Haberler

Kanalizasyon suyu 350 bin yıllık mağarayı yok ediyor

Tarih: 26 Mayıs 2008 Kaynak: Referans Yazan: Vercihan Ziflioğlu
Küçükçekmece'deki 350 bin yıllık en eski yerleşke olan Yarımburgaz Mağarası yok olmakla yüz yüze. Kanalizasyon sularının yoğun bir biçimde aktığı mağara 'Gümüş İncir' efsanesinin peşinden koşan definecilerce de tahrip ediliyor.

İnsanlık tarihinin Anadolu'daki 350 bin yıllık en eski yerleşkesi Yarımburgaz Mağarası'na Küçükçekmece'nin gecekondu mahallelerinin kanalizasyon suları akıyor.

Mağarayı tehdit eden sadece kanalizasyon suları değil. "Gümüş İncir" efsanesi peşindeki defineciler de binlerce YTL ödeyip aldıkları sahte define haritalarıyla tarihi talan ediyor. Mağarabilimciler ve arkeologlar eşliğinde mağara içerisinde yaptığımız inceleme ve araştırma gezisini duyan iki kişi neden mağarada bulunduğumuzu soruyor. Define peşinde olup olmadığımızı ısrarla soruşturan kişiler, istersek ellerinde bulunan define haritasını birkaç bin YTL karşılığında bize satabileceklerini söylüyorlar.

Metrelerce ilerlediğimiz mağarada karşılaştığımız derin çukur ve hendekler tarihe verilen tahribatı açıkça gözler önüne seriyordu. Mağaranın girişine yakın bir galeriden yükselen dumanları takip ettiğimizde ateşe verilmiş askeri botlarla karşılaşıyoruz. Etrafa dağılan içki şişeleri ve kırık cam parçaları mağaranın yeni yerleşimcileri hakkında ipuçları veriyordu. Mağaranın "B Galerisi" olarak adlandırılan bölümünde bulunan ve taş işlemeciliğiyle dikkati çeken Bizans Kilisesi'nden geriye sadece metrelerce derinlikte kazılmış hendeklerin kaldığını görüyoruz.

Cüneyt Arkın karete yaptı
Türkiye Arkeolojik Yerleştirmeleri Genel Koordinatörü ve İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Oğuz Tanındı'nın verdiği bilgiye göre 80'lerde İtalyan-Türk ortak yapımı çekilen ve başrolünde Cüneyt Arkın'ın rol aldığı "Yolun Öyküsü" isimli filmin dövüş sahnesi kilisenin bulunduğu alanda çekilmiş. Tanındı, set için alan açmak amacıyla kilisenin içerisinden dozerlerle toprakların kaldırıldığını belirterek, mağara içerisine dövüş sahneleri için devasa havuzların yerleştirildiğini söylüyor.

Bunu "bir çeşit cinayet" olarak yorumlayan Tanındı, "Defineciler bile bundan daha büyük zararı veremezdi" diyor.

Oğuz Tanındı ve mağarabilmci Ali Yamaç, Yarımburgaz Mağarası'nın geri dönüşü olmayan bir sürece girdiğini kaydediyor.

Gerekli önlemlerin acilen alınmaması durumunda Yarımburgaz Mağarası'ndan geriye sadece talan edilmiş taş yığını ve kanalizasyon çukuru kalacak.

Dev ayı kemikleri bulundu
"İlk insanların Afrika'dan kuzeye göç ederken konaklağı mağaradır Yarımburgaz" sözleriyle mağaranın önemini vurgulayan Tanındı, yeraltı sularının aşındırması ile oluşan mağaranın Eosen kökenli kalker oluşumlu bir yapı olduğunu anlatıyor.

Mağaranın denizden yüksekliğinin ortalama 18 metre olduğunu söyleyen Tanındı, 1988-1990 yılları arasında Prof. Dr. Güven Arsebük ve California Bekeley Üniversitesi Antropoloji Bölümü öğretim üyelerinden F. Clark Howel'ın başkanlığında yürüttükleri kazılarda alt mağarada yüzlerce deniz kabuğu fosili tespit edildiğini söylüyor. Tanındı, bu durumu binlerce yıl önce Marmara Denizi'nin mağaranın girişine kadar uzanmasına bağlıyor.

"Mağara 19. yüzyılın ortalarında Abdullah Bey tarafından keşfedildi, 1959'da Ankara Üniversitesi'nden Şevket Tansuğ ilk sondaj çalışmasını yaptı" diyen Tanındı, Arsebük başkanlığında yapılan kapsamlı kazılarda Paleotik çağa yoğunlaşıldığını belirtiyor. 2 yıl süren araştırmalar sırasında mağarada iki metre uzunluğunda günümüzde nesli tükenen Ursus-speneius olarak adlandırılan ayı türüyle karşılaştıklarını anlatan Tanındı, bu türe ait kalıntıların benzerine İskandinav ülkelerinde rastlandığına dikkat çekiyor. Tanındı, yapılan tüm araştırmalara rağmen mağarada insana ait kemik kalıntısıyla karşılaşılmadığını vurguluyor.

Homo-erektus'un çıkış yeri
Mağarada insana ait kalıntıların sadece taş aletlerle sınırlı olduğunu söyleyen Tanındı, "Bu aletler "homo-sapiens"ten iki tür önceki insanoğlunun atası "homo-erektus"a aitti. Homo-erektus bodur ve tıknaz bir türdü. Bu tür Yarımburgaz Mağarası'nı geçiş alanı olarak kullanarak buradan Avrupa ve Çin'e dağıldı. Mağra kış uykusuna yatan Ursus-Speneius tarafından kullanıldığını düşünüyoruz. Eldeki veriler ışığında baharda Homo-erektus'un mağaraya yerleştiği konusunda tezlerimiz var. Yarımburgazda sadece insanı ve insanın yaptığı aletleri aramadık aynı zamanda mikrofauna üzerinde de araştırma yaptık" diyor.

Tanındı, mağaradan elde edilen toprağın 0.5-1 cm ve 2 milimlik eleklerten geçirildiğini kaydederek, bu işlem sonucunda elde edilen kemiklerin teker teker sınıflandırıldığını belirtiyor. Araştırmalar sonucunda çıkan verileri Türkiye'de ilk defa kemik ölçüleri ile birlikte 1988'de bilgisayar ortamına aktardıklarını söyleyen Tanındı, "Yine Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek, mağara duvarlarına yerleştirilen küçük kapsüller sayesinde mağaranın 350 bin yıllık olduğunu tespit ettik. Kapsüller bir yıl süreyle tarihlendirmeyle ilgili ölçümler yapılmak üzere mağara duvarlarında bırakıldı" diye konuşuyor.

Bu Haritayı Alan Aptaldır
Mağarabilmci Ali Yamaç, define haritalarından defalarca kendisine de teklif edildiğini söyledi. Haritaların binlerce YTL tutarında olduğuna değinen Yamaç, bu maliyetin altına girmek istemeyen talancıların dedektör kullanarak define aradıklarını belirtti. Yamaç, haritaların genelde Arap alfabesiyle kaleme alındığını belirterek, içlerinde "Bu haritayı alan aptal, hâlâ burada sandığın gibi define olmadığını anlamadın mı" türünden komik şeylerin yazdığını aktardı.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.