Kula'da binlerce yıllık insan ayak izleriyle 68 volkan bacası bulunan alanda jeopark kurulması için 'Yanık Ülke' adlı proje hazırlandı, AB Sivil Toplum Diyaloğu Fonu'ndan 103 bin 800 Euro hibe kredi çıktı.
Kula Belediyesi, Sindel Köyü yakınlarında 1969'da ortaya çıkarılan, bilimsel yöntemlerle 26 bin yıllık olduğu tahmin edilen, insan ve hayvan ayak izlerinin korunması ve yöredeki volkanik doğal yapıları dünyada hızla yayılan jeoturizme kazandıracak "Katakekaumane-Yanık Ülke" isimli proje hazırladı. Projeye Salihli Belediyesi, Yunan Eressos-Antissa Belediyesi, Alman Lorsh Belediyesi ile İrlanda'da Fermanagh District Council isimli turizm çalışmaları yapan sivil toplum örgütü ortak oldu. Proje AB Sivil Toplum Diyaloğu Fonu'na sunuldu, 103 bin 800 euroluk hibe fonun aktarılacağı bildirildi. Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Jeolog Prof. Dr. Yılmaz Savaşçın koordinatörlüğündeki projenin kabul edilmesi Kula'da heyecan yarattı. Jeopark yerli yabancı turistlerin bölgeye akın edeceğini belirten Belediye Başkanı Halil Gülcü, şunları söyledi:
Alternatif turizm
"Kula volkanik bölgesi oluşumu ve arazi yapısıyla Türkiye'nin en önemli yerlerinden biri. Kula volkanik arazisinin en büyük özelliği, 68 volkan bacasının bulunması. Bu bacalardan binlerce yıl önce çıkan lavlar sonrası bölgede 70-80 kilometrelik alanda volkanik kalıntılar oluştu. Bu kalıntılar arasında 26 bin yıllık olduğu tahmin edilen ayak izleri de var. AB fonuna sunduğumuz projede ayak izlerinin tamamı koruma altına alınacak, kazı çalışmaları yapılarak çıkarılmamış izler araştırılacak. Proje ortaklarından Yunanistan'ın Eressos-Antissa bölgesindeki fosil ağaçları her yıl binlerce turist ziyaret ediyormuş. Burada volkanik yapının dışında Adala Kanyonu, Kula Peribacaları gibi doğal oluşumlar da bulunuyor. İnanıyoruz ki; proje hayata geçirildiğinde Türkiye'nin ilk jeoparkı Manisa'da kurulacak, dünyadan bir çok tarih turizmine meraklı turist ilimize gelecek, Türkiye'de jeoturizmin öncüsü olacağız."
Ayak izlerinin geçmişi
Kula volkanik bölgesindeki Sindel Köyü yakınlarında 1969 yılında çalışma yapan Maden Tetkik Arama Müdürlüğü ekipleri, arazide ayak izleri buldu.
Yapılan kazılarda insan-hayvan ayak, alet ve sopa izlerine rastlandı. Bölgede yapılacak yol çalışmaları için bir kısım ayak izi bulunduğu yerden çıkarıldı, Ankara'daki müzeye teslim edildi. Daha sonraki yıllarda bölgenin önemi anlaşıldı, 1981 yılında doğal SİT alanı olarak belirlendi ve koruma altına alındı. Akademisyenlerin çeşitli tarihlerde yaptıkları incelemede ayak izlerinin prehistorik insan ve hayvan fosil ayak izleri olduğu ve tarihi yaş belirlemelerinde kullanılan yöntemlerle, 5 bin yıllık yanılma payıyla, yaklaşık 26 bin yıllık oldukları tahmin edildi.