Verileri önüme koydular, "Hadi bil bakalım bu otel nerede" diye sordular. Veriler şöyle sıralanıyordu:
- 1500 kişilik kokteyl salonu
- 1400 kişilik kongre salonu
- 750 kişilik balo salonu
- 11 adet 50 ila 500 kişilik toplantı salonları
- Kral daireleri
- Kapalı ve açık yüzme havuzu
- Saunalar, termal, özel aile banyoları, yosun banyosu, Türk hamamı, çamur banyosu, bitki banyosu, cilt bakımı, zayıflama ünitesi, fitness, biorezonans...
- 31 bin metrekarelik alan üzerine kurulu 10 katlı termal ve kongre merkezi.
- Maliyeti 300 milyon euro.

Veriler içinde önemli başka maddeler de vardı. Örneğin buradaki suyun bir litresinde 3400 mg mineral bulunuyordu. Onların deyişiyle böyle kıymetli bir su dünyada ve Türkiye'nin başka yerinde yok.  Ayrıca otelin muhteşem görüntüleri de vardı dosyada. Tarzı da farklıydı, mimarisi de.

Termal suyu ekstrası oldu
Bu otel nerede olabilir diye şöyle bir düşündüm. Termal otel yapılan kentler aklıma geldi. "Çeşme" dedim, "hayır" cevabını aldım. Sonra Afyon, Bursa, olmadı Sivas... Bir yığın il saydım ve ne yazık ki "iki adım ötemde" inşa edilen, bu tesisin hangi ilde bulunduğunu anlayamadım.

Neredeyse 6 ay önce gerçekleşti bu konuşmalar. "Zorlama kendini" dedi bilgiyi getiren arkadaşlar. "Bu otel Hatay'da. Otelin adı Ottoman Palace." Ve Güngör kardeşlerin hikâyesini de ilk kez onlardan dinledim.

Baba Mehmet Remzi Gür, Hatay'da oto yedek parçaları satan bir esnaftı. O sıralar Mehmet Remzi Bey'in küçük oğlu Murat da askerdeydi. Çocuklarını ziyarete giden baba Mehmet Remzi Bey ve anne Remziye Hanım feci bir trafik kazası geçirmiş ve ölmüşlerdi. Acı bir olaydı bu. Aile bu olaydan sonra kenetlendi. Ali Güngör, Kenan Güngör ve Murat Güngör babalarının bıraktığı yerden çalışmalarını sürdürdüler. İşlerini geliştirdiler. Lojistik sektörüne girdiler, sonra inşaat işine başladılar ve Büyük Antakya Oteli'ni satın alarak turizme adım attılar. Kongre turizminden etkilendiler, Ottoman Palace'ı inşa etme kararı aldılar. Araştırdılar, uğraştılar ve güzel bir projeyi uygulamaya başladılar. Ortaya beş yıldızlı, yukarıda özelliklerini saydığım bir eser çıktı. Termal suyu da tesadüfen buldular.

11 hastalığa şifa
Eğer araştırmamış olsalardı, amaçları kongre turizmi olduğu için suya aldırmayabilirlerdi. Güngör kardeşler hiç de öyle yapmadı. Bir yıl boyunca suyu İstanbul'daki üniversitelerde test ettirdiler. Ve kongre turizmine, sağlığı da eklediklerinde Ottoman Palace iddialı bir otel haline geldi.

Gerek mimari yapısı gerek salonlarının büyüklüğü ve gerek konforu ile hizmete açılan bu otelimiz, termal mucizeyi de listesine ekleyince turizme yeni bir boyut kazandırılmış oldu.

Artık Çukurova'ya gelmeniz için bir başka neden daha var: Tabii ki sağlık. Çünkü bu su tam 11 hastalığa da şifa veriyor.
31 yıl süren ticari hayat, Güngör Ailesi'ne yeni bir kapı açtı. Bu otelle Çukurova sağlık ve kongre turizmi açısından bir kat daha zenginleşti.

Ottoman Palace'ın web sitesini incelemenizi öneririm. Orada otel daha iyi tanıtılıyor. Kim bilir belki de bu siteyi inceledikten sonra sizi Hatay'da ağırlarız.

Ama bilesiniz ki artık termal ve kongre konusunda listenize bu kent de girmiş oldu. Güngör kardeşler kendileriyle yapılan söyleşide hep "Farkı yakalamayı seviyoruz. Her işimizde farklı olmak için uğraştık. Ottoman Palace de çok farklı" diyorlardı. Bence de farkı yakaladılar.