Haberler

İzmir ne yapmalı?

Tarih: 14 Mayıs 2008 Kaynak: Vatan Yazan: Haşmet Babaoğlu
Manisa’yı geçeli 20 dakika oldu. Birazdan Körfez görünecek, Bornova’ya doğru ağır ağır ineceğim. Çok seviyorum bu manzarayı. Sabahın ilk ışıklarıyla İzmir’e girmeye; Bornova’dan Alsancak’a yağ gibi kayarken camları indirip havayı koklamaya bayılıyorum.

İçimden “Ah İzmir, güzel İzmir” diye mırıldanıp duruyorum. Ama artık benim gibi dışardan gelip durmadan İzmir’e övgüler düzenlerin doğruyu yaptığından emin değilim. Anlattığımız İzmir eninde sonunda bir kartpostal çerçevesine sığışıp kalıyor çünkü!

Üstelik bizim övgüler, yüceltmeler, aşk nameleriyle dolu yazı ve sözlerimizin şehrin yüzde 65’inin altyapısı yetersiz gecekondu semtlerinden oluştuğunu gözlerden sakladığından kuşkulanıyorum.

Yabancıların çevre yolundan Çeşme’ye geçerken farkına vardıkları yeşilsiz, hatta açıkçası “İzmir’siz” manzaraya değinmeden şehrin bugününü anlamak mümkün mü?

Zaten daha şehre ilk girdiğimiz anda gerçek yüzümüze çarpıyor her seferinde: Belki de Türkiye’nin en eski, en köhne, en bakımsız belediye otobüsleriyle taşınıyor İzmirliler.

Star Gazetesi’nde Halit Tunç’un köşesinde okudum. İzmir Ticaret Odası bulduğu tanıtım sloganlarını listeleyip halkın tercihine sunmuş.

Bunlardan biri “Yaşanacak Şehir”miş. Diğeri “Bu şehir 8500 yıldır genç”miş. Böyle bir sürü slogan var listede. Hepsi bir tarafından gerçeğe temas ediyor, benim İzmir’e dışardan bakıp heyecanla çarpan kalbime de iyi geliyor.

Fakat İzmir’in yaşanmaz, yaşanamaz semtleri var. Dağ gibi biriken sorunları var. Artık bunları da görmek gerek. İzmir 8 bin 500 yıldır genç, tamam da, gençlerin bu şehirden kaçmaması için ne yapmalı?

Ya on yıldır bir türlü dikiş tutturamayan, krizlere dayanamayıp kapıları kapatmaya başlayan, sermaye birikimi gitgide zayıflayan İzmir sanayisinden ne haber?

İzmir EXPO’yu kaybetti. Olsun! Zaman çabuk geçiyor. Bir sonraki EXPO için şimdiden çalışmaya başlanmalı. Ancak daha önemlisi, İzmir’e artık bir vizyon bulmaktır!

“On yıl, yirmi yıl sonra nasıl bir İzmir olmalı?” sorusunun cevabı gecikmeden bir proje ve atılım sürecine çevirilmeli. Bana sorarsanız, İzmir’de bir “Anadolu Kaplanı” ruhu görmüyorum. Görüyorum diyene de henüz rastlamadım.

Turizme gelince, olanak çok fakat gerçek şu ki bir Antalya potansiyeli de yok! İzmir insanının kültürel karakteri, eğitime verdiği önem ve şehrin modern dinamikleri çok açık bir tablo koyuyor önümüze. İzmir, Doğu Akdeniz’in en önemli üniversite şehri olabilir.

Ulusal ve uluslararası düzeyde akademik öğrenim ve rekabetin merkezi olabilir... Yeni açılacak üniversiteler ve ünlü üniversitelerin İzmir kampüsleriyle şehir yeni bir “çağ”a adım atabilir. Doğrusu bu konuda iki hafta önce Yaşar Üniversitesi rektörü Murat Barkan’la yaptığımız sohbet iyice zihnimi açtı.

Sevgili rektör istenir ve Ankara tarafından destek çıkılırsa İzmir’in nasıl kısa süre içinde bir yüksek öğrenim şehri haline gelebileceğini ve bunun İzmir’in ekonomik ve kültürel hayatına yapacağı katkıları anlattı. İçim açıldı.


Şehrin içinden geçerken dönüp denize bakıyorum. Körfez yolcu tekneleriyle kıpır kıpır. Hayal kuruyorum. İzmir’de bir sürü üniversite! Parlak bir akademik rekabet. Art arda gerçekleştirilen uluslararası bilim sempozyumları, konserler, muhteşem sergiler... Spor organizasyonları, festivaller... Metro hatları, şık tramvaylar, yepyeni otobüsler... Canlı bir ekonomi... Yakışıyor bu hayal İzmir’e! Çok yakışıyor! Keşke gerçek olsa!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.