Haberler

Müzelerde Deprem Riski ve Riskin Azaltılması Üzerine Düşünceler

Tarih: 16 Mayıs 2008 Yazan: Bilgen Sungay, Eser Durukal, Mustafa Erdik, Nevra Ertürk

Giriş
İstanbul depremlerin sürekli tehtidi altında bulunan bir kenttir. İstanbul’un 2000 yıla yayılan tarihsel deprem bilgileri, kentin ortalama her elli yılda bir orta şiddette (Io=VII-VIII), yaklaşık her 300 yılda bir de yüksek şiddette (Io=VIII-IX) bir depremden etkilendiğini göstermektedir. Bölgenin tarihsel ve güncel depremselliği konusundaki çalışmalar, jeofizik ve jeolojik araştırmalar, kenti yakın bir gelecekte aletsel büyüklüğü 7’den fazla olan bir depremin etkileyeceğini göstermektedir. Böyle bir depremin Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi içindeki segmanlarından kaynaklanması olasıdır. Söz konusu fay sistemi, İstanbul’un yaklaşık 20 km güneyinden geçmektedir. Fay sisteminin kente yakınlığı ve beklenen depremin büyüklüğü gözönüne alındığında, İstanbul’da bulunan müzeler ve koleksiyonlarının çok büyük tehdit altında olduğu açıktır.

Depremler Türkiye’de bulunan tarihi yapılara sürekli olarak önemli hasarlar vermiştir. Yaşanan en yakın tarihli hasar, İstanbul’un yaklaşık 80 km uzağında meydana gelen 1999 Kocaeli depremi sonucunda oluşmuştur. Söz konusu depremden etkilenen müze ve kütüphaneler Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Topkapı Sarayı Müzesi, Beyazıt Kütüphanesi, Süleymaniye Kütüphanesi, Dolmabahçe Sarayı, Ragıp Paşa Kütüphanesi, İstanbul Arkeoloji Müzeleri ek binası ve İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’dir.

Tarihi yapıların deprem hasargörebilirliği ve deprem riski konusuna dikkat çekmek amacıyla çeşitli girişimlerde bulunulmuştur. Söz konusu çabalar; konferanslar, çalıştaylar ve (bir kısmı gerçekleştirilmiş olan) proje teklifleri şeklinde gerçekleşmiştir. Müze koleksiyonlarının depremden korunması ve güvenliği ile ilgili girişimler ise çok daha sınırlı bir düzeyde kalmıştır. Depremler yalnızca müze binaları için değil, müzelerde sergilenen ve depoda korunan eserlere karşı da bir tehdit oluşturur. Sergilemede ve depolamada kullanılan dolap, vitrin, raf gibi her türlü mobilya, elektrik ve elektronik aletler, ısıtma, havalandırma ve aydınlatma sistemleri gibi tüm çevrel ekipman da benzer şekilde deprem tehtidi altındadır. Bu sistemler müzelerin önemli bileşenlerinden olup, herhangi birinin çalışmaması veya hasar görmesi durumunda eserler de zarar görebileceği için korunmalıdır. Müzelerin depremden korunması konusunda belirli bir farkındalık yaratılmış ve konu sınırlı da olsa gündeme gelmişse de, risk azaltma planlarının geliştirilmesi ve uygulanmasında az gelişme kaydedilmiştir. Türkiye’de, özellikle İstanbul’da müze olarak hizmet veren binaların bir çoğunun kendisi tarihi değere sahiptir. Bir çoğu rijit yığma yapılar olup, müze binası olarak inşa edilmemiştir. Bu nedenle nitelikleri gereği müze binası olarak yapısal ve mimari açıdan yeterli değillerdir. Bu tür binaların beklenen depremin etkilerine dayanacakları varsayılsa dahi, oluşacak yüksek kat ivmeleri nedeniyle binaların içinde bulunan nesneler (sergilenen ve depolanan eserler) ağır hasar görecektir.

Müze binalarının deprem güvenilirliğine ilişkin yapısal kaygının ötesinde, bir çok müzede eserlerin deprem sırasında dengede kalmalarını sağlayacak şekilde sergilenmedikleri ve depolanmadıkları görülmektedir. Depolarda genelde aşırı bir doluluk söz konusudur. Deprem risklerini azaltacak herhangi bir önlem alınmamıştır. Oysa depolarda kullanılacak risk azaltma yöntemlerinde ziyaretçilerin bulunduğu sergileme alanlarında alınacak risk azaltma yöntemlerine kıyasla estetik kaygılar daha az yaşandığından, bunlar daha açık, net ve kolay uygulanabilir çözümlerdir.

İstanbul’da deprem riski altında bulunan müzelerin sayısı ve bu müzelerin koleksiyonlarının büyüklüğü düşünüldüğünde, risklerinin belirlenmesi ve azaltılmasının kapsamlı ve zor bir iş olduğu ortaya çıkmaktadır.

Müzelerde Deprem Yer Hareketine Bağlı Deprem Hasarının Azaltılması
Müze koleksiyonlarının korunması konusundaki çalışmalar, yatay düzlemler üzerindeki rijit cisimlerin dinamik davranışının incelenmesiyle başlamıştır. Bu çalışmalarda, üç temel tepki şekli belirlenmiştir: hareketsiz kalma (sticking), sallanma (rocking) veya kayma (sliding). Nesnenin deprem hareketi altındaki tepkisi, genellikle belirlenmiş bu üç davranış şeklinin kombinasyonu olarak ortaya çıkmaktadır.

Agbabian vd. (1990, 1998) ile Augusti vd. (1992) tarafından yürütülmüş olan öncü çalışmalar, müze koleksiyonlarının deprem davranışı konusunda yayınlanmış ilk bilimsel çalışmalardır. Bunlar, desteklerin tasarlanması konusunda uyulacak temel ilkeleri ortaya koymuştur.

Nesnenin desteğinden düşmesine veya diğer eserler, sergileme/depolama mobilyası ya da duvarlar ile çarpışmasına neden olabilecek sınırlandırılmamış aşırı kayma veya sallanmadan kaçınılmalıdır. Bununla birlikte, kontrollü kayma, atalet kuvvetlerinden kaynaklanacak gerilmeleri azaltabilir ve bu nedenle yararlı olabilir. Ne var ki, deprem sırasında meydana gelecek üç boyutlu yer hareketinin özelliklerine bağlı olması nedeniyle, kayma davranışının kontrolü kolay değildir. Bitişik yüzeyler arasındaki sürtünme katsayısının dinamik değişkenliği, tepkiyi karmaşıklaştıran bir başka etkendir. Sürtünme katsayısı doğru bir şekilde tanımlanabilir. Nesne ile nesneyi destekleyen düzlem arasındaki sürtünme katsayısı yeterince küçük alınırsa, deprem kuvvetlerine maruz kalan nesnelerin sallanmadan kayma mesafeleri arttırılabilir. Ancak, meydana gelecek yer hareketinin doğru bir şekilde belirlenmesi henüz tam olarak mümkün olmamaktadır. Bu konudaki belirlemeler daha çok tarihsel ve güncel depremselliği, deprem tehlikesi çalışmalarını, geoteknik etüd ve incelemeleri ve yapının dinamik davranışını göz önünde bulundurarak yapılan tahminlerdir. İvme ve periyodun, olası deprem hasarının tanımlanmasında temel faktörler olması ve deprem yer hareketinin belirlenmesindeki belirsizlik hasar azaltma çalışmaları için olumsuz bir durum oluşturmaktadır.

Yer ivmesi, rijit bir nesne olarak modellenen nesnenin en-boy oranı ile orantılanabilen bir seviyeye ulaştığında sallanma başlayacaktır. Bu aşamadan itibaren nesnenin dinamik hareketi nesne ile destek düzlemi arasındaki çarpışmalar serisi olarak tanımlanabilir. Bu çarpışmalar enerjiyi sönümleyerek nesnenin devrilmesini engelleyebileceği gibi, nesneye hasar da verebilir. Nesnenin devrilmesi için yeterli derecede büyük yer hareketi hızına maruz kalması gerekir. Agbabian vd. (1990), söz konusu nesnelerin devrilme hareketine yatkınlığını belirlemek için eşdeğer bir yükseklik tanımlamıştır.

Sakıncalı en-boy oranına sahip olan kaide ve vitrinler yer hareketinin şiddetini attırabilir ve frekans içeriğini değiştirebilir. Bununla birlikte, nesnenin dinamik hareketi, yapısında, boyutlarında ve destekleme sisteminde yapılacak bazı değişiklikler ile iyileştirilebilir. Destekleme sisteminde yapılacak değişikliklere örnek olarak mobilyayı yapıya sabitlemek veya döşeme üzerinde rahatlıkla kaymasını sağlamak verilebilir. Bu konudaki kararlar nesne bazında, örneğin nesnenin mekan içindeki yerine göre verilmektedir. Binanın farklı bölümlerinin (örneğin yüksek katların alt katlara göre, geniş bir mekanın ortasının taşıyıcı sisteme yakın bölgelere nazaran) deprem kuvvetleri karşısında farklı davranış gösterdikleri çok iyi bilinen bir gerçektir. Uygulanacak yöntemin niteliği aynı zamanda vitrin içinde veya kaide üzerinde bulunan eser sayısı ve türü ile de ilgilidir.

Müzelerde sergilenen ve depolanan eserlerin depremden korunması genel olarak aşağıdaki hazırlıkları kapsar:

Dayanıklılık: Sabitlenmiş nesneler için (özellikle narin objeler için) deprem hareketinden (desteğin hareketi) kaynaklanan gerilmelerin belirlenmesi gerekir. Bu gerilmeleri azaltmak için; nesne güçlendirilebilir (nesnenin fiziksel, kimyasal ve mekanik özelliklerinde en az düzeyde değişiklik ile) veya nesnenin kontrollü bir şekilde kaymasına izin verilebilir veya taban yalıtımı yapılabilir.

Sallanma ve devrilme: En-boy oranı (narinliği) nedeniyle sallanma ve devrilmeye hassas olan ve serbest duran nesneler için başvurulabilecek koruma önlemleri şunlar olabilir: nesneyi üzerinde bulunduğu yüzeye sabitlemek (döşeme veya duvara vidalama yöntemi ile sabitlemek), ağırlık merkezini aşağıya kaydırmak (alt kısmına ağırlık eklemek), tabanını genişletmek (taban genişliğinin yüksekliğe oranını artırmak için) ve/veya kontrollü kayma hareketi yapmasına izin vermek.

Kayma: Nesnenin etrafında bulunan diğer nesneler ile ve/veya odanın duvarları ile ve/veya vitrinin cam yüzeyleri ile çarpışmasını önleyebilmek, üzerinde bulunduğu raf veya kaideden düşmesini engellemek için kayma miktarı ve şeklini mümkün olduğunca hassas bir şekilde belirlemek önemlidir.

Taban yalıtımı: Deprem risklerine karşı nesnelerin korunması ile ilgili olarak taban yalıtımının uygulanması, yalnızca sınırlı sayıda koleksiyon ve yüksek değere ve kırılganlığa sahip az sayıda nesne için yapılabilmiştir. Bunun temel sebebi taban yalıtımının yüksek araştırma-geliştirme-üretim maliyetleridir. Bununla birlikte bu maliyetler, nesneleri gruplandırarak izolatörlerin sayısını azaltma yaklaşımıyla düşürülebilir. Küçük müzelerdeki nesnelerin birçoğu genellikle gruplar halinde özel vitrinlerde sergilenen rijit nesne gruplarıdır. Bunlar için nesne bazında destek sistemleri geliştirilmesi mümkündür. Ancak tüm vitrin için taban yalıtımı sisteminin kullanılması daha akılcı bir yaklaşım olacaktır. Depolardaki raf, dolap ve çekmece sistemleri için de aynı mantık geçerlidir.

Türkiye’de Müzelerde Deprem Risklerinin Azaltılması Konusunda Gerçekleştirilen Projeler
1992 yılında müzelerde sergilenen eserlerin depremden korunması konusu ile ilgili olarak yapılan ön çalışmaların ve raporlamanın ardından, 1994 yılında BÜ. KRDAE Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı tarafından yürütülen “Müzelerde Sergilenen Eserlerin Deprem Etkilerinden Korunmasına Yönelik Önlemlerin Belirlenmesi” adlı bir bilimsel araştırma projesi ve 1996-98 yılları arasında UNESCO tarafından desteklenen benzer konulu çalışmaların sonucunda, müzelerde sergilenen nesnelerin depremden korunması hakkında Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı tarafından çalışmanın teknik boyutunu içeren bir rapor hazırlanmıştır.

2001 yılında BÜ. KRDAE Afete Hazırlık Eğitim Projesi tarafından Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzecilik Yüksek Lisans Programı’nın desteği ile Topkapı Sarayı Müzesi’nde J. Paul Getty Müzesi’nden Eski Eserler Konservatörü Dr. Jerry Podany’nin uzmanlığı ile yapısal olmayan risklerin azaltılması – destek yapımı konularında bir çalıştay gerçekleştirilmiştir.

2003 yılında “İstanbul’un Tarihi ve Kültürel Mirasını Korumak: İstanbul Müzeleri’nde Depreme Karşı Yapısal Olmayan Risklerin Belirlenmesi ve Hazırlık Planı Oluşturulması” adlı bir Dünya Bankası- ProVention Consortium projesi yürütülmüştür (Ertürk, vd. 2004). Projenin hedefi, müze çalışanlarının ve ziyaretçilerin yaralanma ve can kaybı riski ile sergilenen ve depolanan nesnelerin hasar görme riskini azaltmak üzere müzelerde depreme karşı özellikle yapısal olmayan risklerin azaltılması konusundaki afete hazırlık bilgisinin daha geniş kitlelere yayılması olmuştur. Projede aynı zamanda turizm sektöründe iş devamlılığını sağlamak ve risklerin belirlenmesi ve uygulanabilir çözümler geliştirilmesine mümkün olduğunca katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Proje kapsamında; risklerin belirlenebilmesi amacıyla formlar hazırlanmış, çeşitli müzelerden deprem hasar fotoğrafları ve yapısal olmayan risklerin azaltılması ile ilgili alınan önlemlerden örnekler derlenmiş ve yapısal olmayan risklerin tanımlandığı, bu risklere karşı sergideki ve depodaki nesneler için alınabilecek önlemlerin anlatıldığı eğitim materyali hazırlanmıştır. Projede, müzelerde sergilenen eserlere yönelik birtakım riskler belirlemiştir. Bunlar; kırılabilecek camlardan kaynaklanan riskleri, çarpışmadan kaynaklanabilecek riskleri, vitrin içinde bulunabilecek riskleri, asılı nesneler için mevcut olabilecek riskleri ve binanın tavanından kaynaklanabilecek riskleri içerir. Projede aynı zamanda depremden kaynaklanacak yapısal olmayan risklerin azaltılmasına yönelik olarak birtakım risk azaltma yöntemlerinin kullanımı ile ilgili olarak önerilerde bulunulmuştur.

2004 yılında, Boğaziçi Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi rektörleri tarafından, kültür varlıklarını tehdit eden deprem riskinin azaltılmasına yönelik ortaklaşa yürütülecek her türlü araştırma, eğitim, uygulama işbirliğini ve bu alanda faaliyet göstermesi planlanan ulusal bir enstitünün kurulmasına ilişkin strateji, politika ve projelerin geliştirilmesi konusunda çalışmaları düzenlemek üzere TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bilgisi dahilinde ve önemli desteğiyle “Kültür Varlıklarının Deprem Riskinin Azaltılmasına Ait Araştırma, Eğitim ve Uygulama İşbirliği Protokolü” imzalanmıştır.

2006 yılında “Müzelerde Sergilenen Eserlerin Deprem Hareketine Karşı Düşük Maliyetli Deprem Yalıtım Cihazları ile Korunması” başlıklı ikinci bir Dünya Bankası- ProVention Consortium projesi yürütülmüştür (Önem, vd. 2006). Projenin amacı, müzeler tarafından sergilenen ve depolanan nesnelerde rahatlıkla kullanılabilecek, standart şekil ve taşıma kapasitesinde olup maliyeti düşük Ball-in-Cone tipi yalıtım birimleri geliştirmek olmuştur (Şekil 1). Ball-in-Cone tipi yalıtım birimleri, analitik teknikler ve bilgisayar simülasyonları kullanılarak tasarlanmıştır. Bir prototip sistem üretilmiş, bu sistemin deneysel davranışının bir sarsma masası üzerinde, müze sergileme ve depolama mobilyası ve nesnelerin replikaları kullanılarak doğrulaması yapılmıştır. Projede, söz konusu yalıtım sistemlerinin, deprem risklerinin azaltılmasında etkin, yüksek performanslı, düşük maliyetli ve uygulaması kolay bir çözüm olduğu sonucuna varılmıştır.


Şekil 1. Nesnelerin depreme karşı korunmasında taban yalıtımı kullanımı

2006 yılında TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve Koç Üniversitesi’nin işbirliğinde, Turkish Cultural Foundation’ın da desteğiyle gerçekleştirilen “Müzecilikte Yeni Yaklaşımlar” konulu eğitim seminerinde ve 2007 yılından itibaren TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından periyodik olarak düzenlenmekte olan “Müzecilik Eğitim Seminerleri”nde, müzelerde sergileme ve depolama konuları içinde nesnelerin depreme karşı korunması konusunda Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzecilik Yüksek Lisans Programı tarafından TC Kültür Bakanlığı’na bağlı müzelerin müdürleri ve uzmanlarına eğitim verilmiştir ve verilmeye devam etmektedir.

Bazı müzeler için fazla sayıda kültürel ve tarihi nesne barındırıyor olmak sorunları beraberinde getirir. Depolarda korunan nesneler, aşırı yoğunluktan ve çoğu zaman güvenli depolama teknikleri ile ilgili bilgi eksikliğinden kaynaklanan yanlış depolama koşullarından dolayı deprem zararlarına çok daha açık olabilirler. Müzelerde farklı geometrik şekle ve ağırlığa sahip olan nesneler genellikle aynı vitrin veya raflarda sergilendiği veya depolandığı için, tüm nesneleri kapsayacak, kolay uygulanabilir ve uygun maliyetli bir çözüm geliştirilmesi önemlidir. Söz konusu yalıtım cihazlarını vitrinlerin altında kullanmak, hem ekonomik, hem de teknik açıdan uygun bir yaklaşım olur. Yalıtım cihazlarını birden fazla sayıda kullanarak sergileme veya depolama alanının döşemesinin tamamını veya belirli bir kısmını yalıtmak, çok daha bütünsel bir çözüm sağlayabilir. Şekil 2 söz konusu yalıtım cihazının kesitini ve bu cihazların vitrin/döşeme yalıtımında kullanılmasını göstermektedir.

İstanbul Müzelerindeki Depremden Korunma Uygulamaları
İstanbul’daki koleksiyonların birçoğu şiddetli deprem kuvvetlerine karşı yeterli düzeyde korunmamıştır. Bu nedenle, birçok nesne sallanma, devrilme veya çarpma nedeniyle meydana gelebilecek hasarlara çok açıktır.

Sergilenen/depolanan nesnelerin deprem risklerinin azaltılması ile ilgili olarak, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı ve Afete Hazırlık Eğitim Birimi, Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzecilik Yüksek Lisans Programı, J. Paul Getty Müzesi ile Topkapı Sarayı Müzesi ve Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi’nin araştırma, eğitim veya organizasyon çalışmaları bulunmaktadır. Bugüne kadar risk azaltmaya yönelik çeşitli seviyelerde çalışmalar yürütmüş olduğu bilinen İstanbul’daki müzeler, Topkapı Sarayı Müzesi, Sadberk Hanım Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi, Rahmi M. Koç Müzesi, TBMM Milli Saraylar Depo-Müze, Dolmabahçe Sarayı Müzesi, Beylerbeyi Sarayı Müzesi, Ayasofya Müzesi, Yıldız Sarayı Müzesi ve Sakıp Sabancı Müzesi’dir. Şekil 4 -7’de yapılan uygulamalardan bazı örnekler verilmektedir.


Şekil 4. Topkapı Sarayı Müzesi’nin Hazine Bölümü’nde destek ve misina kullanımı
Fotoğraflar: T-Mimarlık Dekorasyon İnş. Taahhüt San. Ve Tic. Ltd. Şti. / Topkapı Sarayı Müzesi’nin izniyle.


Şekil 5. Rahmi M. Koç Müzesi’nde destek, misina ve çelik tel kullanımı
Fotoğraflar: Rahmi M. Koç Müzesi’nin izniyle


Şekil 6. Sadberk Hanım Müzesi’nde destek ve misina kullanımı
Fotoğraflar: Sadberk Hanım Müzesi’nin izniyle


Şekil 7. Sadberk Hanım Müzesi’nde depolama alanları
Fotoğraflar: Sadberk Hanım Müzesi’nin izniyle


Müzelerin karşı karşıya olduğu deprem riskleri ile ilgili olarak belirli bir bilinç oluşturulmuşsa da, bugüne kadar yapılanlar çok sınırlı düzeydedir. Deprem hasarlarının azaltılması çalışmalarının başlatılması konusunda müzelerin karşılaşılaştığı/karşılaşabileceği güçlükler, müzenin idari durumuna, fiziksel koşullarına, müze çalışanlarının deprem bilincine ve tabii koleksiyonun kapsamı, büyüklüğü ve niceliğine bağlı olarak müzeden müzeye değişebilir. Bunlara ek olarak müze binası, nesne sayısı, sergileme / depolama koşulları, yönetim / bürokrasi, bütçe, çalışan sayısı/kadro, estetik kaygılar, işlevsel kaygılar, psikolojik-sosyal kaygılar da karşılaşılan sorunlar arasındadır.

Müze Binalarının Depreme Karşı Güçlendirilmesi ile İlgili Sorunlar
Geçmişte binaların depremden korunması konusu taşıyıcı sistemin güçlendirilmesine odaklanmış olsa da, son zamanlarda, performansa dayalı mühendisliğin gelişmesiyle beraber yapısal deprem hasargörebilirliklerine ilişkin yaşanan ilerlemelere paralel olarak, yapısal olmayan bileşenler ve yapı içeriğine ait hasargörebilirlikler de önem kazanmıştır. Yapısal dayanımı taşıyıcı duvarlar ilave etmek, kolonları mantolamak gibi yöntemlerle iyileştirerek yapısal kapasiteyi arttırmak kullanılan bir yöntemdir. Böyle bir yöntem, relatif kat ötelemelerini azaltacağından bazı yapısal olmayan elemanların korunmasını sağlayabilir. Ancak yöntem, katların deprem tepkisini arttırdığından, genellikle binanın içindekilere zarar verebilir. Bu durum, hastane, müze gibi içinde değerli, kritik ve/veya yeri doldurulamaz nesne, makine-ekipman-malzeme barındıran binaları ilgilendirir. Bütün binanın deprem taban yalıtımının yapılması, genellikle depremden korunmak (yapısal, yapısal olmayan ve içindekiler) için genel bir çözüm olarak düşünülmektedir. Ancak, söz konusu uygulama henüz yaygınlaşmamıştır.

Müzelerde Kapsamlı ve Etkin Deprem Riski Azaltımı için Öneriler
Genellikle bütçe problemi yaşanmasına karşın, yapısal olmayan risklerin azaltılması için düşük maliyetli ve pratik yöntemlerle zaman kaybetmeden harekete geçilebilir. Bu adım, sonrasında daha karmaşık yöntemlere odaklanmak konusunda yardımcı olacaktır. Bununla birlikte, başlangıçta yapısal olmayan risklerin azaltılmasında müzelere danışmanlık yapacak farklı disiplinlerin temsil edildiği bir ekibin oluşturulması önemlidir.

Deprem risklerinin azaltılması çalışmaları yalnızca sergileme salonları ve depolarda değil, ofis alanları, müze mağazaları, çıkışlar, koridorlar ve diğer ziyaretçi dolaşımına açık alanlarda da yapılmalıdır.

Müzelerde deprem risklerinin azaltılması için gerçekleştirilecek kapsamlı bir çalışma programı, yerel deprem tehlikesi ve zemin koşullarına, binaya ve koleksiyona özel bir deprem kayıp senaryosunun hazırlanması ile başlamalıdır. Bu senaryo, kararlarda söz sahibi olan kurum ve kuruluşları duyarlı hale getirmede, uzmanların bilincini arttırmada, müze binasının ve içindekilerin korunmasında öncelik belirlemede kullanılmalı ve deprem risklerinin azaltılmasına yönelik yapılacak plan ve alınacak kararlara temel oluşturmalıdır. Bu çalışmada sonuçlar, belirli bir senaryo depremi yer hareketi etkisinde müze binasının ve içindekilerin alacağı hasar cinsinden ifade edilmelidir. Deprem kayıp senaryosunun iki odak noktası bulunmaktadır: müze binaları ve binaların içerdiği her türlü unsur. İlk aşamada müze binalarının alacağı olası deprem hasarı, binanın bulunduğu noktaya özel olarak belirlenen deprem yer hareketine, binanın yapısal, mimari ve tarihi özelliklerine dayanarak saptanır. İkinci aşama, aynı belirlemenin binanın içinde bulunan tüm nesneler için gerçekleştirilmesinden oluşur. Çoğu koleksiyonun boyutu ve çeşitliliği gözönüne alındığında mevcut envanteri (farklı büyüklükte, malzeme ve kırılganlıkta olan nesneler, vs.) tipik sınıflara ayırmak gerekecektir. Proje sonuçları, müze binaları ve müzelerin içerdiği nesnelerin depremden etkilenebilirliğinin ve uğrayacağı deprem hasarının nitelik ve niceliğinin bütünleşik bir ifadesi olacaktır.

Müze binalarının deprem hasargörebilirliklerinin belirlenmesinde, aşağıdaki noktalar göz önünde bulundurulmalıdır:
• Deprem tehlikesinin belirlenmesi: Müze binasını etkilemesi beklenen senaryo depreminin ve bunun meydana getireceği deprem yer hareketinin yerel zemin koşulları da göz önünde bulundurularak deterministik yaklaşımla belirlenmesi.
• Müze binalarının yapısal, mimari ve malzeme özelliklerinin belirlenmesi
• Bu binaların deprem hasargörebilirliklerinin belirlenmesi: Farklı yapı tiplerine ait deprem davranışlarının ortaya konması ve hasar olasılık ve şekillerinin belirlenmesi

Müzelerin içerdiği nesnelerin deprem hasargörebilirliklerinin belirlenmesinde yapılması gereken çalışmalar şunlardır:
• Envanter Değerlendirmesi: Sergilenen ve depoda korunan nesnelerin tip ve özelliklerinin eksiksiz bir tanımlamasıdır ve şunları içerir: Nesnelerin boyutlarına, malzemeleri, vd. göre genel çeşitlerinin belirlenmesi; ivme ve yer değiştirmeye karşı hassas nesnelerin belirlenmesi; kat seviyesi yer hareketlerinin genel bir tahmini
• Sarma Masası Testleri: Nesne çeşitlerinin beklenen deprem yer hareketlerine karşı davranışını belirlemek amacıyla sarsma masası testleri yapılmalıdır. Bu testlerde doğal olarak nesnelerin model veya kopyaları kullanılmalıdır. Deprem sırasında çeşitli kategorilerdeki nesnelerde dengesizliğe sebep olacak kritik yer hareketi seviyelerinin yanısıra, herbir nesne çeşidi için devrilme/hasara neden olacak yer hareketi seviyesi belirlenmelidir.

Kayıp belirleme çalışmasının değerlendirilmesinde ve müze binaları ve içerdiği nesneler için yapısal ve yapısal olmayan risklerin azaltılmasına yönelik önerilerin belirlenmesinde aşağıdaki kriterler kullanılacaktır:

• Müze binasının ağır hasar alacağı veya çökeceği tahmin ediliyorsa, içinde barındırdıklarının da büyük ölçüde kaybedileceği varsayılacaktır.
• Müze binasının orta hasar alacağı veya hiç hasar görmeyeceği durumlarda, müze binasının güçlendirileceği kabul edilecek ve güçlendirmeye ilişkin öneriler eşliğinde ağırlık, sergilenen (ve depo alanlarındaki) nesnelerin içerdiği risklere verilecektir.

Proje, müzelerde beklenen hasar durumu hakkında bir tahmin sağlamalı ve müze binası (yapısal ve yapısal olmayan), sergilenen ve depolarda korunan nesnelere yönelik beklenen hasarın hangi öncelik sırasında ele alınması gerektiği konularında yol göstermelidir. Bilinçlendirme etkinlikleri ile sponsorluk için temel oluşturma çalışmaları da bu çalışmanın önemli bir parçasını oluşturacaktır. Risklerin azaltılması konusunda halkla ilişkiler, savunma ve teşvik (örneğin sponsorların ve projeyi savunacak kişilerin belirlenmesi) çalışmanın ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Çalışmanın tüm aşamalarını özetleyen, sonuçları değerlendirerek tartışan ve sonuçların olası çıkarımları üzerinde yorum yapan proje raporu, müzelerde risklerin azaltılması konusunda nazım plan olarak kullanılmak üzere ilgili kurumlara sunulmalıdır.

Yeni müze binalarının yapısal ve yapısal olmayan elemanları için uygun deprem performans kriterleri kullanılarak tasarımında taban yalıtımı sistemlerinin ve/veya diğer yapısal kontrol tekniklerinin kullanımı önemlidir. Bu gerçekleştikçe ve hasar riskinin azaltılması, yeni projelerin başlangıcında tasarımın bir parçası oldukça müzelerimizde bulunan koleksiyonlar ve kültür mirasımız deprem hasarından korunmuş olacaktır.

Sonuç
2007 yılında , Istanbul 2007: Müzelerin Depremden Korunması” başlıklı bir uluslararası konferans, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı ile J.Paul Getty Müzesi tarafından, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi’nin ve Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzecilik Yüksek Lisans Programı’nın desteği ile gerçekleştirilmiştir. Konferansın amacı ilgili meslekler arasında deneyimlerin paylaşılması, iletişimin sağlanması ve bilincin arttırılması, Türkiye'de müzelerde deprem risklerinin azaltılması ile ilgili olarak çalışacak, bu konunun önemine dikkat çekecek, kamuoyu oluşturacak, strateji belirleyecek, araştırma ve uygulamalar planlayacak, başlatacak ve destekleyecek bir grubun oluşturulması olmuştur. Konferans kapsamında değinilen konular; müze binalarının depremden korunması, müzede bulunan eserlerin depremden korunması, müze binaları ve eserleri için deprem yalıtımı uygulamaları, müzeler için deprem risk yönetimi, mevcut durum değerlendirmesi ve yapılması gerekenler ile İstanbul müzelerinde yapılan uygulamalar başlıklarını içermektedir (www.eqprotection-museums.org).

Kurumsal çabalar mevcut olmasına karşın, bina ve koleksiyon açısından müzelerin depremden korunması konusunda gösterilen çaba 1999 depremleri sonrasında başlayıp bir ivme kazandıysa da, hiçbir zaman yeterli seviyeye ulaşmamıştır. Müzelerin karşı karşıya bulundukları deprem riskleri uygun güçlendirme, takviye ve/veya risk azaltma yöntemleri yardımıyla azaltılabilir. Müzelerin depremden korunması için danışmanlık yapacak disiplinlerarası uzmanlardan oluşan ekiplerin oluşturulması, risk azaltma yöntemleri ve malzemeleri ile ilgili bilimsel araştırmaların yapılması, eğitim malzemeleri geliştirerek müze personeline ve konu ile ilgili alanlarda öğrencilere eğitim verilmesi, bilgi paylaşımı, risklerin belirlenmesi ve önlem yöntemlerinin uygulanması acil olarak ele alınması gereken konulardır. Bu amaca yönelik olarak, disiplinlerarası uzmanlıkla araştırma, geliştirme, eğitim, danışmanlık, teknik destek ve kurtarma operasyonları için bir merkez oluşturulması gereklidir.

“İstanbul 2010 – Avrupa Kültür Başkenti” projesi, İstanbul müzelerinin deprem risklerinin azaltılması konusunda örgütlenmiş, çok disiplinli ve çok katmanlı bir hareketin oluşturulmasına yönelik önemli bir fırsat sunmaktadır.

Kaynaklar
Agbabian, M.S., Masri, F.S. ve Nigbor, R.L.. 1990. Evaluation of Seismic Mitigation Measures for Art Objects, Los Angeles.

Agbabian, M.S., Masri, F.S., Nigbor, R.L. ve Ginel, W.S. 1988. “Seismic Damage Mitigation Concepts for Art Objects in Museum,” 9th World Conference on Earthquake Engineering, Tokyo-Kyoto, Japonya.

Augusti, G., Ciampoli, M., Airoldi, L. 1992. “Mitigation of Seismic Risk for Museum Contents an Introductory Investigation,” 10th World Conference on Earthquake Engineering, A.A.Balkema, Rotterdam, pp. 5995-6000, Madrid, İspanya.

Erturk, Nevra, Sungay, Bilgen ve Marla Petal. 2004. “Seismic Conservation of Historical and Cultural Treasures of a Wold City: Sizing the Need and Formulating an Action Plan for the Museums of Istanbul, Turkey,” World Bank ProVention Consortium’a hazırlanmış olan proje raporu, İstanbul, Türkiye.

Önem, Göktürk, Tüzün, Cüneyt, Durukal, Eser ve Mustafa Erdik. 2006. “Protection of Museum Items Against Earthquake Shaking By Low-Cost Base-Isolation Devices,” 4th World Conference on Structural Control and Monitoring, La Jolla, ABD

Podany, J. C. 1991. “Safeguarding a Collection and Building From Natural Hazards,” 1991 American Institute for Conservation of Historic & Artistic Works Workshop, Washington DC, ABD

* Boğaziçi Üniversitesi
** Yıldız Teknik Üniversitesi

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.