesinde küçük çaplı deneme amaçlı depolar var ama bunlar ticari hayatta yer almıyor.

Yurtdışında nasıl yapılıyor?
Onlarda saklama ve koruma depoları var. Üretme alanları bizim teknolojilerimizin yarışamayacağı düzeyde zaten.

Hangisi daha akılcı?
İç pazardaki fiyatla dış pazardaki fiyatın karşılaştırması yapılıyor, bu da yanlış bir şey. Madem doğal bitkilerin tekrar kazandırılması diyoruz.. Lale, Orta Asya kökenlidir, Anadolu’dan Avrupa’ya gitmiştir. O zaman bizde de bu bitkinin doğal yollardan kazandırılması gerekir. Hedef bu olmalıdır. Dışarıdan ithal etmenin maliyeti ile burada yetiştirmenin maliyeti hemen hemen eşdeğerdedir. İthal soğan başına 20 kuruşsa, bizde 20-25 kuruştur. İşçilik, nakliye, bakım gibi giderler bu rakama dahil değildir. Böyle düşününce üretim şart. Sorun sadece lalelere özgü değil. Genel bitkilendirmede tür seçiminden teknik dikim koşullarına ciddi teknik ve mali hatalar yapılıyor.

Laleler doğru tercih mi? Yoksa daha uzun ömürlü bitkileri mi tercih edilmeli?
Hayat bir kompozisyondur. Bitkiler de öyle. İnsan çeşitliliği kadar bitki çeşitliliği de doğaldır. Soğanlı bitkiler, ağaçlar... Bunları birbirinden ayıramayız. Kent bitki planlamasının yapılabilmesi için önce kentin doğal peyzajının çıkartılması gerekir. Bu sadece İstanbul’un sorunu değil, ülkemizin hatta dünyanın problemi. Çünkü İstanbul çok kritik bir noktada. İstenilen şey işletme modeliyle sağlanabilir. Dengeli bir yeşil alan ve ağaçlandırmanın yapılması ve korunması hedeflenebilir. Bu bir bitkilendirme politikasıdır. Bunun beraberinde çevre sorunlarını azaltıcı bir politikanın da izlenmesi gerekir. Yani bir bütün olarak düşünülmeli...
Ağacı, çalısı, oradan beslenen kuşları ve diğer canlıları da hesaba katmalı. Bunun yanında kentin tarihi kültürel bir kimliği ve onunla bütünleşmiş silueti kayboluyor. Aslında geçmişten günümüze var olan doğal yaşam kitlesi kayboluyor, geleceğe yönelik estetik değerler de tamamen yok ediliyor.

Laleler İstanbul'da Üretilmediği için Dayanıksız
Lalelerin çok kısa ömürlü olmaları neden?
İstanbul’a 82 lale türü getirildi ve dikildi bildiğim kadarıyla. Her türün kendine özgü çiçeklenme süresi var; kimi 10 gündür, kimi 20 gün. Kimi erken çiçek açar, kimi geç. Bitkilerin de genetikleriyle oynandı. Ömürleri kısaltıldı. Hollanda’dan getiriliyorsa, orada doğal ortamında, üretim noktasında daha uzun yaşarlar, çiçekte kalırlar. Konya’dan geliyorsa orada birkaç gün daha fazla çiçekte kalır. Laleler İstanbul’da üretilmedi, bu bölgenin bitki türü değil. Bu nedenle daha dayanıksızlar. Her şeyi kendi ortamında yetiştirmekten kastımız buydu. Doğal bitki örtüsü dediğimiz kavram da budur. Kendi doğasındaki bitkiyi kullanabilmektir.

Bitkiler Arasında da Mücadele Var
Nasıl farklı kültürler arasında çatışma yaşanıyorsa bitkiler arasında da sosyolojik mücadele var. Yabancı tohumların baskısıyla yeni yapılar ortaya çıktı. Çok hızlı yayılan, eski doğal bitki örtüsünü tehdit altında bırakan yeni bir bitki örtüsü oluşmaya başladı. En eski kara parçalarından olan Anadolu, hala bitki çeşitliliği açısından zenginken bizler bunun bir an evvel envanterini çıkarıp korumaya dönük çalışma yapmak zorundayız.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.