Haberler

Bu kültür kazanı…

Tarih: 16 Eylül 2008 Kaynak: Evrensel Yazan: Cengiz Bektaş
Azra Erhat’la Antalya’da Termessos’a tırmanıyorduk, bizi uzaktan gören bekçi, (anımsayabildiğimce adı Mustafa idi), koştu, önümüzü kesti:

- Azra Ana dertliyiz;… Ören yerinde kaçak kazı yapanlar tabancalı tüfekli… Üstelik kalabalıklar… Bizim bir beylik tabancamız bile yok… Olsa bile, tek başıma nasıl karşı çıkayım onlara… 35 yılı aşkın bir süre öncesinden söz ettim. O günden bugüne arkeoloji alanında yeterli olmasa da büyük değişme oldu.

Bu değişmenin kökeni Mustafa Kemal’in Konya’dan ‘hükümet’in başı İnönü’ye çektiği telgrafa dek dayanır. Sözcükleri tıpkı değil ama Mustafa Kemal’in söyledikleri anlam olarak şöyleydi: “Ülkemizin pek çok uygarlık yapıtını kültürel, tarihsel anıtların acınacak durumda yıkıntılar olarak gördüm. Arkeoloji alanında Avrupa’ya öğrenci yollayalım, onlar eğitimlerini tamamlayıp ülkeye döndüklerinde genç arkeologlar yetiştirsinler. Bu arkeologlar yurdun her yerinde özveriyle görev alıp…”

Ekrem Akurgal gibiler böyle yetiştiler. Yurtdışından döner dönmez, öğretimle görevlendirildiler. Öğrenciler yetiştirdiler. İlk öğrenciler benim kuşağımdandı… Onlar da öğrenciler yetiştirdiler. Emekli bile oldular.

Şu an arkeologlarımızın sayısı 2000’i aştı. Bunlardan 600’e yakını devlette görevli. Türkiye’nin 322 yerinde kazı yapılıyor. Devlet bütün bunlara para yetiştiremez durumda… Çoğu arkeologumuz bu yüzden işsiz.

Bu nedenle yabancı üniversitelere de kazı yapma olanağı tanınıyor. Bunların alanında, yurdumuz sayısız konu veriyor. Doçent ve Profesör olabilmek için bizden kazı işi almaya zorunlular.

Bu yabancı üniversitelerin hepsinin bilim etiği içinde çalıştıklarını söylemek zor. Hâlâ her şeyi ‘Grek’e bağlayan bir inanış içinde olanlar bizde bile var. Bunları ayırt edebilmek çok önemli.

Asıl değinmek istediğim konu da bu… 5–6 bin yıllık bir yerleşmede, örneğin ‘tarih öncesi’ dönemi, sonraki Doğu Roma dönemini önemsemeyip yalnız 3-4 yüz yıllık Roma istilası döneminin yapıtlarını ortaya çıkaranlar var. Bunlara karşı savaşım verebilmek için önce biz kendimizi doğru dürüst tanılayıp, kişilik, kimlik sorunlarına düşmemeliyiz. Artık ‘göçebe’ olduğumuz saçmalığına inanmayı bir yana bırakmalıyız.

Bu yurt bizimdir. Halkımız budur… Bir kez daha yineleyelim: Tarihimiz bu halkın tarihidir.

Yeryüzünün bu en eski kültür kazanında, Sebahattin Eyüpoğlu’nun dediği gibi, “eriyen de eriten de biziz”… Sonra da bütün insanlık…

Biz bu konuda sahiplenmeyi yeterince yüksek sesle, önce kendimiz inanarak, duyurmadıkça, başkaları sahip çıkmaya çalışıyorlar.

Üstelik bu yolla, bugün de geçerli olmasını istedikleri çıkarsamalar yapmaya kalkışanlar var. Yetti artık, kendi alanımızı böylelerine bıraktığımız... Elin Almanı, elin Amerikalısı mı sahip çıkacaklar bizden önce… Kazı başkanı bir Amerikalı, İngiliz, Alman değil, olsa olsa bir Türk’le birlikte eş başkan olabilmelidir ancak…
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.