Antalya’nın Serik ilçesine bağlı Zırlankaya, Büğüş ve Etler köyüne yapılmak istenen taşocağı, köylüleri ayağa kaldırdı. Taşocağı uğruna 1 milyon çam ağacının yok olacağı söyleniyor.

İçme suyu arama bahanesiyle girilen alanda daha sonra taşocağı kurulacağını öğrenen köylüler, taşocağı kurulacak ormanlık alanın 10 yıl önce Orman İşletme Müdürlüğü tarafından ağaçlandırıldığını söyledi. Alanın maden sahası olmasına anlam veremeyen köylüler, taşocağı ruhsatının iptali için dava açtılar.

Zırlankaya köylülerinden 75 yaşındaki Hatice Yıldırım, kendilerinin topraktan, çekirdekten bu yana Zırlankaya’da yaşadıklarını belirterek “Nasıl bir çocuğu yetiştirip büyütüyorsak buralara da can verdik, el verdik, dil verdik diyor. Hatice teyze, “10 yıl önce Orman Dairesi’nin buraları ağaçlandırdığını, şimdi de kesip yok etmek isteğini, buna anlam veremediğini” söylüyor.

Ormanlarına gözü gibi baktığını söyleyen Hatice teyze kolay kolay kimseye buraları vermeyeceklerini ifade ediyor. “Bizler
buralarda zarar olmasın diye koyunlarımızı bile otlatmıyoruz ama kendileri her şeyden çok zarar verecek olan bir şirketi ormanlık alana sokuyorlar” diyen Hatice teyze ormana verilecek zararın yetkililerin umurunda olmadığını vurguluyor.

‘Ormanlarımıza sahip çıkacağız’
Çiftçilik yapan Nebi Yıldırım ise, “Devlet büyüklerimiz televizyona çıkıp ormanlarımızı koruyalım, fidan dikelim diyor, sonra bir müteahhit geliyor bir çırpıda ormanları yok edip gidiyor ve yetkililerin sesi soluğu çıkmıyor. Artık ne hükümete ne de yerel yöneticilerimize güvenimiz kaldı” diyor.

Yıldırım, “Bu ağaçların kesilip yok edilmesi tam bir cinayet. Ha insan öldürmüşler ha ağaç, hiçbir fark yok. Ciğerlerimizi yok ediyorlar” ifadelerini kullanıyor.

Kevser Yeşil de, “Benim çocuğum bronşit hastası. Bu ormanlar 2 gün sonra yok edilip taşocağı kurulduğunda tozlar yükselecek ve sağlığımız gitgide bozulacak. Bunun hesabını kim verecek. Çocuklarımız bizim geleceğimiz, ormanlar da bizlerin geleceği. Geleceğimize sonuna kadar sahip çıkacağız. Mücadelemizde kararlı olduğumuzu görecekler” diye konuştu.

Çiftçilik yapan Ramazan Limoncu ise taşocaklarının kendilerine hiçbir faydası olmadığını hatta çiftçiliği bitireceğini belirtiyor. Taşocağı kurulduğu zaman oksijen alanlarının yok olacağını, toz topraktan üretim yapamayacaklarını, bunun da köylüyü yok edeceğini söyleyen Limoncu, “Şirkete her şey serbest ama köylü bir çam kesse suçlu oluyor. Hükümet ormanlarımızı bir kişiye peşkeş çekiyor, köylünün canını çıkarıyor. Ama bu iş o kadar kolay olmayacak. Biz ormanlarımıza ve memleketimize sahip çıkmaya devam edeceğiz” diyerek kararlılığını gösteriyor.

Ormanları yok ediyorlar
Köylülerin avukatı Rıza Karayıldırım: 3 bin dönüm arazi üzerine RM Madencilik limited şirketine taşocağı izni verilmiş. Taşocağını 10 yıllığına kiralamışlar. Gayrisıhhi müessese ruhsatı bulunmayan taşocağının durdurulması için bölge idare mahkemesine dava açtık. Açılan dava hala sürüyor.

ÇHD Antalya Şube Başkanı Münip Ermiş: Burada Maden Yasası’nın yani talan yasasının nasıl uygulandığını görüyoruz. Aslında çıkan yasa Antalya’yı yok etme yasası, göçürme kanunu. Burada inşaat, hafriyat başladığında çıkacak tozdan kimse yaşayamaz. Eğer milliyetçilik diye bir kavram varsa o da şimdi Zırlankaya’nın tepesidir. Öyle edebiyatla milliyetçilik olmaz.

Türkiye Ormancılar Derneği Antalya Temsilcisi Ahmet Kuşçu: Bu güzel vatanı biz korumadığımız zaman kimse korumaz. Maden Yasası gizli bir özelleştirmedir. Bunun anlamı doğal varlıkların ortadan kaldırılması, sit alanlarının yok edilmesidir.
Ziraat Mühendisi Nadir Öztürk: Ormanların tümünü yavaş yavaş yok etmek istiyorlar ve bu politika tüm Türkiye’de hakim. Taşocakları ekosisteme zararlı. Tarımsal üretimi, hayvancılığı bitirmek anlamına gelir.