Haberler

‘2001 krizi, bugün panzehirimiz oldu’

Tarih: 16 Haziran 2008 Kaynak: Radikal
Öngör, ABD ve Batı ekonomilerindeki daralmanın Türkiye’nin ekonomik büyümesine etkisinin kaçınılmaz olduğunu söylüyor.

Eski Garanti Bankası Genel Müdürü Akın Öngör, finans sektörünün 2001 krizinden büyük dersler çıkardığını belirterek, ‘Ancak global kriz uzun vadeli borçlanmada sıkıntı yaratabilir’ diyor

Ekonomist Dergisi’nde yayınlanan habere göre, Türkiye para ve güçten gönüllü olarak vazgeçip emekli olanların çok az rastlandığı bir ülke.

55 yaşında finans dünyasının en etkin isimlerinden biriyken Garanti Bankası Genel Müdürlüğü görevinden kendi isteğiyle 2000 yılının nisan ayında emekli olan Akın Öngör de bunun iş dünyasındaki ender örneklerinden biri. Emekli olduktan sonraki dönemde ‘hobi olarak yapıyorum’ dediği şarap üreticiliğine başlayan ve bir tekneyle dünyayı gezen Öngör, aynı zamanda Doğal Hayatı Koruma Derneği’nin de (WWF) Türkiye Eşbaşkanı.

ABD’deki kriz için “Dünün bize bankacılık dersi verenleri, uzunca bir süredir müthiş hatalar döngüsü içindeymiş” diyen Öngör, Türkiye için ise umutlu, “2001’de yediğimiz dayak bugün bize panzehir oluyor” diyor. Ekonomist dergisi, Tük finans sektöründe sadece uzun vadeli borçlanmalarda kısıtlamalar olabileceğine dikkat çeken Öngör ile global finansal kriz ve Türkiye’ye olacak etkileri ile küresel ısınma ve bundan dolayı da iş dünyasını nelerin beklediğini konuştu.

Dünyayı meşgul eden ABD kaynaklı global finans krizi için ne düşünüyorsunuz?
Krizin temelinde ABD ve Batı ekonomileri var. Krizin en büyük aktörleri de ne yazık ki bankacılar. Geçmişte bize bankacılık dersi verenlerin yaptığı hataların neden olduğu sonuçları görünce tam bir skandal dedim. Çünkü bankacılıkta önemli konulardan biri risk yönetimidir. Bizim risk yönetimimizin yetersizliğinden şikayet edip dururlardı. Kendilerini dev aynasında görürlerdi. Finansal yatırım bankacılığı ile o kadar büyük riskler almışlar ki, ekonomideki en küçük tökezlemeyle birlikte büyük problemler çıktı.

Nedir?
Sordum ben bunu ve ‘en üst kalitenin altındaki kalitedeki müşteriler’ denildi. Onlar zaten kredi değerliği olmayan müşteriler, siz krediyi müşteriyi sevip sevmemekle ilgili vermezsiniz. Bunun bir kuralı vardır, bir riske giriyorsanız onu alabilmeye hak kazananlar veya kazanamayanlar vardır.

Bunun için de kişiler veya projeler vardır. Buna hak kazanamayıp da ‘ben prime değil de subprime, hatta sub-sub prime kredi vermek istiyorum’ denilseydi ne olacaktı o zaman. Daha düşük kalitede kredi değerliği olanlara mı verilecekti bu krediler. Bankacıların kâr amacıyla, kendilerinin oburluk yaklaşımı; onları bir skandala götürdü.

Söylediklerinizi bir örnekle biraz daha somutlaştırabilir misiniz?
Benim yüz yüze oturup konuştuğum UBS Genel Müdürü Marcel Ospel var örneğin. Ben geçmişte Türkiye’de bir bankacı olarak kendisine anlattım: ‘Sizin yaptığınız uygulamalar çok doğru değil. Biz bunca yıldır sizinle iş yapıyoruz, bakın biz size şu işleri yapıyoruz’ diye. Kendisi ‘Hayır, biz yatırım bankacılığı ürünleri ile yürüyeceğiz. Ticaret finansmanı, dış ticaret finansmanı işlerini bırakıyoruz’ dedi. Ben de bunun üzerine ‘Peki o zaman, sizinle tekrar konuşuruz’ dedim. Ama konuşamadık çünkü, Marcel Ospel bankasını 10 milyarlarca dolarlık zarara uğrattıktan sonra işini kaybetti.

Bütün bunlar Türkiye’yi nasıl etkiler sizce?
Tabii bütün bunların Türkiye’ye de olumsuz etkileri var. ABD ve batı ekonomilerinde yaşanan daralma Türkiye’nin ekonomik büyümesine de olumsuz etki edecektir, bu kaçınılmaz. Çünkü Türkiye artık dünya ekonomisi ile oldukça entegre. Fakat bu Türkiye’nin çok büyük bir mali bankacılık krizine gireceği anlamı taşımaz. Çünkü Türkiye’deki bankacılık sistemi bu konuda şu ana kadar kendisini gayet iyi idare etti.

O zaman 2001 krizinden gereken dersler alınmış...
Evet, sektör kendisini çok iyi tamir etti. 2001’de yenilen dayak bugünlere panzehir oldu. Bu noktada BDDK’nın hakkını vermek lazım. 2001’deki krizden sonra BDDK’nın oluşumu, bankacılık işine getirilen çok sıkı disiplin, özellikle risk yönetimi tarafına getirilen disiplin, raporlama ve şeffaflık konusunda gösterilen gelişim, o musibetin bize çok büyük yararı olduğunu gösterdi.

Bu nedenle Türkiye’de bir bankacılık krizi beklemiyorum ama önümüzde bizi zor bir dönem bekliyor olacak, yüksek faizlerin olduğu, uzun vadeli kredilerin kısıldığı, kredi verilirken ‘yoğurdun üflenerek yendiği’ ve büyümenin yavaşladığı bir Türkiye olacak. Bir kriz beklemiyorum ama bu süreçte siyasi istikrar konusunda daha fazla çaba sarf etmek gerektiğinin de altı çizilmeli.

‘Türkiye çöplüğe dönüşebilirdi’
Ekonomist, Akın Öngör’e küresel ısınmanın olası etkilerini ve Kyoto Protokolüne taraf olmaya karar veren Türkiye’yi nelerin beklediğini de sordu. Global krizin etkileri konusunda Türkiye için iyimser olan Öngör, küresel ısınma sürecinde Türkiye’yi bekleyen sıkıntılar konusunda aynı tabloyu çizemiyor. Öngör bu konuda şunları söylüyor:

“Bunu kendi isteğimizle yapmamız daha iyi oldu. Siyasi açıdan da, iklim değişikliği açısından da çok doğru bir adım. Sanıyorum bizim de WWF olarak bu konudaki çabalarımızın katkısı oldu. Zaten ABD’de imzaladıktan sonra yalnız kalacaktık. Herkes Kyoto’ya tarafken siz olmadığınız için karbon salınımı yapan şirketler yatırımlarını Türkiye’ye getireceklerdi ki bu da bizi bir çöplüğe dönüştürebilirdi. Bir diğer önemli konu da Koyoto protokolünün süresi 2012’de doluyor, onun yerine başka bir anlaşma devreye girecek. Bu anlaşmanın müzakerelerine taraf olup katılmak gerek.
Hükümet bunu Meclis’e götürecek, Meclis’ten geçtikten sonra da biz Kyotoya taraf olarak imza atacağız. Sonra Türkiye’nin hangi konumda yer alacağı tartışılacak. Ondan sonrasında da artık karbon salınımını sınırlamak için önlemler alınmaya başlanacak.

Burada devlete yerel yönetimlere, sivil toplum kuruluşlarına, üniversitelere özel sektöre ve bireylere çok görev düşüyor. Bunların hepsinin beraber hareket etmesi halinde ses geliyor, yoksa ses gelmiyor. Bunu bir orkestra gibi düşünün. Orkestrada uyum yoksa acayip sesler çıkıyor ve bu ses hiçbir işe yaramıyor. Öncelikle devletin hemen karbonu fiyatlaması lazım. Ben ümitliyim, Türkiye’deki özel sektörün adaptasyon yeteneği çok gelişmiştir.”
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.