Haberler

Hem afete karşı bilinçlendiriyor hem mahalle kültürünü aşılıyor

Tarih: 26 Haziran 2008 Kaynak: Radikal Yazan: Funda Özkan
Gülay Barbarosoğlu, deprem dede Ahmet Mete Işıkara’nın halefi olarak Kandilli Rasathanesi müdürlüğü koltuğuna oturmuştu. Kısa adı Kandilli Rasathanesi, bizler için depremin büyüklüğünü, şiddetini ‘rakama’ döken Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü.

Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, depreme uzak kalmadı, Mahalle Afet Gönüllüleri Vakfı’nın (MAG) başkanlığını üstlendi.

MAG, tüm afetlere yönelik afet bilinci oluşturmak, afetlere hazırlık çalışmalarını yürütmek ve vatandaşın kendi mahallesinde ilk müdahaleyi yapması hedefiyle kurulmuş bir vakıf. Türkiye’de afet eşittir deprem olarak algılanıyor.
Afet bilinci bizim toplumda ne ölçüde?

Geçtiğimiz haftalarda Başbakan Erdoğan MAG’ın tanıtım toplantısına katılmıştı. Bir akşam önce Anayasa Mahkemesi’nin türban kararı açıklanınca, Başbakan’ın sözleri da ‘siyasi deprem’ açısından konu oldu.

İstanbul’da 900 civarı mahalle bulunuyor. MAG şu ana kadar 47 mahallede örgütlenmeyi başardı. Kocaeli, Yalova ve İzmir’deki mahallelerle birlikte sayı 69’a ulaşıyor.

3 bine yakın MAG gönüllüsü her an tetikte, hizmete hazır. Öğrenci, öğretmen, tekstilci, esnaf, ev kadını, rehber, muhtar, mimar, mühendis, emekli, 3 bine yakın gönüllü, 36 saatlik bir eğitimle afetzedenin nasıl kurtarılacağının, ilkyardımın nasıl yapılacağının, hatta insanın kendisini afetin yaratacağı travmadan nasıl koruyacağına kadar öğrenim görüyor.

Kabul edelim ki, beklenen büyük İstanbul depremine şu koşullarda binaların hazırlanması mümkün olmayacak. Japonya’daki son yedi küsurluk bir depremde iki kişi ölüyor, biri de panikle yola atlayıp, otobüs çarptığı için. Biliyoruz ki İstanbul’daki durum vahim olacak.

Marmara’daki iki büyük depremde ‘devletin’ enkaz altında kaldığı gibi İstanbul’da da durum farklı olmayacak. Geriye tek seçenek kalıyor, komşunun komşuya yardımı.

Zaten MAG eğitimi ile ilgili bilgi veren vakfın müdürü Elvan Cantekin, ‘geleneksel mahalle yapısını koruyan yerlerde örgütlenmenin çok daha kolay sağlandığını’ vurguluyordu. Esnaf, aynı mahallede oturuyorsa gönüllü örgütlenmesinde işler daha kolaylaşıyormuş.

Güneydoğu’nun hasta yatak sayısı bir Isparta etmiyor
Sağlık ve eğitim hizmetleri bir ülkenin kalkınmışlık düzeyini gösteren ve gelecek yıllarda ülkenin kalkınma potansiyelini belirleyen iki önemli unsur. Kâğıt üstünde yazan şu: Anayasal bir hak olan sağlık hizmetinden faydalanma, politika yapıcı tarafından kaynaklar dahilinde tüm vatandaşlar için eşit oranda sağlanması gerekiyor.

Açık Toplum Enstitüsü Türkiye temsilciliğinin desteğinde Prof. Dr. Seyfettin Gürsel’in yöneticiliğinde, Prof. Dr. Asaf Savaş Akat’ın danışmanlığında ‘Kamu Harcamalarının Bileşiminin Büyüme ve Refah Etkileri’ konulu yapılan çalışmada, Türkiye’deki sağlık hizmetinden faydalanmada bölgelerarası eşitsizliği boyutları ortaya konuluyor. Galatasaray Üniversitesi’nden iki akademisyen Fatih Karanfil ve Sezgin Polat’ın araştırmasında, sağlık hizmeti bir pastaya benzetilerek, iller arasındaki ‘dilim’ dağılımının ne kadar adil pay edilip, edilmediğine bakılıyor. Tablo ise acı gerçeği ortaya koyuyor:
100 bin kişi başına düşen yatak sayısında en kötü durumda olan iller: Şırnak (58), Hakkâri (75), Mardin (77), Ağrı (85), Batman (99), Şanlıurfa (110).

81 ilde en kötü durumdaki son altı ilden beşi Güneydoğu’da, biri Doğu’da. 100 bin kişiye düşen yatak sayısında en iyi durumda olan il ise 578 yatak ile Isparta. Isparta’nın yüz güldüren durumu, 1990’larda başlıyor, bugüne kadar geliyor. 1990’lardaki iktidarın Isparta’yı ‘teşvik etmiş’ olmasının büyük etkisi var. ‘Sağlık personel sayısı’ açısından da Doğu ve Güneydoğu’nun hali içler acısı. 100 bin kişiye düşen en az sağlık personeli sıralamasında Ağrı, Şırnak, Mardin, Şanlıurfa, Muş, Bitlis, Hakkâri, Batman, Van diye liste devam ediyor.

En nefret ettiği soru
Gülay Barbarosoğlu, “En nefret ettiğim, deprem ne zaman olacak? sorusu” diyor. Haksız da değil, selam verdiğiniz size depremin ne zaman olacağını soracak. Bazen ‘düzgün’ yanıt veriyormuş, bazen de “Leylekleri anlatmaya başlıyorum” diyor.
Gülay Barbarasoğlu, “Afetlerin nerede, ne büyüklükte olacağını biliyoruz. Tek bilmediğimiz zamanı” vurgusunu yapıyor ve ekliyor:

“Depremlerin önceden bilinip, bilinemeyeceği bilim dünyasının araştırma konusudur. Bunu sokaktaki insanın tartışması doğru değildir. Ancak insanlar kendi kaderini kendisinin çizeceğinin, kendi kaderini kendisinin etkileyeceğinin bilincinde değil.”

Bütün deprem uzmanlarının söylediği aynı aslında: “Yapı stokunu, depreme uygun hale getirmezsek yapacak da pek bir şey kalmıyor.”

MAG gibi insanları afete karşı bilinçlendiren, afet esnasında insanların doğru tepkiyi vermesini, hızlı ve etkin davranmasını sağlayacak eğitim de yaşamsal öneme sahip.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.