Haberler

Çankaya’da "Empati"

Tarih: 27 Ağustos 2008 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Oktay Ekinci
“Herkesin, hepimizin özeleştiriye ve empatiye ihtiyacı var. Bunu kişiler de, kurumlar da yapmalı...” Bu sözleri Cumhurbaşkanı Gül söylemişti...

AKP’nin “laiklik karşıtlığı”ndan suçlu bulunarak “kapatılmadan cezalandırılması”nı değerlendirirken şunları da eklemiş; “Kendimizi karşımızdakinin yerine koyarak, onların da duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmamız lazım...” (Milliyet/H.Cemal - 03 Ağustos 2008)

İlerleyen günlerde Gül’ün “rektör atamaları”na bakınca, ister istemez “empati”sini de düşündüm.

Kendisini o “elediği” Atatürkçü adayların yerine koymak bir yana, onlara “rekor oy”lar veren akademisyenlerin duygu ve düşüncelerini anlamaya da hiç “çalışmadığı” anlaşılıyordu...

Derken asıl empatisini Erbakan için de göstermesin mi? Kendisini “Hoca”sının yerine koyarak eşsiz Edremit Körfezi’ndeki “leb-i derya” malikhanesinde bile canının sıkıldığını düşünmüş olmalıydı...

Ya, kent ve çevre?
Ne var ki benim asıl garipsediğim, “karşı görüşte” olduklarına değil, “kent ve çevre değerlerimiz” için de empatiyi aklına bile getirmemesi... Oysa “yaşam kaynakları”mız, Gül ve fikirdaşları için de gerekli değil midir?

Gazete haberleri şöyleydi:

“Gül’ün de onayladığı 5793 sayılı torba kanunla, TOKİ’nin imar yetkileri daha da genişletildi. Satılacak kamu tesislerindeki yapılaşma kuralları da Koruma Kurulları’na bile sorulmadan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca (ÖİB) belirlenecek.”

6 Ağustos 2008 tarihli Resmi Gazete’de 22 sayfa kaplayan ve 50’ye yakın yasada değişiklik yapan “torba kanun”a göre TOKİ artık tam bir “imar imparatoru”...

Başbakanlığın bu sözde “sosyal konut” kuruluşu, hedeflediği imar rantları için kent planlarında “şehircilik engelleri” varsa, “dilediği değişikliği” belediyeleri de atlayarak “kendisi” yapabilecek...

Yani bir tür “kentsel faşizm”...

Şimdi düşünelim... Eğer Gül kendisini yerel yönetimlerin yerine koyabilseydi, hatta şehircilerin duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışsaydı, kent planlarını hiçe sayan TOKİ’ye yeşil alanlara bile konut silolarını dikme yetkisini onaylar mıydı?

Yasanın ÖİB’yle ilgili maddeleri daha da pervasız:

Eski gar binalarından köklü okullarımıza kadar ne kadar “tarihi kamu binası” varsa, bunların korunmasından sorumlu “Koruma Kurulları”ndan görüş bile alınmadan, istenilen işlevle satabilecek.

Yani, “kültürümüz ranta kurban edilecek”...

Gül yine kendisini “anılar”ımızın ve “uygarlık değerleri”mizin yerine koyabilseydi, bunların tümüne “saygısızlık” anlamına gelen böylesine bir “tarih pazarlaması”nı geri çevirmez miydi?

Şaşırtıcı suskunluklar
TOKİ’nin imar faşizmine belediyelerden ise hâlâ “tık” yok... Oysa imar yetkilerinin “yerel”de olması, kent halkının “demok- ratik hakkı”dır. Belediyeler de bu evrensel hakkın demokratik temsilcileri...

Yerel yönetimleri ve halkı aşağılayan bu yasaya karşı, ne anlı şanlı belediye başkanlarının ne de belediye birliklerinin sesi sedası çıkıyor.

Ya Koruma Kurulları’nın “dışlanmaları”na ne demeli?

Ülkenin ulusal kimlik ve onur kaynakları olan tarih mirasının “yegâne” güvencelerine “teşekkür” etmek yerine “darbe” yapılıyor...

Bu emektar kurulları “özelleştirme yağması” için işlevsiz bırakmayı “Kültür Bakanı”nın imzalaması “hazin”dir... Çünkü o, aynı zamanda o kurulların bakanıdır; pazarlamacıların değil...

...ve milletvekilleri!

Bu yasaya TBMM’de oy veren “milletvekilleri”mize gelince...

Vekili oldukları halkın kültür mirasına sahip çıkmaları, hiç değilse kendi memleketlerindeki tarihsel değerleri anımsayarak yasaya “hayır” demeleri gerekmez miydi?

Tümüne yazıklar olsun; ne Anadolu’ya ne de Trakya’ya yakışıyorlar...
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.