Seyitömer Linyitleri İşletmesi (SLİ) arazisindeki höyükte devam eden kazılarda, Kütahya ve çevresinde MÖ 3000'li yıllarda kalıpla çini ve seramik üretiminin yapıldığını belirlediklerini bildirildi.
Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nejat Bilgen AA muhabirine, buradaki höyüğün, kömür çıkarılması için çalışmalar yapıldığı sırada fark edildiğini söyledi.
Burada 1989 yılında Eskişehir, 1990-1995 arasında da Afyonkarahisar Müze Müdürlüklerince kazılar yapıldığını anlatan Prof. Dr. Bilgen, 10 yıllık aranın ardından DPÜ'de Arkeoloji Bölümünün kurulmasıyla 2006 yılında bu üniversite tarafından kazıların yeniden başlatıldığını anlattı.
DPÜ Rektörlüğü ile SLİ arasında yapılan protokol gereğince 1 Mayıs 2008'de başlatılan 3'üncü dönem kazıların 5 yıl süreceğini ifade eden Prof. Dr. Bilgen, şunları kaydetti:
"Seyitömer kasabası şu anda bulunduğu bölgeye 1980'lerde taşınarak, eski yerinin altından açık ocak sistemiyle çalışılarak kömür alınmış.
Burada bulunan 30 metre yüksekliğinde, 200 metre çapındaki höyüğün altında daha önce yapılan kazılarda ev temelleri ve duvarları bulunmuş. Bu höyük 5 bin yıllık birikimle ve temeller, duvarlar yıkıla yıkıla oluşmuş. Kazılara 10 yıl ara verilince yıkıntılar meydana gelmiş."
Bütün katmanlar inceleniyor
Prof. Dr. Bilgen, höyüğün tepesine kadar uzanan Frig dönemine ait merdiven ve en üstte kanal bulunduğunu belirterek, bu kanalın Romalılara ait tapınağın bir parçası olduğunu kaydetti.
Roma inanışına göre tapınağa adanan ve pişmiş topraktan yapılan heykellerin su dolu kanala atıldığını ifade eden Prof. Dr. Bilgen, bulunan tüm tarihi eserlerin Kütahya Arkeoloji Müzesi ve kazı alanının yanındaki bölümde sergilendiğini söyledi.
Kazılar sırasında ilginç bilgilere de ulaştıklarını anlatan Prof. Dr. Bilgen, şöyle konuştu:
"Kazılarda, Kütahya ve çevresinde MÖ 3000'li yıllarda kalıpla çini ve seramik üretiminin yapıldığını belirledik. Bu durum, Kütahya'da çini ve seramik üretiminin günümüzde yaygın olarak yapılmasının tesadüf olmadığını gösteriyor.
2006'da kazılara başladığımızda daha önceki çalışmalarda açılan höyüğün tepesinin dolduğunu gördük. Bütün katmanları irdelemeye ve anlamaya çalıştık. Elde ettiğimiz taşları tek tek fotoğraflayıp bilgisayar ortamında çizimlerini yapıyoruz."
Prof. Dr. Bilgen, höyüğün altında yaklaşık 15 milyon tonluk kömür rezervinin saptandığını ve kazılar tamamlanıp arkeolojik tescil ortadan kalktığında bu kömürün alınacağını belirterek, "Üniversite olarak biz müze sahibi olacağız. SLİ'nin de enerji yönünden kazancı olacak. Bu kazı çalışmaları bilimsel ve ekonomik yönden hem ülkeye hem de yöreye büyük katkı sağlayacak" dedi.